• geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz yazar ali teoman'ın son romanı romanı, daha doğrusu "konstantiniye üçlemesi"nin son parçası. yky den çıktı ya da çıkmak üzere. üçlemenin diğer kitapları için

    (bkz: uykuda çocuk ölümleri)
    (bkz: karadelik güncesi)

    kitabın kapağı için de http://twitpic.com/6bd8pm
  • üçlemenin son kitabı. diğer iki kitaba göre daha absürd ve mizah dozu fazla, hatta nerdeyse neşeli. bu kitap biraz aceleye gelmiş gibi geldi; derinleşeceğini düşündüğüm karakterler birden ortadan kayboldu ve kitap hızlıca bir sona bağlandı. acımasızca aceleye gelmiş dedim ama ali teoman ölümünden iki ay önce bitirip yayınevine teslim etmiş bu romanı, bunu da göz önünde bulundurmak lazım.
    --- spoiler ---

    akademisyen egosu denen şeyi karikatürize edecek şekilde çizilmiş olan, konstantiniyye üniversitesi profesörü, bahtiyar bahtıkara'nın öğrencilerin ödevlerini okuduğu kısımların takibi zordu, çünkü ödevleri okurkenki iç sesi dipnot olarak yazılmıştı, ilginç bi fikir, daha önce hiçbir kitapta karşılaşmamıştım. bahtiyar bahtıkara'nın öğrencilerinden birinin hazırladığı ödevde ise şu cümle geçiyor: "bendeki başkalarını ve başkalarındaki beni keşfetmek için yazıyorum." bu cümle üçlemenin anahtarı bence, bir de karıncayiyenler.*
    --- spoiler ---
  • bulunamayan ali teoman kitabıdır.

    yky nedense tekrar basmıyor. nedenini bilmiyorum çünkü sormadım. sorduğum zaman bu entry'i tekrar düzenlerim.

    ayrıca sahaflarda bazen bulunabiliyor. ve bazı gereksiz sahaflar 75 lira istiyor bu kitaba. oysa kendileri 2 liraya alıyor. tamam 5 liraya sat demiyoruz ama 75 lira ne be kardeşim?
    hatta sahafın kendisiyle konuştum, ben bunun korsanını bile 75 liraya sattım diyor. bulunamıyor ve herkes sorduğu için bu fiyat diyor. yani kitabın içeriğinden dolayı değil herkes sorduğu için o fiyatmış. bu sahafın adını da öğrendikten sonra burada paylaşırım-ki oradan alışveriş yapmayın!

    konstantiniye üçlemesi'nin ilk iki kitabı bende mevcut.
    bunu da bulduktan sonra okumaya başlayabilirim.
    ilk iki kitabı da sahaflardan buldum. ilki 10 lira, ikincisi de 15 liraydı.

    en kısa sürede bu üçüncü kitaba da kavuşmak dileğiyle.
  • ali teoman'ın "konstantiniyye üçlemesi"nin son kitabı olan "gecenin atları" adlı eser prof. dr. bahtiyar bahtıkara'nın ismiyle zıt soyismiyle bir o kadar benzeşen hayatını bizlere sunuyor hem de ne sunmak...

    yazarın hastalığı sürecinde yazdığı ve ölümünden iki ay önce tamamladığı son kitabı tam anlamıyla üçlemenin görkemli finalini oluşturmuş.

    psika(psikolojik kazıbilim) anabilim dalı başkanı olan profesörümüz, tuhaflıkların dehlizlerinde yol alarak birbirimizi kırdığımız ya da birbirimize kırdırıldığımız bütün değerleri altüst eder.

    kelimelerin, kısaltmaların hiçbir zaman tek bir anlama sığmadığı, yazarın da elinden geldiğince sığdırmamaya gayret ettiği bir eser okuyoruz.

    anlatı ormanlarında gezintiye "ödevler" ile çıkarıyor bizi. bilim dünyasına yönelen ironik bakış göze çarpmayı geçtim, profesörün monologlarıyla gözümüze sokuluyor.

    diğer kitaplarında olan arayışlar burada da hız kesmeden devam ediyor, anlatıcının kıvrak dili ve gözlemleriyle okuru peşinden sürüklüyor.

