• gayet astronomik bir nick sahibi olan yeşil-mor-gri yoldaş, dokuzuncu nesil çaylak

    (bkz: gliese 581 c)
  • arkama dönüp baktığımda gururla kendisiyle 7 senedir arkadaş olduğumu gördüğüm arturoye bandiniye. geçen bu sürecin en başındaki kendini bilmez hallerimden tutup, bir silgi parçasıyla dahil duygusal etkileşimler yaşadığım zamanlarımı bilen, anlatmasam da bilen, anlattığımda en iyi onun bileceğinden emin olduğum dost. eskiden 21:00-22:00 saatleri arasında aklına gelen saçmasapan anılarım, sanırım yoğun tıp eğitimi hayatıyla gecenin daha ilerleyen saatlerine bıraktı kendini. panikatak geçiren kimyası, hız kazandı. 4 sene boyunca hareketlerini izlediğim o eller, her zaman istediği üzre hayat kurtarmaya hazırlanmaya başladı.

    lisedeki yıllık yazısında yazdığım gibi, o'nun en güzel yanı, bir insanı dinleme şeklidir. sizi asla yargılayacak bir önyargısı yoktu çünkü. bıdı bıdı konuşmanıza hak tanıyan, dinleyen ve dinledikten sonra en öz yorumu yapan biridir. mesela "insanlara verdiğimiz değer, onlara birkaç beden büyük geliyor." der bir gün. sonra giderek artan yaşlarımız ve ağırlaşan nefeslerimizle kalakaldığımızda "did, geçecek" der. ve evet, aslında biz çoğu an değişen manzaralara bakıyoruzdur. çünkü evrenin hızına yetişilmez. o, sadece geçer.

    şimdilerde aramızda kilometreler olsa da içim ferah ki yüzlerimizi denize dönebilir haldeyiz. herkesten ve her şeyden bıktığımızda, deniz kenarında bir banka oturup, birbirimize seslenebiliyoruz. kah kağıt üzerinden, kah elektronik, kah içimizden. ama ses ulaşıyor. yollara rağmen. içim ferah ki "kim günahkar ne fark eder, neden bunlar, uzakta insanlar" derken, artık gerçekten güneyin masum bir sahil evinden sesleniyorsun şarkıya. dediğin gibi zaman zaten hızlı. kimse durmuyor, kimse beklemiyor. durduğumuz yerde eskitmek yerine zamanı. eski günlerdeki gibi ilerliyoruz. yan yana olmasa da kafa kafaya vermiş bir halde. iyi ki..

    hamiş: doğum gününü bekleyemedim, yazayım istedim. doğma gününde evrenin en debelenen yerinden çıkardığım sözcüklerle geleceğim yanına. bu da böyle biline.
  • hem aynı liseden mezunuz, hem aynı üniversite, aynı bölüm, aynı sınıftayız; hem komşum olur, hem de kütüphane yoldaşım fakat ekşi sözlük'te yazdığını yakın bir zamanda öğrendim. ama onunkisi daha da kötü. ben en azından onun nickini bir şekilde öğrendim, o benimkini hala bilmiyor.*

    kendisine söylemedim, çok güzel konuşuyor. hani nick altı klişesi bir ''hoş sohbetli bla bla'' değil bu, gerçekten kendisiyle konuşmaktan mutlu olduğum insanlardan. bi de yüzünde sürekli bir tebessüm var kendisinin. dikkat ettim bir an bile kaybolmuyor. güzel de entryler yazıyor. daha sık yazsın, daha fazla entrylerini okutsun bize. ha unutmadan bu sene geçti de, seneye kitaplarla aramı yapacak benim, sözü var. *
  • www.karaokeparty.com aynı battle a girelim diye şu an savaş veriyoruz.
  • bana az önce [aralarında yaklaşık 1000 km uzaklık olsa bile] insanların dostluklarını sürdürürken yollar ve yılları değil, akıl ve niyetlerini önplana koymaları gerektiğini bir kez daha fark ettirmiş dostum.

    --- anterograde note ---

    gelecekteki gliese 581c'ye,
    şu an sen birkaç hafta sonraki finallerine çalışıyor, insan denilen bu canlının kah mide epiteline, kah konjenital anomalilerine dalıp gidiyorsun. ama sen, bu noktaya gelmeden çok daha önce [yaşın henüz 2 ile başlayan sayıları almamışken] bile 'insan'ın içini görebilecek kadar olgun ve metanetliydin. gelecekte de senin hikayelerini dinleyip, sana kendi hikayelerimi sunacağımdan şüphe yok. lakin dünyanın neresinde olursun * bilemem. ama umarım, "bulunduğum yerde değilim ve olmadığım yerde düşünüyorum" diyen lacan'a "hah!" diye gülüyor, "hem bulunur, hem olur, hem düşünür" haldesindir.

    --- anterograde note ---
hesabın var mı? giriş yap