• 16.07.2002 tarihinde lütfi kırdar'da konser verecek olan çok sıkı bir caz piyanisti.! supernova albümü dinlenilesidir.!*
  • dun gece de yine lutfi kirdarda chick corea ile bir konser veren, az kaprisli seker kisi.
  • piyano sihirbazı, chick corea tarafından haklı olarak yüceltildi. umarım daha çok yıllar dinleyebiliriz.
  • karizmasıyla bizleri kendine hayran eden çikolata renkli sanatçı.
  • chick corea, brad mehldau ile beraber en basarili iki genc caz piyanistinden biri olarak gormekteymis arkadasi.
  • the trio albümündeki caravan ve manha de carnaval yorumu ile bizleri büyülemiş olan dahi pianisttir...
  • bu aksam cemal resit rey'de aksanat caz festivali kapsaminda solo resitalini izledik *. izlenimler:

    1) ilgili beseriyattan bahsedeyim ilk once: dunku atolyesinde, birebir sorulari cevaplarken "pek turkiye'yi solumaya zamanim olmadi" demesindeki gercek payini yakaladim. biraz "steril" yaklasmak zorunda, bilmedigi icin; en azindan ben bu izlenimi edindim.
    mesela yarim tonlarla ilgili bir bahis gectiginde, altta iki akorluk kalip ustune nihavent makamindan bir lokma emprovize "attirdigi" bir parcayi caldi, ama ben onun makam yarim ton gibi seyleri anlamasini beklemiyordum zaten. fazla bir beklenti olurdu.

    ilk konuya geri donersem: mesela konustugum,hatta yeni tanistigim muzmin caz meraklisi sule teyze, onu fazla "cool" bulmus. turkler daha yakin istiyorlar malum. (gerci bu teyze oldukca zevkli bir teyze..)

    buraya bir sikistirma yapip, aslinda turklerin sevdigi muzigin bol vokalli, az soslu-basli, ve ritmik aletlerin bolca serpistirildigi muzik olmasi sozkonusu bir arastirmaya ve demece gore.* * ve tabii gonzalo abinin muziginde bunlar yok, yani pazarlanan, beklentisi yaratilan (ama gercek olup olmadigi bilinmeyen- yaratilmis olan) basit anlamda bir "kuba loyloyu"nu bulamiyoruz.

    ama bunun disinda da, adamin kendini haric tutan bir hali de yok degil gercekten.hak veririm sule teyze'ye.. yine de yeremem bunu ama- ortaya cikan sonuc guzel cunku.

    bunun "gala" ve "samdan" muhabbeti haline gelmesi olasi kismini surada
    (bkz: muzisyenlerin gercek yuzu)
    bulabilirsiniz. sikilanlar gidebilir.hepsini okumak zorunlulugu yoktur.

    2) tamam yolladik mi laylaylomcu guruhu? bence yerel muziginin (ozellikle ritmik yapisinin) o kadar ileri bir versiyonu ki yaptigi, bazi acilardan ozellikle "deformation" ,"de-synthesis" gibi seyleri once ritme uyguladigini dusunuyorum calacaklarini formule ederken. onu ziplama tahtasi yapiyor gibi.

    ilginc bir anekdot ki kendisi anlatti: konservatuarda sinava girdiginde reddedilmis "ritmik duygusu yetersiz" gerekcesi ile (!)

    3) yine dunku atolyesinden anladigim kadari ile, sarki-turku-ninni (bir parcasi kuba ninnisi imis) uzerine emprovize takilirken, onun mood'una cok ozen gosteriyor, ama bu klasik sadece sekilci bir dikkat degil. "aman siirsellik bozulmasin" gibi rafine, ozgun bir tarz. vitrine calismiyor yine bence.

    4) ritmik olarak aziza mustapha zadeh'nin de tersidir diye dusunuyorum. aziza mesela, ritm ogesini vurgular bana kalirsa. ama bu gonzalo, sanki ritmi oylesine yutmus ki, onu ayristirmis, artik baska seylere dikkat ediyor gibi. hani bir muzigi ayri ayri tonlardan caldiginiz * zaman, sanki ton ve o parcanin "bir" olusunu yokedersiniz, onu ton kavramindan ayristirirsiniz ya, sanki o da ritmi bitirmis, diledigince at kosturmak icin alan acmis kendine.
  • turkiye'deki ilk konserini crr'de 1992 ya da 1993 yilinda bir avuc seyirciye vermis olan ve 13 ekim 2004'te de yine ayni yerde, bu defa biletleri gunler oncesinden biten bir konser veren kubali piyanist. konser boyunca, seyirciyle kurdugu iletisimi, muzigin diliyle sinirli tutan, ama tam da boyle yaptigi icin hayal gucuyle zengilestirilebilen cok yogun bir iletisim kurmayi basarabilmis muzisyen. virtuozitesini dinleyicinin gozune sokmadan usul usul ruhuna naksedebilmis* ince isci.
  • web sitesi için: http://www.g-rubalcaba.com/
  • onikinci uluslararasi istanbul caz festivali kapsaminda yine gelicekmis buralara kendisi, charlie haden ile bu sefer.
hesabın var mı? giriş yap