    romanda yaşam ve ölüme dair irdelediği sorunlar ve bu kavramlara dair fikirleri, bize yazarın içinde bulunduğu hastalık sürecini de acıyla hissettiriyor.

    okurken hiç bitmesin istediğim romanın benzer ekolleri olsa da üslubuyla çok daha fazla öne çıktığını düşünüyorum. uzun ve anlam yüklü okumalara hasret kalmışız.

    her bahtıkara ruhunu şeytana satsa paçayı kurtarır mı acaba ne dersiniz?

    iyi okumalar...
  • konstantiniyye üçlemesinin sonuncusu, belki de ölümüne yakın zamanda yazması nedeniyle kendi yaşantısına benzer ortamlarda geçen, tabiidir ki üçlemedeki yapıya ve üsluba benzer kısımları bulunan ali teoman romanıdır.

    --- spoiler ---

    kitabın başlarında sanki pnin tarzı bir karakter ve konu var algısı oluşurken, her zamanki gibi kendi üslup ve evrenini ortaya çıkaran ali teoman, üçlemenin bulunduğu evrene bağlı kalarak okuyucuyu bu sefer kişisel ve çalışma hayatının geçtiği akademiye götürüyor.

    akademideki ataleti, bürokrasiyi, adam kayırmacılığı-daha doğrusu kayıracak birine sahip olmayanların bu durumdan yararlanamamasını-kendine has üslubu ve kurgusuyla ortaya koyarken; aynı zamanda üçlemedeki distopik kurguları bu sefer o çevrede önümüze getiriyor. şehir hayatına sokak hayvanı olarak dahil olmuş armadillo, karıncayiyen gibi hayvanlar, tüm konstantinniyye’yi alttan çevreleyen dehlizler, anakronistik ögelerin çokluğu gibi nevi şahsına münhasır istanbul tahayyülü ilk iki kitap gibi ustaca kotarılmış.

    üçlemenin diğer ikisinden kanımca en farklı yanlarından biri, ali teoman’ın bu sefer çalıştığı bir ortamdan bahsetmesi. diğer kitaplarında kendinden bazı paylar bulunsa dahi, gerek ana karakterler gerekse onların yolculukları sırasındaki diğer karakterlerin geneli hayatını sürdürdüğü sırada yaptığı şeyleri yapan kurgular değil. akademide geçen bu kitapta, kendi hayatının geçtiği ortamlara benzer ortamları mizahi bir açıdan inceliyor.

    farklı yanlardan ikisi ise kitabın akış hızı ve sonundaki ölüm hakkındaki mülahazalar. kitap alışıldık ali teoman kurgularından farklı olarak çabuk tüketilen pasajlardan oluşmakta. hastalığının ilerlediği süreçlerde yazıldığı düşünüldüğünde daha hızlı bir hikaye anlatımı yoluna gittiği düşünülebilir. bu hızlı akış kanımca kitabın genel yapısına da uygun bir akış. ölümün aniliği, kaçınılmazlığı ve ölüme giden yolun kısalığı düşünülünce kitabın bu hızının bizi sona taşıması oldukça anlamlı geliyor. kitabın sonundaki ölüm hakkında mülahazalar ise adeta ali teoman’ın bu dünyadaki yolculuğunu bitirmeden önceki söyleyişlerinden oluşuyor. herkesin ölüm hakkındaki düşünceleri ve kabulleniş yahut kabullenmeyişleri farklı olacağından bu kısımların anlamlı veyahut anlamsız geleceği kişiden kişiye değişecek bir durum. ali teoman severlerin ise bu son kısımları gerek yazarın hangi zamanda yazdığını gerek nasıl yazdığını bilmesinden ötürü belli bir duygusallıkla okuyacağı aşikar. kendi fikrimce mükemmel bir evren kurduğu bu üçlemenin sonunu okuyucusunu duygusallaştırarak bitiren ve kendi ölümü hakkındaki fikirlerini bize aktaran ali teoman’a roma mezar stellerinde vefat eden için yazıldığını gördüğüm bir cümle ile seslenmek ve kendisini yad etmek isterim: anısı hoş olsun.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap