*

  • 1960'larda merhum yıldırım gürses opera menşeili, iktisat da okumuş ama aklı fikri müzikte filinta gibi bir delikanlıyken, sözleri ve bestesi kendine ait bu eser ona hürriyet'in altın mikrofon yarışmasında birincilik kazandırmış, ve onu geniş kitlelerle kayıtsız şartsız kaynaştırmıştı.
    şarkıda doğrusu feci bir vuruculuk potansiyeli olduğunu söylemek zorundayım. giden gençlik elbette geri gelmeyecek, hepimiz farkındayız. ama bu kadar açık söylenince fena oluyor insan doğrusu. bir gün toprak olacağımızı da biliyoruz hepimiz, evet, ama misal "hepimiz öleceğiz" başlıklı bir şarkı yapsam nereye kadar yani..

    elveda, elveda gençliğim
    elveda, ey hatıralar
    elveda mesut günlerim,
    ümit dolu sayfalar..

    yine mevsimler dönecek,
    yine yapraklar düşecek
    giden gençliğimiz
    geri gelmeyecek.

    ellerim semaya doğru
    yalvardım yıllarca
    dursun zaman
    dönmesin mevsimler

    tanrım, tanrım,
    bana ümit ver
    heyhat...

    yine mevsimler dönecek
    yine yapraklar düşecek
    giden gençliğimiz
    geri gelmeyecek.

    elveda, elveda, elveda
    ahh, elveda..
  • degisken ritmin cok iyi bir sekilde kullanildigi, nadide bir eserdir.
  • otuzlu yaşlarda tesiri artan, sadece gerçeği anlatan süper şarkı.
    (bkz: durduk yerde adamin amina koyan sarkilar)
  • trt radyolarında genelde rahmetli ahat uruk ' un eşsiz yorumuyla yayınlanır muhtelif zamanlarda.
  • bestesi ve güftesi yıldırım gürses'e aittir.
  • ilk kez bergama kermesi'nde, yıldırım gürses'in konserinde dinlediğim şarkı. sahneye "elvedaaaa!.." diye gürleyerek çıkmıştı rahmetli, kalabalık orkestrası ve korosuyla çok da güzel bir performans sergilemişti. gençliğinde yazdığını, bu şarkısını ilk şarkısı saydığını söylemişti parça bitince.
  • değişken ritmiyle dönen mevsimleri, düşen yaprakları müthiş bir biçimde anlatır.
    bir de bülent ersoy'a haksızlık etmemek lazım, sesinin en çok yakıştığı eserlerden biri bu, o elveda'yı bu kadar hüzünlü bu kadar mağrur haykırmak her babayiğitin harcı değil.
  • son zamanlarda (30 lu yaşlara yeni girmiş olmamdan ötürü olabilir) ne hikmetse çokça dinliyorum bu şarkıyı.

    yine mevsimler dönecek
    yine yapraklar düşecek
    giden gençliğimiz geri gelmeyecek

    insan bir anda her şeyi düşünüyor eski sevgililerini, ilk öpüştüğü kızı, ilk aşık olduğu zamanki kalp çarpıntılarını, her şey aklına geliyor bu şarkıyı dinlerken.

    harbiden yaşlandık mı yoksa ?
  • yıldırım gürses'in kendi ağzıdan aktardığına göre bu şarkıyı ilk kez rahmetli muzaffer ilkar'ın çalıştırdığı bir koroda solo olarak okumuştur. ilkar'a bazı beste denemeleri olduğunu, bunlardan birini okuyup okuyamayacağını soran gürses, olumlu yanıt alması üzerine bestesini klasik tarzda, düyek usûlünde okumuştur. ilkar'ın "tamam, programımızda da okuyalım." demesiyle birlikte provalarda sazlarla tek tek görüşmüş, aslında yenilikçi bir tarza sahip şarkısının asıl yorumunu hazırlamıştır. program öncesi yaptıkları genel provada bu yeni hali duyan ilkar şaşırmışsa da, büyüklük gösterip asıl söyleyiş öncesinde "aramızda genç ve yenilikçi bir arkadaşımız var, yıldırım gürses. kendi bestesini okurken, sazları da onun yönetmesini rica ediyorum." diyerek şefliği ona devretmiştir.
  • artik turk musikisimi denir turk sanat muzigi mi denir ne denir bilemiyorum fakat bu topraklardan cikan en nadide parcalardan biri oldugu kesindir kanimca. belki hic bir zaman kiymeti tam anlamiyla bilinemedi bu eserin. sozleri ayri, vokal perfromansi ayri muhtesem. hele o degisken ritm yok mu? bir nevi -abartmiyorum- bir paranoid android, bir bohemian rhapsody dinliyormus gibi hissettirir. tabii daha mutavazi bir halde.

    bu kalitede muzik yapilmayali cok oluyor bu topraklarda. olan kaliteli isler de maalesef halka ulasamiyor. bu da baska bir entry konusu...
hesabın var mı? giriş yap