aynı isimde "hades" başlığı da var
  • bastion ve transistor gibi oyunlarda oluşturduğu atmosferle, yaratıcı hikaye anlatıları ve şahane görsel işitsel sunumlarıyla, kendilerine indie kategorisinde yeni bir yer açan supergiant games’in son çıkan ve erken erişim* aşamasında olan roguelite türü oyunu. o nedenle giri hades (oyun) alt başlığına taşınabilir.

    bir oyun türüne hakim olan oyun stüdyolarının aksine supergiant çıkardığı oyunlarda kendi kategorilerini oluşturuyordu. ilk oyunları bastion’daki genel hack’em all yaklaşımını transistor’de turn() mekaniği ile alternatif bir sıra tabanlı combata çevirmişken, bir sonraki oyunları pyre’da iyice çıldırıp point&click, rpg, mobil arena ve basketbolun birleşimi garip bir karışım* oluşturmuşlardı. sonrasında başına oturup ne olduğuna kafa patlatmayacağınız bir oyun çıkarmaları belli ki pyre’ın bekledikleri kadar iyi tepki görmemelerinin bir sonucu.

    şahsen dungeon crawler türüne ısınamadığım için belki de türün özelliği olan fonksiyonları bu oyuna yorabilirim şimdiden affola. hikayeden başlayarak oyundan bahsedelim biraz.

    genel bir özet geçmemiz gerekirse oyunda zagreus’u, hades’in evden kaçma meraklısı, ergen, asi oğlunu kontrol ediyoruz. hikaye, hades’in hükmündeki tartarus’ta kuzenimiz athena’nın bize titreşim göndermesiyle başlıyor. zagreus’un yeraltı krallığından kaçmak istediğini duyan olympos’taki tanrılar bu macerasına destek olmak için güçlerinden bir parça veriyorlar.

    binding of ısaac’ten aşina olduğum, odaya gir, içini yaratıklardan temizle, ödülünü al, bir sonraki odaya git, tekrarla mantığı üzerine kurulmuş bir kurgusu var. odalardan bazıları diğerlerinden daha güçlü canavarlara sahip, haliyle ödülü de daha dolu dolu oluyor. ortalama 7-8 oda ilerleyince bulunduğunuz diyarın boss’u sizi karşılıyor.

    odayı temizledikten sonra canınızı toplamanın imkanı biraz sınırlı, bu nedenle özellikle oyun başlarında bol bol ölüyorsunuz. ancak diğer oyunlarının aksine hayatta kalmak değil, ölmek hikayeyi ilerletiyor. her öldüğümüzde hades’in makamında kan havuzunun içerisinde canlanıyorsunuz çünkü. kanlar içinden öfleye pöfleye çıkarken tahtından gülme sesleri gelen hades sizle dalga geçip nafile çabanızı bırakmanız için her seferinde farklı bir sebep sunarken size zindanlarda yardım eden tanrılara sövüyor. beraber büyüdüğünüz evcil köpeğiniz cerberus’u severken, kahraman aşil köşede mücadeleye devam diye sizi gaza getiriyor, etrafı temizleyen gorgon dusa da size yanık olduğu için bir iki kekemeleyip kaçıyor. karakterler çok güzel işlenmiş bu nedenle her ölüp saraya geldiğinizde onlarla konuşmak istiyorsunuz.

    odanıza döndüğünüzde, sizi karakter güçlendirme arayüzüne yönlendiren büyülü ayna ve bir supergiant klasiği olarak oyun zorluğunu kendi isteğinizle arttırmanıza imkan veren hatıratınız karşılıyor. odalardan düşen mor esanslar burada harcayarak karakterinizi geliştirip biraz idman yapmak için silahınızı seçip deneyebildiğiniz terasa geçiyorsunuz. benim karşıma şimdilik 5 silah çıktı, ancak daha fazla boş spot bulunuyor. geleneksel kılıç ve ok&yay ikilisinin yanında orta menzilli mızrak, kaptan amerika’dan aşırdığımız kalkan ve en garibi ama bence en güçlüsü bir assault rifle bulunuyor. ar’ın özel saldırısının da grenade launcher olması ayrı komikti. her silah size tamamen apayrı bir oyun şekli sunuyor. özellikle zindanlarda çıkan güçlendirmeler ile sınırsız olasılıkta yeni taktik yapabiliyorsunuz, oyun bu konuda oldukça başarılı. silah seçimini yapıp bizden dayak yemek için para alan iskeletor arkadaşı iki patakladıktan sonra da kendinizi aşağıya atıp yeni oyuna başlıyorsunuz.

