• hans vermeer. çeviribilim camiaasında skopos teorisiyle nam salmıştır. taa almanya'lardan kalkmış gelmiştir, şu sıralar boğaziçi üniversitesi'nde mesopotamian impact dersi vermektedir. finali için fıldır fıldır not aranmaktadır, buradan duyrulur. kendisine mega market'te yoğurt seçerken rastlamak mümkündür.
  • geçen yıl sempozyum için istanbul üniversitesine gelmiştir.bütün sınıfı gelmesiyle dumura uğratmıştır,çünkü biz onu sadece ders kitaplarından bilir,kuramlarını öğrenir,ve çoktan ölmüş bilirdik.
    incil ile ilgili bir açıklaması çok ilginç gelmiştir.
    vermeer'e göre incil'deki "bakire" meryem ana aslında yanlış bir çevirinin sonucu olabilir.bunun da nedeni orjinel incil'de "bakire" olarak çevrilen kelimenin aynı zamanda "genç kadın" anlamına geliyor olmasıdır.
  • kendisi 70li yillarda geliştirdiği skopos kurami ile çeviribilimin özerk bir bilim dalı olmasında önemli rol oynamiştir. aralarinda adenauer gibi isimlerin de bulunduğu ortamlarda portekizce-almanca sözlü çeviri yaparak uygulamali alanla da bağini koparmamis, klasik filoloji, hint dilleri ve modern dilbilim i kapsayan akademik çalışmalariyla çeviribilimin dallarası ilişkilerini güçlendirmiştir.
    ceviribilim, dilbilim ve yabancı dil eğitimi konusunda almanca, ingilizce, portekizce, ispanyolca, bask ve hindu dillerinde çok sayida kitap ve makalesi bulunur. yani masallah. ibranice, latince, antik yunanca, arapça ve ortaçağ almancasindan özgün kaynaklara dayandirdiği, bugüne dek 7 cildi yayimlanan çeviri tarihi çalışması da cagdas ceviribilim icin temel bir kaynak niteliği taşimaktadir. ceviriye skopos tan sonra alfred noth whiteheadin process and reality sinden esinlenerek gelistirdigi yaklasimi oldukca ilginc. simdi evren ile kapsadiklari belirsiz sayida anlik surecten olusuyor. bu surecler maddesel ya da tinsel actual entities seklinde somutlasabiliyor. bu da sureclerden madde olusabilecegi anlamini tasiyor. madde burada tinsel madde anlaminda da kullaniliyor. surecler baska surecler ile birlesmeyi ve bu yolla karmasik dizgeler ve organizmalar olusturmayi amacliyor. iste vermeer de diyor ki alin biz bunu metne ve ceviriye uygulayalim. yani karmasik olgular, ornegin metinler, birbirine uymasi gereken cok kucuk birimlerden olusuyor. bireysellik, duyarlilik, surec, uyum gibi seyleri de isin icine kat. al sana koskoca bir evren. o yuzden de birak eski ceviri yaklasimlarini. onemli olan bu surece ve metne deminki gorusun isigi altinda holistik bir bakis acisiyla yaklasabilmek.
  • kendisi 26 subat 2005 saat 15 te okan universitesinde bir konferans verecektir. derrida nin bir yakla$imini ele$tirecegi söyleniyor. görecegiz.
  • bugün ikinci kez okulumuza* gelmesiyle bana ikinci dumurumu yaşatan mühim dil bilimci..
    incildeki meryem ana ile ilgili yaptığı açıklamalardan sonra bugün konu babil kulesi idi.babil kulesinin bilinen normal versiyonunda; tanrı insanlığın gelişiminden korkmuştur ve daha fazla ilerleyememeleri için insanların dillerini karıştırmıştır.yani herkese farklı bir dil vermiştir anlaşamamaları için..burada kilit kelime "karıştırmak"tır ve ibranice de "balal"kelimesinden çevrilmiştir..fakat vermeer'e göre hikayenin bu boyutunda tanrının insanlıktan ürkmesi saçmadır..dolayısı ile farklı bir şey çizer ve mezapotamya'da kurulan bu minik şehrin etrafında barbarların yaşadığını varsayıp,dilleri karıştımasını,insanlığın fikir alış verişinde bulunmaları amacı ile yapabilmiş olacağını öne sürer..yani amaç * burada bilginin yayılmasıdır.dolayısı ile karıştırmak kelimesinin iki farklı anlamı yine bütün hadiseyi tamamen değiştirmektedir..

    edit: "balal" kelimesinin ibraniceden değil, akad dilinden geldiğini düşünüyormuş bir çok etimolog. *
  • bugün metroda rastlayıp ayak üstü lafladığım kuramcı. avrupailik diye buna denir doğrusu.
  • kendilerini bu sefer 12 kasım 2007de,dilek dizdar sayesinde,boğaziçi üniversitesinde dinleme şansını yakalayacağımız,yaklaşık 5 yıl önce boğaziçinde konuk olarak ders veriyorken şimdilerde okan üniversitesinde olan profesör.
  • çevirinin nedenli bir eylem olduğunu, her bilinçli eylem gibi bunun da bir amaçla (skopos) yapıldığını, dolayısıyla çeviriyi biçimlendirecek olan etkenin çevirmenin amacı olduğunu savunan ünlü çeviribilimci
  • kalabalıklar arasındayken mesela, bir şey geçirirsiniz içinizden... belki bir şeye sıkılmışsınızdır, belki bozulmuşsunuzdur, belki de sevinmiş, heyecanlanmışsınızdır... bir an için bir şey geçirirsiniz işte içinizden, üstelik de kalabalıklar arasındayken... ve birden onun dünyalar güzeli mavi gözlerini bulursunuz gözlerinizde... kalabalıktır her yanınız oysa, insanlar vardır aranızda... konuşmamış, neyse içinizden geçirdiğiniz o şey, anlatmamışsınızdır daha ama... o anlamıştır... anlamıştır ve anladığını anlatmıştır gözleriyle... destek çıkmıştır içinizden geçirdiğiniz o şey her ne ise...

    bilime ve bilgiye, düşünceye olan tutkusu bir yana, yüreği böyle güzel, yüreği böyle büyük, uzaktayken bile yakında olmayı becerebilen insanlara pek denk gelinmiyor.

    iyi ki kesişmiş yollarımız "canım hocam"la. iyi ki kesişmiş...

    bir kez daha kesişsin diye, elimden geleni yapacağım. söz.
hesabın var mı? giriş yap