gezi parkı şehitleri
-
bir kısmı idealleri uğruna yok edilmiş, bir kısmıysa kazaya kurban gitmiş olan, unutulmaması gereken insanlardır. hepsinin birer ailesi, birer hayatı, hayalleri vardı. artık sevdikleri perişan. artık hiçbirinin bir hayatı yok. artık hayal bile kuramayacak kadar uzaktalar. ne yazık ki kurtarılamadılar.. çünkü tüm sözlerin boğazda düğümlendiği yerdeler..*
(bkz: mehmet ayvalıtaş)
(bkz: ethem sarısülük)
(bkz: abdullah cömert)
(bkz: mustafa sarı)
(bkz: irfan tuna) -
(bkz: ali ismail korkmaz)
-
kimlerinin "sadece birkaç kişi ölmüş, onlar da polise şeetmiştir ki öyle olmuş" diyerek önemsemedikleridir.
olayların ilk günlerinde kadıköy'de bir esnaftan deniz gözlüğü alırken aramızda şöyle bir diyalog oldu:
-nereye gidiyorsunuz gençler?
-taksim'e, eyleme.
-eyleme gidiyorsunuz da iyi mi yapıyorsunuz acaba? bu eylemler amacının dışına çıktı sanki artık. ağaç değil mesele artık.
-başbakan hala çıkıp insanlarla dalga geçer gibi açıklamalar yapıyor, kışkırtıyor. polis orantısız şiddet uyguluyor. olayları büyüten başbakanın, valinin, polisin tavırları. ağaçlar değil artık tek mesele, doğru.
-olan gene memlekete oluyor, ekonomi kötüye gidiyor. esnaf olarak zarar ediyoruz. turizm de kötü etkilenecekmiş diyorlar.
-bunları başbakan düşünsün, ona göre davransın öyleyse. şu anda ekonomiyi, turizmi düşünecek durumda değiliz. ölenler var, çok sayıda yaralı var. hangisi daha önemli?
-iki kişi ölmüş sadece. bir antakya'da bir de ankara'da biri ölmüş diyorlar, o kadar. onlar da polise şeetmiş demek ki.
-nasıl sadece iki kişi dersiniz. o ölen siz de olabilirdiniz. o sizin çocuğunuz olsaydı aynı şeyi düşünebilir miydiniz? insan öldü ya, insan. can gitti. polise şeeden falan da yok, kimsede sopa yok bi şey yok, polise saldırmıyoruz.
...
o zaman ikiydi, şimdi beş oldu. yazık oldu, çok yazık oldu. -
-
sadece esnaf değil (bkz: #35139228), başbakan da kendilerini 3-4 kişi diyerek hafife aldı, pes artık. buyrun
-
öldükleri ile kalmayacaklar hamza gibi.
büyük bir ihtimalle ölmüştük
şehir kan kıyametti ayaklarimizda
gökyüzünü katlayip bir kenara koymuştuk
yıldızlar kaldırımlara dökülmüştü bütün
hamza bütün parmaklarını ortaya dökmüştü
yirmi yıldır cebinde biriktirdigi parmaklarını
hamza son şarkıyı kırka bölmüştü
doğrusu iyi idare etmiştik
doğrusu iyi haltetmistik
yaşayanlar unutmustu bizi
biz öldüğümüzle kalmıştık
* * -
oğulları ölen analara türkü
onlar ölmediler yok,
ateş fitiller gibi:
dimdik ayakta,
barut ortasındalar!
karıştı, bakır tenli
çayır çimene,
karıştı,
o canım hayalleri:
zırhlı bir rüzgar,
perdesi gibi;
bir set gibi:
kızgın çehreli,
göğüs gibi:
göğün görünmez göğsü gibi!
analar, onlar ayakta
buğday içindeler, onlar,
yücelerden yüce dururlar:
dünyayı doruktan seyreden,
bir öğle güneşi gibi.
bir çan darbeleri gibi,
onlar.