    oyun içerisinde boon denilen, olympus’tan tanrıların bizlerle konuşmasını sağlayan etkileşimlerle o tanrının karakterine bağlı olarak bir geliştirme alıyorsunuz. örneğin kuzenimiz athena daha çok savunma ve deflect içeren yetenekler sunarken afrodit etraftakileri bizlere deli divane aşık edecek bir kit veriyor, dionisus rakibi sarhoş edebiliyor, zeus yıldırım, poseidon ise okyanusların gücünü sizle paylaşıyor. yalnız her şey gibi bunlar da karşılıksız değil, bazen birini kabul edip sonraki odada başka bir tanrıyla da anlaşırsanız gücenip üstünüze daha çok canavar yağdırabiliyorlar aman dikkat.

    oyun içerisinde anahtarlar, mead, unlockable item’lar gibi daha sayılacak birçok unsur da bulunuyor ancak bunları anlatmaktansa oynayıp görmeniz daha yerinde olur gibi.

    gelelim oyundaki supergiant standartlarına;

    çizimler her zamanki gibi jenzee nickli sanatçı tarafından yapılmış. bilinen ve hakkında sayısız tasvirler bulunan yunan mitolojisini kendi yorumuyla çizmiş ve farkını koymuş. önceki oyunlardaki insanüstü karakter tasarımlarında zaten tanrısal bir hava yakalıyordunuz, burda resmen çalıştığı yerden gelmiş. içi boş karizmatik görünen tanrılardansa karakteristik özellikleri baskın ve nasıl bir yaşam sürdüğünü hissettiğiniz tasarımlara sahipler. mekanlar ise çok canlı ve detaylı. duvarlardaki çatlaklar, yerlerdeki işlemeler, halı desenleri, ışıkla göz kırpan kristaller, hepsi size durup çevreyi incelemeniz için sesleniyor. genel renk paleti cehennemin dibinde bastionvari yeşil-kırmızı baskınlığındayken, oyun ilerleyip elysium’a geldiğinizde transistor’deki açık mavi-turuncu diakroma dönüyor ve size yeryüzüne daha yakın, daha aydınlıkta olduğunuzu hatırlatıyor.

    sesler demişken, oyun içi seslendirmeler harika, gerçekten birçok oyundan ve animasyondan daha iyi oyunculuklar içeriyor. zagreus’un babasından sıkılmış halde söylenirken odasından aşağıya atlarken yaşadığı heyecana ortak olabiliyorsunuz. ilk boss olmasının yanısıra eski çıktığımız gorgon kardeşlerden meg de götümüze bıçağı saplamadan önce aranızda geçen o romantik geçmişten çok bahsetmeden size o hikayeyi hissettiriyor.

    müzikler yine darren korb’dan. oyunu açmadan gidin spotify’dan dinleyip biraz gaza gelin.

    https://open.spotify.com/…si=ydi26nrctk-rngnycul_4w

    kullandığı enstrümanlar transistor’un aksine pyre ve bastion’daki gibi telli çalgılar ağırlıklı, hatta bazı bölümlerde bağlama duyabilirsiniz. güçlü canavarların olduğu odalarda telli çalgılar bir anda yerini elektro gitara bırakıyor, davul sesleri yükseliyor ve nasıl bir belaya bulaştığınızı size hatırlatıyor. chiron'un tezgahının yanında veya sarayda odanızda chill bir şekilde takılırken de aynı şekilde size eşlik ediyor.

    oyun başta söylediğim gibi erken erişim*aşamasında. normalde early access oyunlarından nefret eden ve yıllarca bitmeyen betalardan bıkmış biri olarak rahatlıkla söyleyebilirim ki bu oyun gördüğüm en stabil erken erişim oyunu. hatta betadan çıktığı söylenen pek çok oyundan daha iyi durumda. oyunu erken erişim olarak adlandırmalarının sebebi henüz daha üç diyar* bulunuyor. başladığınız tartarus, ateş nehirleri diyarı asphodel ve son güncelleme ile eklenen kahramanlar diyarı elysium. oyuna girdiğinizde köşede yeni güncellemeye kaç gün kaldığını gösteriyor. mesela şimdi 9 gün kaldı diyor. son sürüm yayınlanana kadar, geliştiriciler, oyunculardan bölümler ve oynanış hakkında geri dönüş topluyorlar ve bunu yeni yaratacakları diyara ekliyorlar. yanlış anlamadıysam cehennemin yedi katını temsilen yedi diyara ulaşıp oyunun nihai sürümünü yayınlama niyetindeler. üç bölümü bitirmeme rağmen henüz hikayede bir sona ulaşamadım, belli ki nihai sürüm çıkana kadar hikayeye de eklemeler olacak.

