• yavuz özkan'ın doksanların sonunda büyük yalnızlık adlı filminden sahneye uyarladığı oyun. sezen aksu ve ferhan şensoy yerlerini ayda aksel ve selçuk yöntem'e bırakmıştır.
  • 23-24-25-26 haziran 2008'de sadri alışık küçük sahne'de farklı oyuncularla oynanacak yavuz özkan oyunu
  • sadri alışık tiyatrosu- küçük sahne'nin o mimari yoksunu salonunda herşeye rağmen zevkle, hüzünle ve ara sıra dalarak izlediğim oyundur.

    oyunculuklar tek kelimeyle harikaydı.

    --- spoiler ---

    herkesin başından geçebilecek evlilik ilişkisi üzerine gayet güzel bir oyundu.

    gerçekten böyle bir çifti sahnede izlemiş gibi oldum desem yalan olmaz bayram bayram.

    oyun, ilk perdede gayet eğlenceliyken, ikinci perdede hesap kitap yapıldığı için güldürmeyip insanı çeşit çeşit düşüncelere gark ettiriyordu.

    soda içip geğiren birisi sanatçı olunca ayrı bir estetiği oluyormuş bunu da anladım. hep birlikte güldük güzelce.

    oyun, bir evin amerikan barlı salonunda olup yağmurlu bir akşam vaktinde geçmekte olduğundan dolayı oyun bittiğinde dışarı çıkınca ister istemez hafif bir yağmur beklentisi içine giriyorsunuz otomatikman. sonra açık bir hava görünce "- ulan yağmur yağmıyor muydu?" diye de kendi kendinize sorup evinize doğru yola koyuluyorsunuz.

    --- spoiler ---

    devlet tiyatroları sahne problemini halletmedikçe, bizler bu güzel oyunları "üçüncü sınıf porno filmler gösteren eski sinemalardaki gibi gıcırdayan daracık koltuklarda", koltuk hizasından aşağıda kalan sahnelerde, şehir merkezlerinden uzaklarda ulaşım kaygısıyla seyretmeye devam edeceğiz.

    akm tadilatı bir an önce bitse de eski günlerdeki gibi yayıla yayıla gerçekten kaliteli salonlarda bu oyunları seyredebilsek.

    (bkz: buradan yetkililere sesleniyorum)
  • insanı fazla yormayan bir oyun. 1:30 saat izliyorsun, iyi oyunculuklar görüyorsun, az duygulanıyorsun, az biraz da düşünüyorsun sonra bitiyor. böyle bir oyun. öncelikli oyunlarınızı izlediyseniz eğer izlenebilir.
  • iniş çıkışların olduğu, iki perdelik ve iki kişilik bir istanbul devlet tiyatrosu oyunu.

    özellikle ilk perdede sahnede enerji tavan yaparken, ikinci perde biraz düşüyor bu enerji ve duygusala bağlanıyor.
    izlerken seyirciler arasında "bak, aynı sen" moduna giren çiftlerin, birbirinin kollarını dürtüklediğini görüyorsunuz.

    arada "tribünlere oynama" olsa da, oyuncular çok başarılıydı.
    ancak oyun metini için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim, akılda kalacak bir replik çok hatırlamıyorum.
  • metni zayıf, oyunculukla kotarılacak türden bir oyun. tekrar üzerine kurulu, kısır döngü halinde ilerleyen ve pek de bir yere varamayan bir konusu var. samimi ve yalın bir dille anlatılmış aslında ama yeterince derinlik yok. yine de sıkıcı bir oyun değil, yer yer eğlenceli akıcı bir temposu var. en eğlenceli kısım ise durumdan çıkarım yapan çiftlerin tepkileri bence.

    oyun iki perde ve ara hariç 90 dakika sürüyor. daha kısa sürede de toparlanabilir ama sonuç değişmez bu yüzden gayet kıvamında tutmuşlar süreyi. dekor ve müzikler de güzeldi. özellikle son parçayı hatırlayan olursa bana da bir hatırlatsın.

    oyunculuklarda burak şentürk ve ebru unurtan pek uyumlu olmamışlar. belki karakterler zaten uyumsuz bir çift olduğu için böyle seçilmiştir ama oyuncular arasında kimya olmayınca oyun pek bir etki bırakmıyor açıkçası. ebru unurtan'ın biraz yüksekten oynaması da bir diğer dezavantaj. dolayısıyla ağırlık burak şentürk'te. o da cıvıklıktan gerilime pek çok başarılı geçiş sergiliyor.

    bu konuda daha etkili bir oyun izlemek isteyenlere iki çarpı iki ya da www.aşkbu-mu.com'u tavsiye ederim. vahşet tanrısı da olabilir hatta.

    benim gibi eve dönene kadar hafızayı sıfırlayıp neydi yav o şarkı diye gezenler için edit: françois feldman - les valses de vienne lcha'ya teşekkürlerimle.
  • güzel zaman geçirmenize yardımcı olmasının yanı sıra, insanı kenarından köşesinden hüzünlere götüren sevimli bir oyun bu, izlenesi.

    oyunu izledikten sonra eve yürürken fark ettim ki, bu oyunun arka planına zakkum'un ahtapotlar isimli şarkısı çok güzel uyar.

    "son bir gece daha çirkin olalım"
  • öncelikle burak şentürk'ü ayakta alkışladığımız oyun olduğunu belirtmek istiyorum. bence gerçekten izlenmeye değer bir performans çıkardı.

    her neyse çok isterdim bu oyunu yanımda sevdiğim adamla izleyeyim, çıkışta da sımsıkı sarılayım ona ama yalnızlık ömür boyu işte...

    ilk perdede "hele hele voki" eşliğinde halay çekiverirken, ikinci perdede gözümden yaş getirmişlerdir. oyun bildiğimiz, yaşadığımız, günümüz ilişkilerine ayna tutuyor. bunu da biraz acımadan yapıyor. dan dan kafanıza vuruyorlar. caanım ilişkileri nasıl piç ettiğimizi, neleri gözümüzü kırpmadan harcadığımızı abartmadan sergiliyor.

    oyunun bir mesajı da "seks kötü bir şey değildir" sanırım. yurdum kadınına sevişince kullanılmadığını nasıl anlatacağız, nasıl öğreteceğiz bilemiyorum ama valla bak seks kötü bir şey değil. karşındaki adam seni arzulamıyorsa, sen ona dokunmak, onu öpmek/ısırmak istemiyorsan sorun var aslında. tamam hiçbirimiz tavşan değiliz ama karşındaki insandan her anlamda haz alabilmek çok önemli be sözlük.
  • oyun (herkesin bildiği sırlar) ve filmle (büyük yalnızlık) ilgili okunmaya değer bir yazı için: http://www.setamiri.com/…n-bildigi-buyuk-yalnizlik/
  • konusu güncel ve bu nedenle dikkati toplayabilen, güldürebilen ve iyi oyunculuklara sahip oyundur. oyun bittikten sonra en azından memnun ayrılıyorsunuz. he bir de oyunculuklar gerçekten iyidir söylemiş miydim?
hesabın var mı? giriş yap