hal
-
"vallahülazim, hal edildik." düşmüş hükümran
hal etmek, hal sözcüğünün nişanyan sözlüğü'ndeki 3. açıklamasıyla ilintili. buradaki hal arapça xal "1. giysisini çıkarma, soyma, 2. birini makamdan alma, hükümdarı tahttan indirme, azletmek*" anlamındaki sözcükten gelmedir. bu durumda sözcüğün ucu osmanlı tarihinin ikinci yarısında çok görülen padişahın hal edilme olaylarına dayanıyor.
nişanyan'a göre hal'in temel 1. anlamı arapça hwl kökünün dönüşüm, evre, dönüş, durum anlamlarına dayanıyor. gözü dönmek, arzunun birden dönüşüm göstermesi gibi. hallenmek asıl buna uyuyor. türkler durum anlamındaki hal sözcüğünü yaygın kullanıyor. hal'in 2. temel anlamı halletmek diye bildiğimizmiş. hall biçimindeki kökünün anlamı çözmek, eritmek.
dillerinden ne duydu, hallerinden ne okudu?
fala bakmak bazen ve fethiye yöremizde hal bakmak, halına bakmak, hala bakmak biçimlerinde söylenebilir.
insanlar birbirinin derdini veya özel durumunu dinleyip anlıyorum diyeceklerinde, anlayış göstermek için "hal hala malum" derlerdi. duyan bilen kaldı mı acaba?
["musiki, aşk için iyi vasıta değil..." diye düşündü. çünkü musiki zamanın üzerinde çalışıyordu. musiki zamanın nizamı idi; hâli yok ediyordu. saadet ise bu gündedir.] ahmet hamdi tanpınar - huzur
(bkz: les halles)
(bkz: hali), halimiz ahvalimiz
(bkz: hallenmek)
(bkz: hal etmek)
(bkz: halet)
(bkz: durum), nitelik
(bkz: nahal)
(bkz: alana gidenin halını allah bilir)
(bkz: halbuki), halbuysa, halbuysam, halbusam, halbuse
(bkz: bir hal olmak)
(bkz: bir hal daha)
(bkz: hal aşşa), halası beri, halu hulu
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap