*

  • attila ilhan'in hangi serisinin son kitabi.
  • attila ilhan'ın 1993-1997 arasında yazdığı, ilk basımı 1997 yılında olan deneme kitabı. attila ilhan bu kitapta önce küreselleşmenin tarifini altından girip üstünden çıkarak bir güzel yapmış, sonra bunun bizim ülkemize olan yansımalarını, gelip geçmiş olan hükümetlerimizin küreselleşmeye olan yaklaşımlarını geçmişten tansu çiller yönetiminin sonuna kadar tartmış. ismet inönü, celal bayar, adnan menderes, süleyman demirel, turgut özal, necmettin erbakan ve tabiki tansu çiller'in mustafa kemal atatürk'ün emanet ettiği tam bağımsız ülkeye ne gibi faydaları dokunmuştur ya da ne gibi hainliğe varabilecek hataları olmuştur; kitapta attila ilhan'ın o emsalsiz anlatımıyla, yaptığı alıntılarla bir güzel sunulmuş.

    kitaptan:

    "birleşik amerika'da klasik burjuvazi yoktur, çünkü o toplum klasik gelişme şemasını izlemedi: işe sömürge olarak başlamış, sonradan aristokratlık taslayan boston centilmenlerinin yönetimine geçmiş; andrew jackson döneminden itibaren, silahın ve doların hakim olduğu, garip bir şiddet, şehvet ve şöhret toplumuna dönüşmüştür. o yükseliş döneminde, toplumsal sınıflar arasında 'dikey geçiş' kolaylıkla mümkün oluyordu; hiçbir şey yerli yerine oturmamıştı, boş alan çok, imkan boldu; yüzyılın başındaki milyarderler hep böyle ortaya çıkmışlardır; sonuçta, bilinen gerçek odur ki, artık buna ne imkan kalmıştır ne de fırsat, abd toplumunda yöneten seçkinlerle -ki hepsi zengindir-, yönetilen sıradan insanlar -ki çoğu yoksuldur- vardır; öğretimden hukuka, ahlaktan ekonomiye her şey bu düzene göre ayarlanmıştır: ülkeyi yönetmesi ihtimali olanlar, adeta daha kolej yıllarından bellidir; bu kesinlikle, zengin ve seçkin kimselerden birisi olacaktır.

    aksine bir örnek gösterilemez.

    abd, 'denetlediği' ülkelerde de bu modeli uygulamak istiyor: 50'li yıllardan bu yana cumhuriyet öğretiminin rayından çıkarılması, ayrıcalıklı yeni seçkin aydınların üretilmesi, abd'de staj görmüş bir takım 'prenslerin' adeta paraşütle önemli sorumluluk makamlarına indirilmesi, vs... hep bu uygulamanın aşamaları arasındadır. hatırlanacağı gibi abd ticaret bakanlığı'nın ünlü raporunda, türkiye 'yükselen stratejik pazarlar arasında' sayılırken, öncelikle 'varlıklı seçkin ve amerikan standartlarına yatkın önemli bir kesimin varlığı' gerekçe gösterilmiştir."

    --------------------------------

    "...insanlık başından beri daha çok bilinç, daha çok özgürlük diyerek gelişip ilerliyor: birinci kademede, tabiat tez, toplum anti/tez, medeniyet sentez; ikinci kademede toplum tez, birey anti/tez, demokrasi sentez! modern çağların tarihi, bireyin, başka bireylerin sultasından kurtulma mücadelesinin tarihidir: önce dinler (kilise ve ruhban), sonra soylular (kral ve derebeyler), nihayet ticaret ve sanayi burjuvazisi (tröst, kartel, oligopoller) bu 'sultayı' gerçekleştiriyor, onlardan kurtulunacak! ilk merhaleye laiklik, ikincisine demokrasi, üçüncüsüne sosyalizm için mücadele demiyor muyuz?..."

    ---------------------------------

    31 temmuz 1993:
    (1947 ilkbaharı, göğün mavisi birden yoğunlaştı, kaztüyü bulutlar uçuşuyor; washington, truman doktrini'nin türkiye'ye de uygulanacağını açıklamış.; türkiye'nin hakimi milli şef bundan fazlasıyla memnun, o kadar ki amerikan halkına bir teşekkür mesajı göndermeyi ihmal etmiyor; ne demişti, merak etmez misiniz?

    "...bu yardım, türkiye'ye zaruri ve normal müdafaa malzemesinin bir kısmını temin suretiyle, harp neticesinde düşmüş bulunduğumuz iktsadi güçlüklerin kısmen telafisinde de ferahlatıcı bir âmil olacaktır." (23 mayıs 1947)

    niye mi hatırladım? çok alâkasız bir sebepten, şu ara çıkarılan dergi isimleri dikkatimi çekiyor. tomorrow, girls, hello, vs.; yalnız dergi isimleri mi, dükkanlar mağaza levhaları, hâttâ radyo ve televizyonlarda yayın anonsları, alayı amerikanca; eh, devlet okullarında bile, öğretim amerikanca yapılırsa, elbette böyle olur diyeceksiniz; haklısınız ya, bütün bunlar işte, o truman doktrini ile başlamıştır.

    özellikle genç kuşağın amerikan hayranlığı, hastalık mertebesindedir; abd, sanki sütten çıkmış kaşık! oysa bunların, çok eski yıllara uzanan, son derece karanlık hesapları vardır, düşündüm ki onlara şöyle bir göz atmanın tam sırasıdır.)

    ünlü 14 ilke sahibi başkan wilson'ı kim bilmez, işte o, mutemet adamı albay house'a, 10 ekim 1917'de ne demiş bilir misiniz? "türkiye bütünüyle ortadan silinmeli ve ona uygulanacak işlem, barış konferansı'na bırakılmamalıdır." albay house itiraz ediyor: "...eğer böyle bir işlem uygulanacaksa, türkiye'yi galip devletler arasında paylaştırmamalı; orada ırklara göre özerk yönetimler kurulmalıdır." wilson bu tezi kabul etmiş, hani masallarda 'kırk katır mı, kırk satır mı?' diye sorulur ya, ona benzer bir seçenek!

    6 aralık 1917'de senato dış ilişkiler komisyonu'nda abd'nin türkiye'ye savaş açması konuşuluyor. dışişleri bakanı lansing, komisyon üyelerine şunları söylemektedir: "... bu sorunun ilkin temel olarak, bir savaşa başlamanın moral etkisi ve ikinci olarak da, türkiye ve amerika'nın birbirlerini uğratabilecekleri dolaylı zararlar bakımından göz önünde tutulması gerekir (...) türkiye'nin amerika'daki çıkarları hiçbir değer taşımazken, amerika'nın türkiye'deki çıkarları pek çoktur. başlıca kültür kuruluşları, milyonlarca dolar değerindedir. bu kuruluşlar ya kapatılacak, ya onlara el konulacaktır. okullar yeni açılmış ve çalışmaktadır, birçok türk de bunlara devam etmektedir, gerçekten değerli bir nüfuzumuz kaybolacaktır."

    insanın dehşete düşmemesi mümkün mü?

    mütareke dönemi'nde türkiye'nin kurtuluşunu amerikan mandası'nda görenleri çoğu, işte osmanlı 'mülkündeki' bu amerikan okullarında eğitim görmüş aydınlardı: amerika'yı ön hesapsız zanneden onlar! oysa albay house, başkan wilson'ı, müttefikler'in türkiye üzerindeki ön hesaplarının neler olduğu hakkında da bilgi sahibi kılmış; kasım 1917'de zamanının ingiltere başbakanı lloyd george ile bir konuşma yapıyor, söylediklerini başkan wilson'a ulaşturuyor; neler öğrenmiş olduğunu merak etmez misiniz?

    "... ingilizler, almanya'nın afrika'daki sömürgelerini ele geçirmek istiyorlar; ayrıca, ingiliz egemenliği altında 'bağımsız' bir arabistan ve 'bağımsız' bir ermenistan ile, boğazlar'ın uluslararası bir yönetime bağlanmasını! filistin'e gelince, ingiliz ya da amerikan yönetimi altında olarak, siyonistlere verilmeliymiş!.."

    o dönemi kafanızda canlandırın, ingiltere yönetiminde kurulacak 'bağımsız' arabistan ile 'bağımsız' ermenistan, osmanlı topraklarındadır, bu bir; boğazlar, osmanlı'nın can damarıdır, bu iki; savaş sonrasında, sevr anlaşması ile müttefikler (amerika dahil) bu tasarıları uygulamaya geçirmeye fiilen çalışmışlardır, bu üç; filistin'in -bir savaş geçikmeyle- amerikan yönetiminde olarak yahudilere (siyonistlere) verilmesi, eski hesapların ne kadar gerçek ve ciddi olduğunu gösteriyor.

    fakat asıl, albay house'ın başkan wilson'a verdiği memorandum'u incelemek lazım.
hesabın var mı? giriş yap