ölmüş gövdeler arasında,
zaferi çekiçleyen bir ses gibi
onlar,
kara bir ses gibi.
ey canevinden vurulmuş,
toz duman olmuş bacılar!
inanın oğullarınıza.
kök oldu onlar,
sade kök:
kan suratlı,
taşlar altında.
karışmadı toprağa,
dağılmış kemikçikleri.
ağızları ısırır hala,
kuru barutu;
ve demir bir okyanus gibi,
titreşirler hala.
ben ölmedim der,
yumrukları;
yukarı kalkık yumrukları,
daha.
bunca yere düşmüşlerden,
yenilmez bir hayat doğar:
bir tek beden olur,
analar, bayraklar, çocuklar,
hayat gibi canlı tek bir beden;
bir yüz bekler karanlıkları,
ölü gözleriyle,
kılıcı dopdolu,
dünya ümitlerinden.
dursun,
dursun yas esvaplarınız.
yığın derleyin,
gözyaşlarınızı;
bir metal oluncaya kadar:
bununla vuracağız,
gündüz gece;
bununla çiğneyeceğiz,
gündüz gece;
bununla tüküreceğiz
gündüz gece
kin kapılarını,
kırıncaya kadar.
oğullarınızı bilirdim,
unutmadım acılarınızı.
ölümleriyle nasıl kıvandıysam,
hayatlarıyla da öyleyimdir.
onların gülüşleridir:
karanlık atölyeleri ışıtan.
her gün metroda, yanıbaşımda:
onların ayak sesleridir,
çın çın.
akdeniz portakallarında,
güney ağları içinde;
yapılarda,
basımevi mürekkeplerinde;
kalplerini tutuşur gördüm onların,
güçle, yangınla.
ben de sizler gibiyim, analar .
benim kalbim de yas dolu, ölüm dolu.
gülüşlerinizi öldüren kanla,
serpilip gelişmiş;
bir orman gibidir kalbim.
günlerin kahredici yalnızlığı,
uyanışın sisli öfkeleri
girmiştir içine.
susamış sırtlanları,
bitip tükenmez ürmeleriyle
afrikadan gürleyen hayvan sesini;
öfkeyi, iniltileri, hoşgörmeleri,
bırakın, bir yana bırakın.
ölümün ve tasanın
çemberinden geçmiş analar,
doğan ulu günün ortasına bakın:
bu topraktan güler ölüleriniz.
kalkık yumrukları titrer,
buğdayın üstünde,
bilesiniz.
pablo neruda -
ölü mü denir şimdi onlara
durmuş kalbleri çoktan
ölü mü denir şimdi onlara
kımıldamıyor gözbebekleri
ölü mü denir peki
en büyük limanlara demirlemiş
en büyük gemiler gibi
kımıldamıyor gözbebekleri
ölü mü denir şimdi onlara.
suratları gergin
suratları kararlı
belli ki çok beklemişler
kabuğundan çıkan bir portakal gibi gelen sabahı
suratları gergin
bir savaş alanına benziyor suratları
dudakları nemli
son defa kendi etini öpüp
yani son defa gerçek bir insan etini
hazla kapanmışlar öyle
geçirmiyor gövdeleri soğuğu
geçirmiyor sıcağı da
ve ikiye ayrılmış bir nehir gibi bacakları
akıyorlar sonsuza
ölü mü denir şimdi onlara.
kimse hüzünlü olmasın
sırası değil hüznün daha
bir gün bir şehrin alanında
bir mermer yığınının gözlerine
omuzlarına düşerse bir çınar yaprağı
hüzünlensin yaşayanlar o zaman
sırası değil hüznün daha.
öylesine sıkılmış ki yumrukları
iyice sıkılsın yumruklar
saklansın diye bir armağan gibi bu katılık
öylesine sıkılmış ki yumrukları
kimse hüzünlü olmasın
kimse hüzünlü olmasın diye
sırası değil hüznün daha.
unutulsun bir gövdeye duyulan hasret
unutulsun bu alışılmış duyarlık
o kadar sade, o kadar kalabalık ki
unutulmaya değer onların insan gövdeleri
ve unutulmalı mutlaka
dolsunlar diye yüreklere
dolsunlar damarlara.
