*

  • hz muhammed'in ilk eşi.
  • (bkz: hatice)
  • kadınların müslümanlıktan önce ezildikleri, hor görüldükleri ve hiç bir haklarının olmadığı konusundaki söylemlerin palavradan başka bişi olmadığının %100 kanıtı
  • malumunuz hz. hatice, ilk müslümanlardandır ve ticaretle uğraşan dürüst ve zengin bir kadındır. hz. muhammed'in de ilk eşidir.. rivayete göre hz. muhammed'e o evlenme teklif etmiştir.
    üniversite üçüncü sınıftayken bir arkadaşımın başına gelen; kendisini de bizi de dumur eden trajikomik hadise geliyor aklıma direkt 'hz. hatice' deyince... anlatacağım hikayenin "trajik" kısmını o arkadaşa, "komik" kısmını dilediğinize mal edebilirsiniz :

    üniversiteyi ilk kazandığımız yıl hepimiz çok toy ve son derece idealist idik... hepimizin net duruşları vardı hayata dair.. en azından öyle sandığımızı şimdi anlıyoruz diyeyim...

    hazırlık sınıfında 20 kişi filandık...

    kilolu, sempatik ve epey girişken bir bayan arkadaş vardı... kendini "sıkı solcu" addetmekteydi...

    uzun boylu, renkli gözlü, kumralca... işte yakışıklı sayılabilecek konyalı ve milli gençlik vakfı üyesi bir arkadaş vardı bir de...

    adı lazım değil ikisinin de...

    kendini "milli selamet"e adamış ancak gönlü yaşının gerektirdiği ölçüde kaynayan/fokurdayan ve buna -halıyle- engel olamayan bu gencimiz, sözünü ettiğim "solcu" bayan arkadaşa aşık oldu...

    neredeyse 2 yıl kıvrandı çocuk bu aşkla... okulda bilmeyen kalmamıştı elemanın kızımıza olan aşkını... ama eleman bu aşkı itiraf etmiş olduğundan değildi bu 'bilme durumu' cümlemizin... ama biliyorduk işte...

    kızımız hiç yüz vermiyordu elemana; "dünya görüşlerimiz çok farklı, mümkünü yok anlaşamayız, ben 'ideal uyuşması'na inanıyorum... ideallerimin uyuşmadığı bir insanla olmaz olamaz!"tandansı cümleler kuruyordu sık sık...

    velhasılı kelam eleman hiç bir zaman itiraf etmedi... gel zaman ve git zaman... değişti devran ve kızımız etkilenmeye başladı elemandan... elemansa artık pek renk vermiyordu... anlayamıyorduk yani...; kızımıza halen ilgisi var mıydı, yok muydu...

    sık sık buluşoyarlardı o aralar... oğlan yine herzamanki gibi saygılı ve içine kapanıktı... eskisi gibi hayranlıkla bakmıyordu kızımıza ama allah için ilgisizmiş gibi de görünmüyordu...

    sürekli yanlarında mıydık? tabi ki hayır! biliyorduk olanları... çünkü kızımız o aralar ciddi ciddi aşık olmuştu elemana ve bizlere sorup duruyordu: "sizce hala ilgileniyor mu benle ya? ne bilim anlayamıyorum artık? soramam da... ne dersiniz söylemesini mi bekleyeyim ben mi söyleyeyim artık?"

    çoğumuz elemanın çekindiği için hislerini söyleyemediği ve bu kadar sık görüşmeye devam ettiğine göre hala kızımıza ilgisi olduğu kanaatinde olduğundan ve elemanın yakın bir arkadaşı da: " tabi canım o içine kapanıktır... o zaman da bişi anlatmadıydı, şimdi de anlatmaz ama kimseyle de çıkmadı onca zaman... kesin hala ilgileniyordur... hem öyle olmasa niye bu kadar sık görüşsün canım" dediğinden kelli kızımız gaza gelmiş ve elemanla konuşmaya karar vermiştir...

