4 entry daha
  • izmir körfezi miletos gibi olup dolmasın diye gediz nehri'nin (hermos) 1886'da yatağının (daha eski akağına doğru) değiştirilmesiyle oluşmuş yeni alüvyon taşıma sonlanımı. teknik ve hayvanbilimsel olarak güncel durumunu bilmediğim sulak alan ve kuş cenneti. arkadaşlarımla üreme yasaklarının başlamasına az kala 1 nisan - 15 temmuz aralığından önce görme ve gezme şerefini yaşadık. aramızda kısmen deneyimli bir kuşsever arkadaş olması onu kılavuz karga gibi izlememizi sağladı. hem dibinde, bir kuş ötümü uzaklıkta foça var.

    gediz deltası'nın göz bebeği geleneksel betimlenişi ve türkülerdeki adı allı turna olan flamingolar. 30.000 - 40.000 kadar bireyin orada konakladığı söyleniyor. gediz onların tuz gölü'yle birlikte iki üreme alanından biri. delta, çeltik tarlaları gibi büyük sulak bölmelere ayrılmış. uydudan izleniyor, içeriye motorlu araç bırakılmıyormuş. tek tük koca kameralı kuş gözlemcisi jiplerini dışta tutuyorum. yalnız kara tarafında bazı bölmelerde ciddi su çekilmesi ve kuraklaşma olduğunu ben de gözledim.

    gediz deltası'nı en iyi gezme yöntemi doya doya bisikletle olabilir. kendi bisikletini de getirebilirsin, oradaki sistemden de kiralayabilirsin. millet oraya pikniğe günü birliğine cumartesi pazarcı olarak geliyor. biz tabanvayla ve umduğumuzdan daha çaplıca gezmeyi 4.5 saatte 17 km teperek gerçekleştirdik, bellerimiz ayrıldı, ayağımıza kara sular indi. hazırlıksız bu kadarı tuzlu oluyor. bisikletle bölgeye hakimiyet duygusu hızlı edinilir, ama yılkı atları ve ada gezmeleri için illa yürümeye zaman ayırmak zorunlu. her kanal değil ama bazı kanalların görüntüsü göz okşayıcı, görülecek noktaları kişiselleştirmeye uygun geniş bir bölge.

    daha martın 25'i olduğu halde sivrisinekler deltanın ilerideki adalarında otlara, dallara konuşlanmış olarak bizi tam kadro karşıladılar. kemikli bunlar, durdan çüşten anlamıyorlar, kıran kırana mücadele etmeden ayakta ve rotada kalmak zor. adalara uğranmazsa o kadar rahatsız etmezler. yalnız deltanın mücevheri de bu 3-4 tane yan yana dizilmiş adacık. bir kere burada bol bol yılkı atı/vahşi at gördük. yaklaşamasak da fotoğrafa bakarak poz verdiler. kendi komünlerini kurmuşlar, aralarında taylar da var. birkaç farklı aile/grup var. adaların çok güzel albenili çiçekleri var. adlarını bilmem, çiçekten hiç anlamam. adalar birbiriyle bağlantılı oldukları gibi, solda ve en sondakinin sağından yaklaşan yürüme yollarına bağlantılılar. bir ilginç nokta daha, benim adalar dediğim kolyelerin sonuncusunun delta yönetim tesislerine bakan güney yüzünde çok fotojenik kurumuş ağaçlar var. neden kurumuşlar bilmem, insan onları da olduğu gibi kabul ediveriyor.

    deltada sivrisineklerle kılıç kalkan oynanıyor. flamingolar her büyük sulak boşlukta hep birlikte yaygara yapıyorlar. çok geveze hayvanlar. konuşur, iletişir, dedikodu yapar bir halleri var. zaman zaman dayanılmayacak kadar sinir bozucular. biraz onları taklit ederek es verdikleri aralarda kendi kendime veya bağırarak kuş sesi çıkardığımda diyalog duygusu güçlendi. karşılıklı süreğen ve karşılıklı progresif bir tempo gelişiyor. suların üstünde bir süre şap şap perde ayaklarıyla hız kazanıp birden uçak gibi kalkışa geçiyor ve gökte bir hayli estetik görüntüler veriyorlar. diğer su kuşları azınlıkta demek gerekir. kızılırmak deltası kadar çok çeşit bulamazsınız; belki de mevsimin zamanına göre doğal olup yanlış yorumluyorumdur. kartal değilse de şahin, doğan gördük galiba. bir de üstümüzde uçar gördüğümüz pelikanlar vardı. bir ufak cins kuş sürüsü (tamam deyinceye kadarki olasılıklar karabaş martı, uzun kuyruklu korsan martı, küçük gümüş martı, ince gagalı martı, ...) gördük ki, gizli favorim onlar oluverdi. hem sesleriyle renk oldular, hem birden havalanan bir grup gökte öyle parıldadı, ışıltılarla dans ettiler ki, tür adlarını bilmediğime çok yandım. balıkların su içinde yaptığı dans koreografilerinden havada onlarda izledik. yaşama sevinci veriyor.

    a, bir de en doğudaki adanın yürüme yollarına kavuşumu zor biraz. iniş yamaçları dikenli makilerle kaplı. adaların büyükçe ağaçları çoğunlukla okaliptüs olmakla birlikte. bir de dik mi sana, ufacık tepeden inerken akla karayı seçebiliyorsun. bizim 6 kişilik keşif ekibinde hiç tırmanış ve macera istemeyenler bile tıpış tıpış belirsizliğe, zorluğa katlandı. bereket gönlümüzde 20 km saydığımız parkuru bitirebildik. yardımlaşma gerekebiliyor. sadece, tek başıma indiğim daha dik yamacın dibinde birden bir tapırtı ile irkildim. bir şey makilerin arasına kaynadı, çevre bitkilerin hepsini şöyle bir salladı. cesametini görmedim. sonra anladım ki yaban domuzuymuş. bir ağaççığın dibini tarım yapar gibi 1 metre çapında bayağı kazmış, bellemiş. adaların hayvan zenginliğine domuz da katılmış oldu. yabani mandalar varmış ama ben canlısını, hareketlisini görmedim. sadece ayak izlerini gördüm galiba. tek tük gene adını bilmediğimiz küçük ve orta boy kuşlar, balıkçıllar, her yerde görülmeyecek güzellikte kelebekler vardı.

    deltanın amatör gönüllüsü, veya kuş gözlemcisi, veya orada görevli memur, veya günübirlik piknikçi olsam gediz deltası'nı tehdit edecek her büyük veya sinsi olaya aşırı duyarlı olurdum. bir kerelik bir geziyle bile bunlara biraz yaklaştım. gezi öncesi çalışmamışken şimdi ekşi'de 2014'te başlık olan gediz deltası ve kuş cenneti satılığa çıkarılıyor haberi beni geriyor ve endişelendiriyor.

    (bkz: sivrisinek/@ibisile)
    (bkz: enez/@ibisile)
    (bkz: ramsar sözleşmesi)
    (bkz: foça/@ibisile)
    (bkz: kızılırmak deltası/@ibisile)
5 entry daha
hesabın var mı? giriş yap