ölü mü denir
ölü mü denir şimdi onlara.
edip cansever -
gezicilerin aslında yalancı ve ikiyüzlü olması çerçevesinde değerlendirilecek kişiler. bir kere "şehitlik" kavramına sadece son beş harfinden yaklaşan bir kitlenin utanmadan her ölümü bu listeye eklemesi de ayrı bir terbiyesizlik. şimdi hatırlayın ulusal tv muhabirinin "birkaç ölü olsa keşke" şeklindeki yorumunu, evet bu solcuların ölüseviciliği şurdan kaynaklı ki her ölümü kullanırlar. nasıl mı şöyle işte:
şimdi aralarında sadece ethem sarısülük'ün doğrudan polis kurşunuyla öldürüldüğü olaylar sırasında, araba çarpması, lice de karakol taşlanması, sopalı saldırı sonucu ölenleri de sanki 2 yıl kıbrıs çıkarmasında 3 sene çanakkale'de savaştıktan sonra gezi'de ingiliz kuvvetlerini püskürtürken öldürülmüş edasıyla ortaya atmaları sol propagandanın en bariz örneklerinden birini teşkil eder.
her ölüm acıdır. kimse ölenlere dair kötü söz söylediğimizi sanmasın, sözümüz bu ölümlerden nemalanan dallama solcu ve darbeci olan tipleredir. şimdi bu darbeci itlerin sahip çıkıp üzerine kahramanlık efsanesi üretecekleri adam sayısı, 12 eylülden sonra azaldığından olsa gerek neredeyse bir kaç kişi ölse de rahatlasak tavrıyla kendilerince isim listesi yayınlamışlardır.
1. mevlüt sarıtaş : eylemler sırasında kalabalığın üzerine araba süren bir manyak tarafından öldürülmüştür. polisle, akp'yle, tomayla, zulümle diktatörlükle direk alakası olmayan bir tür trafik kazası ama hemen listeye alınmıştı.
2. irfan sarı: bir temizlik işcisi kızılaydaki olaylarda sonra kalp krizi geçirip ölüyor. ama bazı dallamalar, biber gazı oralarda çok kullanıldı ve bu adam bundan öldü deyip kendilerince şehit listesine alıyorlar. işte böyle gerizekalı adamlarla karşı karşıyayız. olaylar esnasında hangi sebeple ölürse ölsün adam şehittir diyorlar bu kadar mallar işte. kaldı ki adamın biber gazından etkilendiği için öldüğüne dair bir doktor raporu bile yok.
3. ali ismail korkmaz: sopalarla dövülünce hastaneye gidiyor bir şeyin yok diyorlar, ertesi gün komaya giriyor ve malum vefat ediyor.
4. medeni yıldırım: lice esrar tarlaları yakılınca karakol basan adamlar arasında ve maalesef jandarma kurşunu ile ölüyor. lakin ne alakaysa bu dallama solcular onu gezi şehidi sayıyor ki işte ne mal olduklarını buradan çıkarabilirsiniz.
5. abdullah cömert: kafasına aldığı bir darbe ile öldü antakya'daki gezi eylemlerinde. önce chpli hatay milletvekili polis vurdu kursunla öldü dedi ortalık karıştı. polis şöyle akp böyle bik bik bik. sonra vekilin yalanı ortaya çıkınca kimse lan bu chp vekili yalan söylemiş demedi ve cıngar çıkarmaya devam etti.
kısacası ethem sarısülük dışındakilerin öyle efsaneleşecek bir durumları yok. ethem için ise maalesef hukuk adilane işlememiş ve polis tutuksuz yargılanmaktadır. ölenlere rahmet dilerken, bu darbeci itlerin bu ölümleri kullanırken dahi çok fazla zorlama yaptıkları, gezi şehitleri, 5 şehidimiz var diyerek yalanın dolanın dibine vurmalarını şiddetle kınıyoruz.
ha bu arada mısır'da tank ateşinde sniper namlusunda, suriyede scud füzesiyle can verenler insan değil. terörist. ama araba çarpınca, biber gazı öksürüğünden, esrar tarlalarımız yakmayın eylemlerinde ölenler şehit diyen bir kafa var karşınızda haberin olsun... -
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap