• amerikan civil war sonrasi reconstruction doneminin sonunda baslayip, yaklasik 1890'da sona eren bir donem. kanimca baya bos gecmistir.
  • bugünkü açıklamalarıyla recep tayyip erdoğan'ın örnek aldığı dönem olduğu anlaşılan dönem.
  • mark twain'in romanından,

    "her thoughts drifted back, stage by stage, over her career. as far as the long highway receded over the plain of her life, it was lined with the gilded and pillared splendors of her ambition all crumbled to ruin and ivy-grown; every milestone marked a disaster; there was no green spot remaining anywhere in memory of a hope that had found its fruition; the unresponsive earth had uttered no voice of flowers in testimony that one who was blest had gone that road. "

    “kariyerindeki sahneleri teker teker düşünerek geçmişine kaydı. hayatının ovalarına uzanan uzun otoyol, hırsının altın kaplı ve görkemli sütunlarıyla bezeliyken, birden parçalanmış sarmaşık kaplı yıkıntılara dönüşmüştü; her bir kilometre taşı bir felaketi işaret etmekteydi; olgunlaşma fırsatı bulabilmiş bir umut kırıntısının hatırasına bile izin vermeyecek şekilde hiçbir yeşil nokta kalmamıştı; kayıtsız toprak, o yoldan yürüyen kutsanmış birinin varlığına tanıklık edebilecek hiçbir çiçeğin ses çıkartmasına izin vermiyordu.”

    mark twain, daha ziyade ülkeyi 1873 paniğine (ekonomik krizine) taşıyan dönemi anlatmaya çalışmış olsa da, günümüzde "gilded age" terimi, 1873 ve 1896 panikleri arasındaki dönemden bahsetmek için kullanılmaktadır.

    artan gelir eşitsizliği, işssizlik, politik ekonomi perspektifinden özellikle belediyecilikte adam kayırma, rant ve rüşvetle kendini ifade etmiş, ağırlıklı olarak tren taşımacılığı üzerine yapılan spekülatif yatırımların gözlemlendiği bir dönem olarak anılmaktadır.

    tren yerine inşaat, 1873 yerine 2001 krizi dersek, tam da bugünün türkiye'sini anlatan bir tanımlamadır. yazık bize yemin ediyorum...
  • "gilded", altın kaplı ya da altın rengine boyanmış demektir. dıştan gösterişli ama aslında değersiz anlamına gelir. "gilded age" ise abd'deki iç savaş sonrasında teknoloji, toplum ve yönetim anlamında büyük değişimlerin yaşandığı 30 yıllık (1866-1896) dönemdir.

    dışarıdan bakıldığında 2. sanayi devrimine bağlı hızlı bir ekonomik büyüme, gelişme, zenginleşme gibi görünen ancak aslında kontrolsüz tüketime bağlı giderek artan yolsuzluk ve ahlaki çöküntünün hakim olduğu, soyguncu baron (robber baron) denilen büyük sanayici işadamları ve bankacıların aç gözlülükle servetlerine servet katarken bir yandan da devlet yönetiminde büyük etki kazandıkları, orta sınıf halkın ise bir yandan zenginleşiyormuş gibi görünürken aslında giderek önemsizleştiği çürümüş sistemi anlatır.

    dolayısıyla, evet, içinde yaşadığımız dönemin geçmişte yaşanmış bir benzeridir. (bkz: tarih tekerrürden ibarettir)
  • amerika'nın, avrupa'dan aşırı miktarlarda göç aldığı dönem. bugünün bilinen kuzey doğu demografisi bu dönemde temellerini atmıştır.
    aynı zamanda ekonominin şov yaptığı dönem. tabii ki sadece amerika'dan bahsediyorum. 10 senelik periyotta 1880-1890 arası dönemde ülke insanının alım gücü neredeyse 2 katına çıkmıştır. herkes zenginleşmiştir diyemeyiz para inanılmaz bir şekilde sayılı insanın elinde. rockefeller falan veya demiryolları zenginleri gibi adamlar hep bu dönemin adamıdır. teknik üniversiteler aşağı yukarı bu dönemde açılmıştır. amerikalıların meşhur biz mucit milletiz genellemesi bu dönemde oluşmuştur.
  • abd'de 1800'lü yılların sonlarından 1900'lü yılların başlarına kadar olan sürede yaşanan ekonomik atılım dönemine verilen isimdir.

    mark twain'in bu dönemi anlattığı yıldızlı çağ: günümüzün masalı adlı kitabından esinlenilerek 1920-30'lu yıllardan itibaren döneme yıldızlı çağ (gilged age) ismi verilmiştir.

    bu dönemde abd, avrupa'ya göre özellikle vasıflı işçilere çok yüksek maaş ödeyerek vasıflı işçi göçü almış ve bu vasıflı işgücü ile gelişmiş teknik üretimlerde bulunmuştur.