    kızımız o araki buluşmalarını da anlatıyordu bizlere haliyle: "kampüste buluştuk, sonra figen pastanesi'ne gittik... giderken gözüm takıldı nergislere... nergis aldı bana... pastanede sahlep içtik... bizden konuşmadık hiç gerçi... gündemden, derslerden filan bahsettik... bişi diyecek gibi duruyor ama diyemedi zahar... (?)"

    yine biz: "aaa kızım işte çiçek almış, sahlep içmişinis... kaçtır buluşuosunuz... tamam canım daha ne dicek çocuk... sen yekten kabul ettiğini söyle o anlar... çok uzattınız artık ya... yazık çocuğa... ne var sen açıver işte konuyu..."

    evet yine buluşulur, yine çiçekler alınır, yine figen'e gidilir... yine sahlep soylenir... konuşulur...

    kızımız altüst olmuş bir suratla kantine girer ve anlatmaya başlar, ağlayarak: " yaa inanamıyorum yaaa... nasıl olur yaaa! rezil, rezil, rezil oldum yaaa..."

    ne oldu, tane tane bi anlat hele... aaa yakışıo mu sana böyle ağlamak filan... :

    - "bana ne söylediğine inanamazsınız... gittik figen'de oturduk... elimde çiçekler... arada kokluyorum filan çiçekleri... dedim 'fazla uzatmadan mevzuya dalayım... yoksa konuşamam, konuşamaz yine...' ...... 'çok düşündüm' dedim... 'dünya görüşümüz birbirinden çok ayrı aslında ama ben gönlüme söz dinletemedim, teklifini kabul ediyorum' dedim... yani biliyorsunuz işte başka türlü diyemedim... ah salak kafam ah!!! o da bana 'yaaa ben... şeyy.... yani sen beni yanlış anladın sanırım... biz arkadaşız... hem dünya görüşümüz, ideallerimiz çok ayrı... hazırlıktayken farklıydı doğru tabi... ama şimdi böyle bir şey yok' dedi... benim yüzüm dağılınca, yani ağlamaya başlayınca da... teselliye bakın yaaa: 'üzülme n'olur... yani biliyorsun... bunu gurur meselesi yapman yersiz... hazreti hatice de peygamber efendimize teklif etmişti' ???!!!!..............."

    kızcağız ağlamaktan gerisini anlatamadıydı, muhabbeti dinleyen bizler de son cümleye kopmadan ve koptuğumuzu belli etmeden yapamadıydık...
  • peygamber efendimizi, kadın düşkünü, cinsi sapık olarak nitelemek isteyen çevrelerin korkulu rüyası!

    25 yaşında olacaksınız, gayet zeki, akıllı, yakışıklı, ahlaklı olacaksınız, mekke'nin en ileri gelenleri, çıtır kızlarını size vermek için can atacaklar, kızlar pencerelerden kesik atacaklar, böyle bir durumda isteseniz, meşru veya gayri meşru 10-15 kadınla beraber takılabilirsiniz, hatta bu konuda teşvik bile edlirsiniz...ama siz gidip 40 yaşında bir dul kadınla evleneceksiniz ve 25 sene sadece kendisi ile yaşayacaksınız...yani eşi vefat edene kadar, ki eşi 64 veya 65 yaşında vefat etmiştir!

    hz. hatice, aynı zamanda aşere-i mübeşşereden olan zübeyir bin avvam'ın halasıdır.

    varaka bin nevfel hakkında yapılan spekülasyonlar için;

    (bkz: #12414045)
  • muhammed'i kadın düşkünü göstermek isteyenlerin korkulu rüyasıymış, çünkü muhammed 25 yaşındayken kalkıp kendisiyle 40 yaşında olduğu halde evlenmiş ve onunla beraberken başka bi kadınla evlenmemiş.

    muhammed'in kadın düşkünü olduğuna dair bi iddia ortaya atacak olsam şu yukardaki cümle hangi açıdan iddiayı çürütür anlamıyorum. hayır kimse rahatsız olmasın diye iddiayı açık açık yazacak değilim -öyle düşünsem de- ama cidden şu cümle eğer bu iddiayı çürütür diyorsanız sizinle din konusunda tartışmaya hiç gerek yok o zaman demektir. çünkü iddiayı tam tersine destekleyecek şeyleri -kanıtlayacak değil ama mutlaka destekleyecek bi cümleyi- kalkıp kontr kanıt olarak sunuyorsa bi kişi zaten..... amaaaan neyse işte.

