• osmanlıca hatırlanan, hatırda kalan şeyler..
  • yazarların, siyasetçilerin, sanatçıların, askerlerin hatıralarını okumak, her zaman olmasa da alternatif [yani tamamlayıcı] bir tarih okumasıdır. şüphesiz gerçekleri eksiksiz paylaşanlar vardır ama sabri yirmibeşoğlu, ihsan sabri çağlayangil, muhsin batur, kemal yamak gibi isimlerin hatıralarını okuyunca kafamda şöyle bir tanım beliriyor:

    hatıralar, gerçekleri paylaşmak için değil gizlemek için yazılır.

    herkes tanpınar gibi dürüst olacak değil ya!
  • vedat türkali'den okunur.

    (bkz: tek kişilik ölüm)
    (bkz: komünist)
  • hatıratı yazılış şekline göre kabaca üçe ayırmak mümkündür: 1. özellikle savaş gibi olağandışı olaylar sırasında tutulan günlükler 2. ilk kategorideki günlüklerden yıllar sonra temize çekilerek yazılanlar 3. yıllar sonra genellikle kendini temize çekmek için hatırlandığı ve uydurulabildiği kadarıyla yazılanlar. (bir de yoktan var edilen anılar vardır ki, onlar zaten başka bir edebi türün, metin kalpazanlığı kategorisinin altında ele alınmalıdır.) son iki gruptakileri büyük ihtiyatla okumaktan başka yapacak bir şey yoktur, aralarından muhteşem örnekler de çıkar. en samimileri ilk kategorilerdekilerdir, ancak onların da pek azı rahat okunur. ama güzellerinin tadından yenmez. tamamlayıcı bir tarih okumasının yanı sıra, insanı psikolojik tarihe bulaştıracak kadar renkli olurlar. bu tür sıcağı sıcağına tutulmuş günlüklerin kim için, ne için yazıldığını kestirmek güçtür. çoğunda, ölürsem ve bu notlarım bulunursa aileme ulaştırın, anlamında cümleler geçer. böylesi günlükler ölüme karşı bir meydan okuyuş mudur, hayata bir tutunma biçimi midir, bir tür ebedileşme denemesi midir, bilinmez...
  • (bkz: hotrod)
  • atatürk'ün yakın arkadaşı, birinci ve ikinci dünya savaşı kahramanı behiç erkin'in 1876-1958 yılları arasındaki hatıralarını içeren, türk tarih kurumu tarafından çıkarılmış olan kitap.

    10/09/1938'de atatürk'ü hasta yatağında son kez ziyaret eden behiç erkin, 10/11/1938 gününü şu şekilde anlatıyor:

    "ingiliz elçisinden aldığım haber üzerine, hemen telefonla dolmabahçe sarayı'nı buldurarak haberin doğru olduğunu öğrendim. bu kara haber, hayatımda duyduğum acıların en büyüklerinden birisi oldu."

    o tarihteki budapeşte elçimiz olan behiç erkin, sonraki günleri de şu şekilde anlatıyor:

    "benim tarafımdan hiçbir teşebbüs yapılmadığı halde, 20 kasım akşamı şehirde gezerken, duvarlarda siyah çerçeve içinde, üzerinde atatürk yazılı ilanları gördüm. yanımda bulunan bir zata okuttum. budapeşte belediyesi, bütün halkı ertesi gün mâtem bayrağı çekmeye davet ediyordu. macaristan'da âdet, mâtem için siyah bayrak çekerler. filhakika 21 kasım yani atatürk'ün defin günü, budapeşte sokakları mâtem bayraklarından simsiyah kesilmişti."
  • halit ziya (kirk yil, saray ötesi) , ahmet rasim(gecelerim,falaka) , yakup kadri ( edebi ve siyahi hatiralar) , rusen esref (gecmis gunler) , huseyin cahit , yusuf ziya bu turde eser vermis yazarlardır.
  • taze bir tolga sünter şarkısı. klibi bile çekilmiş.

    meraklısına: https://www.youtube.com/watch?v=vc1azxvn8ki
  • gelsin hayat bildiği gibi dizisi sayesinde duyduğum tolga sünter şarkısı.

    hareketli giriş kısmı - nakarat, sözleri, melodisi ve gitar solosu ile mükemmel olmuş.

    nakarat öncesindeki kısımlar, nakarat gibi olsaymış son zamanların en iyi şarkısı olabilirdi.
hesabın var mı? giriş yap