    1860 - 90 yılları arasında abd'de %60'lık reel gelir artışı yaşanmıştır. ancak abd işçi sınıfının geliri 1880'de ortalama 340 dolarken 1890'da 564 dolara dolara çıkarak %48'lik bir artış gösterdi.

    küçük azınlığın elindeki servet birikimi daha görünür hale geldi ve toplumsal ekonomik eşitsizlik sorun olmaya başladı.

    uzun vadede gelir adaletsizliğini biraz düzelten biraz da meşrulaştıran abd ekonomik gücünün temellerini de sağlamlaştırmış oldu.

    gilged age, türkiye açısından önemlidir çünkü şu anda türkiye'de uygulanmakta olan ekonomi politikaları temelinde bir gilged age dönemi esinlenmesidir.
  • "yaldızlı çağ"

    yaldızlı çağ olarak adlandırılan dönem amerikan iç savaşından sonra batı ve kuzeyin endüstriyelleştiği ve geliştiği bir dönemdir. bu dönem 1865 yılında başlayıp 1890'lara kadar süren bir aralığı kapsar.
    abd iç savaşından önce kuzey ile güney arasında ekonomik olarak uçurumlar vardı. kuzey eyaletleri sanayide öndeyken, güney eyaletleri ise tarım alanında öndeydi. kuzeyde demiryolları vardı ancak güneyde yoktu. bu durum ekonomi açısından iki bölge arasında doğal olarak eşitsizliğe neden oluyordu. özellikle kuzeydoğu eyaletleri sanayide daha iyiydi ve daha gelişmişti.

    abd hükümeti bu dönem ekonomide "bırakınız yapsınlar" politikası izlemeye başladı. samuel slater adında bir girişimci massachusetts'te (kuzeydoğu) bir pamuk fabrikası kurdu. ve daha bir çok girişimci fabrikalar ve şirketler kurdu. bu bölgede artık kapitalizm etkisini göstermeye başlamıştı.

    amerika'daki bu sanayileşme girişimleri avrupalıların iştahını da kabarttı. ilk önce avrupa'nın kuzeyinden başlayan göç hareketleri zamanla orta ve güney avrupa'ya kadar sıçradı. bir çok avrupalı "fırsatlar" ülkesine ( daha doğrusu kuzey eyaletlerine) çalışmak için göç ediyordu. ancak bu durum onlar için hiç de toz pembe değildi. yerliler ve kendini üst sınıftan gören insanlar göç eden avrupalılara tepeden bakıyor ve küçük görüyorlardı. diğer taraftan avrupalı işçilerin gelmesi patronların da iştahını kabartıyordu. böylece düşük ücretle çalışabilecek çalışanları işe alıyorlardı.

    federal devlet çıkardığı yasalarla kuzey eyaletlerini her türlü koruyordu.
    1862 yılında california ( batı) ile kuzeyi birbirine bağlayan demiryolu inşası tamamlandı. demiryolunun yapımından sonra kuzey doğu eyaletlerine daha fazla göç dalgası başladı. hem iç hem dış göçler sebebiyle kuzeydoğu şehirleri daha fazla gelişti ve büyüdü. bu büyüme altyapı, kirlilik ve temizlik konusunda da sorunlar yaratıyordu. ayrıca bir diğer büyük sorunda çocuk işçilerdi. fabrikalarda azımsanmayacak sayıda çocuklar çalışıyordu. bu çocuk işçilere yetişkinlerden daha düşük ücret veriliyordu. zamanla protestolar meydana geldi. ancak bunlar kesin bir sonuca ulaşamadı.

    ancak 1889 yılında jane addams adında bir reformist bu olumsuzluklara çözüm üretmeye çalıştı. chicago'da yerleşim evi hareketini başlattı. çocuk bakımı ve iş eğitimi, yardımlar olmak üzere yerel göçmenlere sosyal hizmetler sağladı. özellikle gazetelerin çoğalmasıyla bu sorunlar artık bir çok kişiye ulaşmıştı. 1881'de, abd başkanı james garfield, iş arayan charles guiteau tarafından öldürüldü. bu şok ölümün ardından pendleton yasası çıktı. bu yasa devlet çalışanlarının belli kriterlere göre alınmasını salık veriyordu.
    endüstri ve sanayileşme o zamanlar tekel kontrolünde idi. bu tekelleşme doğal olarak adaletsizliği, zorlu çalışma koşullarını ve tabiki de keyfi yönetimleri beraberinde getiriyordu. 1911 yılında çıkardığı yasayla tekelleşmenin önüne geçmeye çalıştı. bu yasa ile işçi sağlığı ve çalışma koşulları devletin sorumluluğuna geçti.
  • bu ismi taşıyan, yüksek kaliteli bir casual giyim markası var. vardı.

    bunların giyim eşyaları, tamamen moda-dışı bir anlayışla hazırlanmış, neredeyse sipariş diyebileceğimiz, hatta daha ileride detaylara özen gösterilen bir kaliteyi yansıtıyor. elbette fiyatları da ona göre uçuk fiyatlar.

    benim kullanmam filan mümkün değil, ayrıca çoluğum çocuğum var böyle bir paralar saçamam. sadece kaliteli dikiş meraklısı olarak dikkatimi çekmiştir o kadar. 2007-2017 filan o aralar belli noktalarda satışa verirlerdi. şimdi durumları nedir bilgim yok. ancak baktım siteleri var:

    https://gildedagenyc.com/en-nl

    bunların bazı blucin pantalon/pantolonları japonya'da mürekkep balığından elde edilen doğal pigmentlerle gelenekse usulde boyanıyor denilirdi. bu yönüyle belki yohji yamamoto ile kıyaslanabilir nitelikte parçaları olabilir.
  • blutv nin yayın haklarını alması sebebi ile, malum ortamlara ve altyazı sitelerine telif engeli göndererek izlenmesini engellediği dizidir.

    sevgili blu tv, sırf bu yaptığın yüzünden, koşarak blutv aboneliği alacağımızı sanıyorsun değil mi ?
hesabın var mı? giriş yap