    zorunlu edit: gereksiz yere "benim için eleştiri-başkası için hakaret" sayılabilecek şeyler yazmayayım diye eksik bıraktım, o zaman da anlaşılması mümkün olmamış dediğimin. ya entry'yi sileceğim ya da tamamına erdireceğim. hele bi tamamına erdireyim de sonra belki sileriz.

    25 yaşında ekonomik düzeyi alt seviyede çobanlıkla geçinen birinin 40 yaşında ama zengin tüccar bi kadınla evlenip sosyal sınıf atlaması üstüne kadını sevdiği için evlendiği söylenebilir evet. daha sonra o kadını sevdiği için onunla evli kaldığı süre boyunca başka kimseyle evlenmediği de söylenebilir. hatice öldükten sonra evlendiği bütün genç güzel kızları himayesine almak için ya da politik sebeplerden karısı olarak aldığı da söylenebilir.

    bunların hepsi denebilir ama rahatlıkla o bahsettiğim iddia için de -hem de daha kuvvetli olmak üzere- dillendirilebilir. muhammed'in genç kızlarla evlenmeyi tercih etmesine rağmen hatice'nin nüfuzu yüzünden onun üstüne evlenemediği, karısı sevde'yi yaşlandığı için boşamaya kalkması ile muhammed'in pek de yaşlı kadın sevmediği, evlendiği gece sırtında lekeler gördüğü kadını boşayan, kendisiyle evlenmek istediğini söyleyen fakir ama pek de güzel olmayan bi kadını reddeden biri için ne himaye ne de politik sebeplerle değil, bizzat ve isteyerek genç kızlarla evlendiğini, hatice üstüne genç bi gelin getirememesinin hatice'yle evliliğinde dominant olanın hatice olduğu ve onunla evlenmesinin tek sebebinin ekonomik olduğu iddiasına destek olarak kullanamaz mıyım?

    burada kesiyorum, devam etmiyorum. tek derdim şu. sonrasında pek çok genç kızla evlenmiş biri için kendisinden çok daha üst sınıfta ve zengin bi kadınla yirmibeş sene evli kalmış olması bu kişinin hangi özelliği için kanıt olarak sunulabilir. tam tersi diyorum ben sizin dediğinizin.
  • süleyman ateş, olmadi yusuf kaplan beni tekzip etsin ama hatice'nin kuzeni olan varaka nevfal islam'in doğuyşu hikayeleri arasinda hristiyan olduğu tartışılmayan tek kişidir. peygamberliği ilk farkeden ve hira dağından döşünte "sen peygamber olmalisin" diyen adam da nevfal'dir. ancak nedense müslüman olmayi tercih etmemiş, hristiyan olarak ölmüştür. genelde müslüman olmaya vakti olmadi, kisa bir süre sonra öldü diyerek geçiştirilir.
  • kimilerine göre "peygamberin arkasında, gelecek islam ümmetini tek başına temsil ederek saf tutan hatice, bütün evrenin özetinin ancak tek bir kadında, sevilen kadında çıkarılabileceğinin" sembolüdür.
    (bkz: isimle ateş arasında)
    ister savunanlara ister saldıranlara koz olsun, onun hz. muhammed'in hayatındaki yeri, kadının islamdaki yerine denk düşer.
  • hakkında aklımda entry yazmak bile yoktu ama bi şekilde yazmış bulunduk, arkadaş sitemiyle bile karşılaştık. bari onunla mesajlaşmamı okutayım da en azından niyetimiz anlaşılsın.

    xxx- (#12413903)
    memlekette başka sorunumuz mu kalmadı??? muhammed şöyle miymiş böyle miymiş?
    peki brick'cim, vakt-i zamanında bir de "bir toplu iğnenin ucunda kaç tane melek durabilir" diye bir tartışma vardı. bilmem onu duymuş muydun.

    senin bunlardan ne farkın var anlamadım. ateistim diyorsun, ama habire ıcık cıcık din konuşuyorsun. kime neyi kanıtlamaya çalışıyorsun ki? kendine mi?

    bi de hiç iyi olmamış yani hz haticenin başlığına. bir cinsel obje olarak hz hatice diye bir başlık açsaydın bari de ona yazsaydın. biraz da olsa saygı diyorum.

    (...)
    bir gün de senin annenin isminin altına bir başlık açıp babanın cinsel hayatı ile ilgili şeyler yazsalardı nasıl olurdu???
    bunun sonu yok böyle. bu insanlar bin küsür sene önce öldü diye böyle mi olmalı şimdi

    brick top -> xxx: güzelim benden bi iki önce laf atıldı ona mahsuben yazdım bunu bir. yani ben yekten kalkıp yazmış değilim bu bir.

    ikincisi ateistim ama her gün bu konularda neden yazıyorum, cevabı yukarda, paso laf atılıyor, susayım mı, ayrıca neden dinsizliğimin propagandasını yapmayayım, benim siyasi görüşümün de propagandasını yapma hakkım var, dinsizliğimin de, insanlara din hakkında benim bildiğim şeyleri anlatmam neden yanlış olsun.

    üçüncüsü, hatice başlığında cinsellikten bahseden ilk ben değilim, (...) teki kalkıp muhammed'in kadın düşkünü olmadığının kanıtı hatice'yle evliliğidir derse cevabı alır işte böyle, ben yapmadım bunu diyorum.

    babam kalkıp dünyaya kendisinin en süper adam olduğunu iddia ederse ve milyarlarca insan da onun dünyanın en iyi insanı olduğunu söyler ve ben buna inanmadım diye bana küfrederse evet babamın kirli çamaşırlarını ortaya serme hakkı doğar. biz miyiz yok yere tarihten birini çıkarıp onun hakkında laf diyen.

    eleştirmeden önce biraz hakkaniyet göster başka bi şey istemem.
    .
    .

    ayrıca tam olarak niyetim üstüne son bi laf edip çekileyim. derdim muhammed'in kadın düşkünü olduğunu kanıtlamak değildir. "muhammed'in kadın düşkünü olduğunu iddia edenlere karşıt kanıt hatice'yle evlilidir" lafındaki mantıksızlığı göstermek, bunun iyi bir kanıt olmadığı hatta tam tersine asıl bu terbiyesizce ifade edilmiş iddiayı destekleyebileceğini -tekrar ediyorum, kanıtlayacağını değil ama destek niyetine kullanılabileceğini- dedim, diyorum.

    altı yaşında birinin anlayabileceği şekilde yazdım, hala anlaşılmazsa umrumda da değil nasıl anladığı insanların.
  • islami kaynakların bahsettiğine göre hz. muhammed ile hile hud'a sonucu evlenebilmiş kadın.

    aralarındaki sosyal statü farkı yüzünden hz muhammed ile evlenmesine izin vermeyen babası huveylid'i sarhoş etmiş, alkol tesirindeki adamın bilinçsizliğinden ve sarhoşluğundan faydalanarak hz. muhammed'i kendine eş yapmıştır.

    ertesi sabah ayılan ve ayılınca sarhoşken farkında olmadan verdiği evlilik onayından cayan babasını bu defa da sözünden dönmüş bir yalancı olmakla tehdit etmiştir.

    okuyalım:

    ~~~~~
    "...hz. peygamber başlangıçta koyun güdüyordu. sonra ondan bir derece daha üstün olan deve güdücülüğünde bulundu.

    bu sırada da bir ara bir arkadaşıyla birlikte hz. hatice'nin kızkardeşinin develerini güttü. sürenin bitiminde ücretlerinin tamamını alamamışlardı. bunun için de birlikte çobanlık yaptığı arkadaşı arasıra gidip hz. hatice'nin kızkardeşinden alacaklarını istiyordu. bazı zamanlar arkadaşı hz. peygamber'e 'bu kez de sen gidip iste' diyordu. hz. peygamber ise 'hayır, sen git! ben utanıyorum' karşılığını veriyordu.

    bir gün yine adam alacaklarını istemeye gitmişti. hz. hatice'nin kızkardeşi 'muhammed nerede? o niçin alacağını istemeye gelmiyor?' diye sordu. hz. peygamber'in arkadaşı 'kendisine birkaç kere söyledimse de utandığı için gelmedi' dedi. bunun üzerine kadın 'ben muhammed'den daha iffetli ve hayalı ve ondan daha vakarlı kimse görmedim' dedi.

    bu suretle kız kardeşi hatice validemizin kalbinde hz. peygamber'e karşı bir meyil ve sevgi oluştu.

    daha sonra da hz. peygamber'e haber göndererek 'gelip beni babamdan istesin' dedi.

    hz. peygamber de aracı vasıtasıyla ona 'senin baban zengin birisidir. bu işe razı olacağını zannetmiyorum' diye cevap yolladı.

    bu kez hz. hatice 'git onunla konuş. bu hususta ben sana yardımcı olacağım. ancak onunla sarhoş olduğu sırada görüş' diye haber gönderdi. hz. peygamber de hatice validemizin söylediği gibi davrandı. hz. hatice'nin babası onu hz. peygamber'e verdi.

    ertesi sabah kendisine 'kızın hatice'yi muhammed'e vermekle çok iyi ettin' denildiğinde adam 'ben kızımı muhammed'e mi vermişim?' dedi. 'evet!' dediler. bunun üzerine adam kalkıp hatice validemizin yanına vardı ve ona 'halk seni muhammed'e verdiğimi söylüyor' dedi. hz. hatice de 'evet, öyledir. sakın vermiş olduğun sözden cayıp da kendini küçük düşürme. hem muhammed'in şöyle şöyle meziyetleri ve üstünlükleri vardır' dedi. böylece hz. peygamber'in özelliklerini saymak suretiyle onu ikna etti.

    sonra da hz. peygamber'e iki ukiyye altın ya da gümüş göndererek 'bununla bir kürk alıp bana hediye edersin. kalanıyla da bir koç ve şu şu eşyaları alırsın' dedi. hz. peygamber de onun bu söylediklerini aynen yaptı.

    -----

    hz. peygamber hatice validemizi babasından istedi. fakat o buna yanaşmadı. bunun üzerine hatice validemiz bir yemek yapıp içki'ler hazırlayarak babasını ve kureyş'ten birkaç kişiyi dâvet etti.

    yemekler yenilip içkiler içildikten sonra, hatice validemiz sarhoş olan babasına 'abdullah'ın oğlu muhammed beni istiyor. bizleri evlendir!' dedi. babası da 'tamam!' dedi. o zaman hz. hatice ona bir kürk giydirdi ve halak denilen güzel kokudan sürdü. çünkü o zamanlar kureyş'in adeti böyleydi.

    adam ayıldığında kendisine kürk giydirilip halak denilen kokudan sürülmüş olduğunu gördü. hatice validemize 'bunlar nedir?' diye sordu. o da 'sen beni abdullah'ın oğlu muhammed ile evlendirmedin mi?' dedi.

    babası 'ben seni ebu talib'in yetimi ile nasıl evlendiririm? hayatıma yemin ederim ki bu evliliğe izin vermeyeceğim' deyince hatice validemiz şunları söyledi: 'halkın seni aklı karışmış ve değersiz bir kişi olarak tanımasından utanmaz mısın? sen şimdi halka o sırada sarhoştum diyerek kendini küçük mü düşüreceksin?'

    böylece hz. hatice babasına bu türden nasihatlar edip razı oluncaya kadar da yakasını bırakmadı..."
    ~~~~~

    kaynak: muhammed yusuf kandehlevi, hayatü's-sahabe tercümesi, 3. cilt

    (görsel 1)
    (görsel 2)
hesabın var mı? giriş yap