    oyun şu an sadece epic game store'dan erişilebilir durumda. bu nedenle ağır steam fanatikleri tarafından topa tutuluyor ve kendilerini sattıklarından bahsediliyor. ancak geliştiriciler açık beta durumunda olan oyunu nihai sürümüne kadar egs'da tutacaklarını, sonrasında ise öncelikle playstation ve pc başta olmak üzere tüm platformlara çıkaracaklarını duyurdu. şimdilerde transistor'u ipad'imde oynarken de bildiğim üzere adamlar oyunlarının bütün platformlara çıkması konusunda gerçekten tutkulular ve bu konuda eleştiride bulunmak biraz haksızlık gibi geliyor. ortalık playstation exclusiveler ile doluyken supergiant'a sövmek de biraz ne bileyim...

    özetle, çizimleri, müzikleri şahane, keyifli karakter tasarımlarına sahip ve yeniden oynanabilirliği yüksek, okuldan/işten eve döndüğünüzde bir iki saat koltuğunuza kurulup rahatlayabileceğiniz zevkli bir oyun olmuş. türün sevenlerine rahatlıkla tavsiye edebilirim.
  • sonunda epic exclusivitysi sona ermis ve early access olarak steam'e gelmis oyundur. su anda %20 indirimle satiliyor ve 2 ocak'a kadar alirsaniz yaninda bir de hediye olarak pyre veriyor. pyre eger varsa bile hediye edilebilir sekilde geliyor ancak yalnizca turkiye ici kullanilabiliyor.
  • dün gece torrent'ten indiriop oynadıktan sonra oha lan çok iyi deyip satın aldım. 19'una kadar alırsanız yanında pyre'ı da veriyorlar. sabah uyanıp 4 saat daha oynadım. yukarıda arkadaş oyunu gayet iyi anlatmış. yunan mitolojisi ve rogue like türünü seviyorsanız direk satın alın şu indirimde. diyaloglar bu tarz oyunlarda genelde tek düze olurken hades'te gayet çeşitli. dış sesle eğlenceli bir uyum yakalanmı?. oyunla ilgili söyleyebileceğim kötü şey ise makineli tüfeğin konsepte çok ters olması.
  • mutlaka ama mutlaka alınıp oynanması gereken oyun. 2 ocağa kadarda aynı yapımcı firmanın diğer oyunu ücretsiz. 32 tl şuan.
  • yunan mitolojisinde yeraltı tanrısı olarak bilinir. ama son zamanlarda adından bu kadar bahsedilmesinin sebebi şu anda steamde erken erişimde olan aynı adlı oyundur.
    transistor ve bastion gibi başarılı ve pyre gibi o kadar da başarılı olmayan oyunlara imza atmış olan supergiant games tarafından yapılmıştır.
    oyundan kısaca bahsetmek gerekirse, oyun isometric görüntüye sahip bir fast-paced aksiyon rogue-lite. ilerleme mantığı ise binding of isaac gibi (ama daha genişi ve modernini düşünün) oda oda ilerleyerek odadaki düşmanları öldürmek.
    zeus, poseidon, aphrodite gibi tanıdık isimler de oyunda her level bitirmenizde size yardımcı olacak upgradeler veriyor. öldüğünüzde ise baştan başlıyorsunuz, fakat önceki oynayışınızda topladığınız bazı eşyalar sayesinde kendinizi kalıcı olarak güçlendirebiliyorsunuz. oyunun müzikleri, seslendirmesi ve grafikleri gerçekten çok başarılı.
    the game awards 2020'de best indie ve hatta best action kategorisine adaylığını koyabileceğini şimdiden düşünüyorum.
  • her anlamda sanat eseri olan keyif bombası oyun. keşke devamı gelse.
  • bi oyun bu kadar mı içine çeker ya? rogue-like, rogue-lite tarzı oyunlarda en son isaac rebirth'de bu kadar oyunun büyüsüne kapılmıştım ki 600 saate yakın oynama sürem var kendisinde.

