• gülseren budayıcıoğlu kitabıdır. yazarın ala isimli sorunlu bir hastasını tedavi için başladığı zorlu süreci anlatırken, başka hastalarının da sorunlarına ve çözümlerine değinerek psikiyatrist ve psikiyatri gibi terimleri daha iyi tanımamızı sağlar.
  • psikolojik roman okumaya ve psikolojiye bu kadar tutkun olan ben, bu kitabı anlatmakta öyle zorlanıyorum ki su an. akıcı, hüzünlü, sizi içine çeken, bir solukta okumak isteyeceğiniz gibi klişeleri yazarken bile kelimelerin ne kadar hafif kaldığını görüp üzülüyorum. okuduğum her psikoloji kitabı iz bırakmaz bende ama bu kitap kelimenin tam manasıyla ruhuma kazınmış durumda. son sayfalara yaklaştıkça bitecek korkusuyla okumayı yavaşlatmam, istemeye istemeye kitabı masaya bırakışlarım... bitince ilk sayfaya yeniden dönme isteğimi bastırma çabalarım... bazen dr gülseren olup ala'nın sessizliklerinde dedektifçilik oynamak; bazen de ala olup, o duygularla, travmalarıyla nasıl başa çıkılacağını anlamaya çalışmak...
  • istanbullu gelin dizisinin uyarlandığı roman. kitapta süreyya karakteri şizofreni hastası biri olsa da dizide bu özellik kızına aktarılmış. kitapta süreyya aslında istenmeyen, sevilmeyen özellikleri olan bir kadınken dizide onun bu yönleri ipek'e aktarılmış.
  • gülseren budayıcıoğlu ile tanıştığım kitap.
    uzun zamandır kitap okumak konusunda heveslerim kaçmıştı ki sayesinde okumaya geri döndüm diyebilirim.

    ana fikri, kader motifimizi ailemizin el vermesiyle ve kendi ellerimizle nasıl işlediğimizi göstermesi şeklindeydi ve bence bunu anlatabilmesi açısından çok başarılıydı.

    ayrıca kitapta ala’ nın seanslarında gülseren hanım’ ın anlattığı tarihi hikayeler vardı ve bunlar bilgilendiriciydi.
    frued-hitler bölümünü altına çize çize okuduğumu belirtmek isterim.

    kitapta karakterler konuşurken ve anlatılırken gözümde hep dizideki yüzler canlandı ve uyumsuz da değildi, sevdim.

    genel olarak da severek ve bir solukta okudum.
    okumayı düşünenlere, psikolojik konulara ilgisi olanalara tavsiye ederim.

    edit: imla
  • gülseren budayıcıoğlunun efsane kitaplarındandır. bütün kitaplarını okumuş biri olarak şunu söyleyebilirimki kral kaybederse kitabı en ama en etkileyici kitabıdır. psikolojiye ilgi duyan herkesin okuması tavsiye olunur.
  • yazarın ala'ya anlattığı hikayeler ile asıl hikayenin bağlantılı akışı ve yorumları, freud-hitler karşılaştırılması kısmı üzerinden insanın üretme ve yıkma isteklerini karşılaştırdığı bölümler oldukça güzeldi.

    ancak hikaye genelinde güzelliği zorunlu tutan yaklaşım ile ala'nın kişisel bakımına daha fazla önem vermesinin tedavideki en önemli aşama olarak lanse edilmesi kitabın geneline göre biraz daha sığ bir bakış açısı olmuş.

    hikayenin başlarda ince ince örülmesi okuma zevkini arttırsa da sonunun hızlı bağlanıp, ala'nın hikayesini öğrendikten sonra asıl tedavi sürecine değinilmemiş olması da hikayenin bütünlüğünü bozuyor.
    ala'nın psikolojisini derinden sarsan olaylar hakkında ayrıntıdan ve psikiyatristin yorumlarından uzak bir özet ile sonlanıyor. bu nedenle olayın esası hakkında derinlemesine düşünmek ve çözümlemeler okumak pek mümkün olmuyor.

    yazarın kendi hastalarını anlatması dolayısıyla da profesyonel yeteneklerini övme ihtiyacı okumayı duraksatıyor.

    tüm bunlara rağmen okuması keyifli, insanın otorite ile ilişkisine ve toplu deliliğe dair güzel anektodlar bulunabilecek bir eser olmuş.
  • en önemli şey kişinin tarihidir. çünkü tarih hep tekerrür eder ala.
  • sürükleyici kitap. yalnız konudan konuya geçişler olduğu için beyni yorabiliyor (ya da ben beynim çok doluyken okudum).
    istanbullu gelin dizisinin kitap ile alakası yok. dizide yaratılan karakterler ile kitaptaki karakterler çok farklı, aynı şekilde olay örgüsü de farklı. belki biraz babaanne karakteri kitapta anlatılanla örtüşüyor o kadar. dizi ile kitap bambaşka dünyalar. bana göre dizi için bu kitaptan esinlenilmiş, gerçek hayattan alıntı vs denilmesi tamamen pr çalışması.
  • insanın zayıflığını acizliğini bir başkasına göstermesi... kolay olmasa gerek.

    ala
hesabın var mı? giriş yap