*

  • the two towers için, emiliana torrini tarafından icra edilen şarkı. korkmayın, ikinci bir may it be (bkz: enya) vakası değil, bu sefer gerçekten güzel. tüyleri diken diken ediyor, isminin de hakkını veriyor. aslında bjork tarafından yazılıp söylenecek olan bir şarkıdır aynı zamanda, olayı bjork'ün kendi ağzından dinliyoruz:

    "i was asked to write the song a month before thew birth of my daughter, when i turned it down because i was too pregnant they said fair enough and got another writer then approached me again said they had a song and lyric in my style, they understood i didn't have time to write it but if i could sing it, i thought it was a little noughty but asked them to send me the notes and the lyrics since i was curious what is "my style" then had to tell them it was 3 days until my baby was due and i couldn't focus on anything else they then said they were going to ask "björk-kinda singers" and told me they got 3 singers , they didn't tell me the names but say a, b and c. then after the birth they said they weren't happy with the results and asked me please if i could save them, they could put the deadline back to october 30th (my baby was born on the 3rd) i told them my baby was priority and i was told they went back and chose one of the a or b or c. i then later found out it was emiliana."

    where once was light, now darkness falls
    where once was love, love is no more
    don't say goodbye
    don't say i didn't try
    these tears we cry
    are falling rain
    for all the lies you told us
    the hurt, the blame
    and we will wait
    to be so alone
    we are lost
    we can never go home
    so in the end
    i'll be what i will be
    no loyal friend
    was ever there for me
    now we say goodbye
    we say you didn't try
    these tears you cry
    have come too late
    take back the lies
    the hurt, the blame
    and you will wake
    when you face the end alone
    you are lost
    you can never go home
    you are lost
  • giristeki kemanlarla insanin icini titreten olaganustu bir melodiye sahip sarki. solistin bjork e haddinden fazla benzeyen yorumu basta rahatsizlik verse de, sarkinin sozleri ve gollum un bagdasan durumu her seyi unutturuyor insana, kaptiriyorsunuz kendinizi kemanlara.
  • the two towers'in sinema versiyonunun en guzel hatirasi.
  • kaybolmuşluğu en güzel anlatan şarkı nezdimde. o kadar güzel ve anlamlı ki, gollum karakterinin hikayedeki rolü ve temsil ettiklerini hakkıyla kavramış kimsenin dinlerken gözyaşlarına engel olması zordur. esasen bir yalnızlık şarkısı, ve yalnızlığa dair her şarkı gibi kanatıyor, yürek burkuyor. emiliana torrini'nin sesi o kadar gitmiş ki bu şarkıya, söyleyen gollum'un kendisiymiş gibi hissetmemek mümkün değil. serinin diğer iki soundtrack albümüne kıyasla zayıf bulduğum the two towers soundtrack albümünün en iyisi kesinlikle, tekrar tekrar dinlenesi.

    "we are lost,
    we can never go home"

    ..
  • the two towers ve the return of the king'i art arda izleyen biri için müthiş bir geçiş anlamına gelir bu parça. two towers'ın sonunda gollum ve smeagol arasında geçen konuşmanın ardından, konuşma demek de ne kadar doğru olur buna bilemedim, sizi teslim alır bu parça. yüzüğün beraberinde getirdiği uzun ve yalnız hayatı düşündürtür. return of the king ise smeagol ile başlar. böyle bir karakterin nasıl oluştuğunu gösterir bize, yani az önce kendimizce düşündüğümüzü.
  • üçlemenin en çok sevdiğim müziklerinden bir tanesi. filmde başladığı sahnede çok vurucu bir etki yapar. iyi ki emiliana torrini söylemiş.
  • herhangi bir gün, normal bir ruh halindeyken dinlerseniz bu şarkıyı, yok yere hüzünlenirsiniz.
    gollum'u anlatan çok güzel bir şarkıdır, we diyerek söylenmesi de artı puan.
    "no loyal friend was ever there for me" en çok bu sözlerden sonra üzülmüştüm aslında. bir elfle bir cüce bile arkadaş olmuştu, frodo'nun sam'i vardı. marry'nin pippin'i. bütün orta dünya tarafını seçmişti. ama gollum... gollum unutulmuş, yapayalnız kalmıştı. o kadar karamsar ve üzücü bir his ki bu insanın üzerine çöküyor, "you are lost, you can never go home" derken gözlerim doldu.
  • 20 aralık 2002 yılı, heyecan dolu bir cuma sabahı, dile kolay bir yıllık özlemin sonu. üç saat yirmi dakika geçiyor hayal gibi, bir şarkı başlıyor ve anlıyorum ki önümdeki o bir yılı geçirirken bana eşlik edecek, beni benden alıp gollum edecek. 11 yıl geçiyor, hala avutuyor beni, hala ağlak moda getiriyor, baharatlı tavşan yahnisi yanında pattisli balık yeme isteği uyandırıyor.
  • aradan geçen 12 yıla rağmen mp3 çalarımdaki konumunu kaybetmeyen hüzün dolu parça.

    sacede dosya formatı flac'a dönüştü o kadar. sinema çıkışında hissettirdiklerini her dinlenişte canlandıran başka bir parça var mıdır bilmiyorum.
hesabın var mı? giriş yap