    ama bu oyun bambaşka bir şeymiş onu anladım, dead cells'i andırıyor ama onun 3d versiyonu ama daha taktiksel oynamak lazım. oyun affetmiyor (en azından başlarda) sonra kendini geliştirdikçe hem tahta liginden elmas ligine çıkmak gibi hem de bazı ufak tefer power-up'ları geliştirmek gibi ilerletiyorsun iyice.

    ve sonunda spoiler olacak:

    --- spoiler ---

    hades babaları gördü. styx'e 3 kez gittim. üçü de okçu olaraktı. iklinde revive hiç yoktu bende, aslında vardı ama elysium’da harcamıştım. (elysium ayrı bir felaket sanki uber elder ile kapışıyor gibiydim, uber elder daha kolay tabii) her neyse bizim iti geçemeden zaten 3. zindanda öldüm. cerberus’un ardındaki kapıda neler var bilmiyordum

    2. gittiğimde kapının ardını gördüm ama yine canlanma hakkım yoktu birini elsyium'daki savaşçılarda harcadım öbürünü elysium boss'ları ama babamı gördüm, ya eve geç ya da ben geçireyim seni dedi pelerinini bıraktı mızrağı çekti, başladı saldırmaya, nasıl dodge yapacağımı öğrenmeye çalışırken zaten sağlam hasarlar aldım, canı 50%'den az ama öldüremedim.

    3. gittiğimde her şeyim tam takımdı ve neler yapacağını da biliyordum + 3 tane revive vardı yani aşırı hazırlıklıydım ve köpeğimin trinket'ı üstümdeydi zaten o da son seviyedeydi canım onun yanında 300'e yakındı. neyse hazırlandım hiç ölmeden ilk phase'i atlattım dedim şimdi "babacım sal da gidem ben" sonra bu p*ç tekrar kalktı bir daha dövmeye çalıştı beni öldüm revive oldum baktım 179 canla başladım. hah şimdi senin belanı yedim oğlum ben diye bağırmaya başladım hooop bir daha devrildi. 3. phase için bile hazırdım ama git oğlum gidebilirsin falan dedi. sonra şey dedi ananı bulursan, söyle ona bizim cerberus iyi durumda sıkıntı falan yok dedi tamam eyw dedim o gitti sonra ben. oyun bitti sonra boom öldüm... (hikayenin bir parçasıymış) sövecektim valla
    --- spoiler ---

    tanım: 10 aralık 2019 yılında çıkış yapan rogue-lite bir arpg tadında oyun. daha önceleri epic'e özeldi sonra steam'e geldi. gelirken de sağlam geldi oyun 32tl + pyre hediyeli bir şekilde geldi. kısmet bu aylarda başlamakmış. 10 nisanda başladım 15-20 kez oynayıp bitirdim. gayet keyifli oyun erken erişim ama gayet sarıyor 1 saatlik bir macera oyun değer de fiyatına.
  • cidden supergiant gamesin şu ana kadar yaptığı en süper oyun. sanki indie değil de aaa bir oyun gibi. henüz early access ve beta aşamasında olmasına rağmen muhteşem görünen bir oyun. çizgi film tarzı grafikleri gerçekten çok kaliteli. yani görüntülerde öyle torchlight'taki gibi dandiklik yok. stilize ama mükemmel görünüyor, hakkını vermişler doğrusu. animasyonlar da epey gelişmiş, artık düşmana vurunca sarsılıyorlar, efektler çok güzel. bir de oyun henüz beta olmasına rağmen zengin içeriğe sahip. en önemlisi de son zamanlarda oynadığım en keyifli oyun. steam'da şu anda indirimde ve 32 tl. bu oyun kesinlikle satın alınmayı hak ediyor. değil 32 tl, 100 tl olsa da hak ediyor bence.
  • oyundaki her silahla oyunu bitirmek bambaşka keyif. muazzam vuruş hissi, enfes müzikleri ile oynanabilirliği bu kadar yüksek olan oynadığım son oyun diablo ii olabilir. parası neyse keşke verebilsek de haritaların bossların sayısı artsa.
  • steam'de 18.000+ oyla %98 ortalamaya sahip supergiant games oyunu.
hesabın var mı? giriş yap