*

  • hala bir okul binasına sahip olamadığından sakarya ilköğretim okuluyla aynı binayı paylaşan, almanca öğretmeye çalışan, çeşitli dövüş, itiş kakış hareketleriyle öğrencilerine yaklaşan bir müdüre sahip olan uzun koridorlarına aldanıp da zamanında okudupum eski okulum. ayrıca bu okuldan ayrılan insanlarda tanımsız bir sevinç durumu görülür.
  • okulun müdürlüğünü ilk gününden beri halen cafer tarakçıoğlu yapmaktadır.
  • çok kral hocaları olan okul, her ne kadar o krallardan bir kısmı şu an başka kraliyetlere gitmiş olsa da tek başına (bkz: sedat kurban) bile yeter o okulu sevmeye.

    (bkz: nereden nereye) biz okurken alt katında çoluk çocuk vardı, doğru dürüst basket bile oynatmazlardı, bir keresinde arkadaşın dirseği çocuğun kafasını yarmıştı da soluğu hastanede almıştı, şimdi okulu kız meslek lisesi'nin dibine taşımışlar, yeni bina labaratuar falan şekil olmuş. cafer tarakçıoğlu'nu okulun bittiği gün sevmeye, haklı bulmaya başladım, o semte ancak o şekilde bir yönetim şekli giderdi aksi halde soluğu ya doğumhane, ya da narkotik'te almak an maselesi olurdu. (bkz: arkadaş ziyareti falan)
  • 2005'te mezun oldugumdan beri ilk kez egitim zamaninda ziyaret ettim bugun.. kiz meslek'un yaninda kendi binasinda artik, girisi biraz sapa ama olsun.. cafer hoca 1.1.2010'da emekli olmus, disaridan yeni biri gelmis mudurluge.. nafiz hoca hala bas.mudur yardimcisi, yorgun ama halinden memnun.. 26 derslik var an itibari ile.. mezun oldugum donemden topu topu 4 hoca kalmis.. ogle arasindan once geldigim icin ogretmenler odasina gireyim dedim.. nerden baksan 10 hoca var ama kimseyi tammiyorum.. ciktim kantinde bekleyeyim dedim, yolda nafiz hoca gordu sarildik odasina buyur etti cay falan, yarim saat sohbet ettik.. sonra zil caldi ciktim sedat kurban'i gordum.. cocugunu gormuscesine sarildi uzun uzun, ogretmenle odasina ciktik birlikte.. turgay yalin, zuhal topal ve bekir hocamiz vardi onlarla da ayni sekilde saridlik koklastik hepsi ismimi hatirliyodu, sevindim.. sonraki donemlerden senede 1-2 kisinin adi kaliyormus akillarinda.. sizden sonra cok degisti buralar dedi sedat hoca.. ne muhabbet kalmis ogrencilerle, ne halisaha maclari, ne de eski kalite..yeni bina, yeni sistem yaramamis.. size sordugumuz sorulari sorsak 10 olan cikmaz yazili yapmaya korkuyoruz dedi.. sonra ciktik efkarla sigaralarimizi tutturduk, bekir hoca da geldi yamimiza sonra.. eski gunlerden bize yaptigi sakalardan acildi konu, espri yapiyoruz anlayan yok, sizden guzel espriler de geliyodu eski tad yok dedi.. eski hocalar kendi halinde icten ice ozluyolar o yillari, eski kemik kadro kendi arasinda sakalasiyo falan.. gurur duydular su an calistigim yerle sayenizde hocam dedim, oyleydi de.. tam inerken baska bi genc geldi, eski mezunmus selam verip dogrudan gecti bizim hocalar, eski ama yeni mezunlarla durum boyle.. arada gel dediler, askere gidicem bi aksilik olmazsa dedim, olsun sonra yine gel dediler.. tamam dedim vedalastik ve ciktim oradan..cok tuhaf bi duygu, 4 yilini gecirdigin okula gidip 5 kisi disinda kendini yabanci hissetmek..
  • eğitimime başladığımda 'zemin etüt çalışması yapılıyor. inş. yakında kendi binamıza geçeceğiz' sözlerini işittiğim ancak bir türlü bitmeyen zemin etüt çalışmalarıyla beni mezun eden okul.

    kendimize ait bir bahçemiz bile olmadı. beden eğitimi dersinde ilkokulların zilleri çalar biz 10 dakika tenefüsleri bitsin diye beklerdik. itiş kakışlar, vukuatlar...

    puanım ek kontenjanlarda pertevniyal'in alım yaptığı puandan 7 fazla iken sırf yakın olduğu için tercih ettiğim ve hayatımın hatasını yaptım belki de. 4 yılım zelil ziyan oldu. almanya'dan aldığım dil sertifikası hariç hiçbir faydasını da görmüş değilim.

    ama bir nafiz hocası vardır, delikanlıdır, babadır, atadır. bir bekir hocası vardır, esprilidir, candır, dosttur. vardı yine bir iki sevdiğimiz hocamız. hepsinin adını saymayayım.

    kısaca özetleyecek olursak eğer, insanlık ilişkileri kurulabilecek ancak ne olursa olsun tercih edilmeyecek okuldu benim dönemimde. he şimdi ne oldu? yeni binada işler nasıl bilemem. sadece diyorum ki, şansıma tükürem..
  • köklü liseler ile gopal'ın farkını hem beşiktaş anadolu'da hem de gopal'da eğitim almış biri olarak soyleyebilirim. bu okulda öğrenciler dışarıya karşı (değişime) kapalılar, muhafazakarlığın getirdiği bir cinsiyetçilik var, her farklı fikri topluluk baskısı ile sindirme var ve en önemlisi bir birlik yok.
    okul döneminde (2011-2015) feto çok revaçtaydı, liseye şehir dışından geleninden tutun neredeyse liseye yurttan gelen kesimin tamamı fethullah gulenciydi ve onun yurtlarında kalırlardı. başta müdür yardımcısı ahmet hoca, müdür (ismini bile hatirlamadigim bir yıkık) fethullahcilardi. aynı zamanda sınıf içerisinde bol bol siyasi tartışma olur ve okulun öğrenci çoğunluğu fethullah gulen'e "fetöş" dediğimiz için bizimle kavga ederdi.
    bu okulu, okul puanının 30 puan üstü almama rağmen sadece yakın olduğu için yazdım ve hayatımın en büyük zindan günlerini içeride geçirdim, çok şükür ki sınıftan güzel arkadaşlarım sayesinde bir nebze çekiliyordu. yine de dayanamadım ve en sonunda beşiktaş anadolu lisesine geçtim.

    ders hocalarına hiç girmeyeceğim, zuhal hocasından tutun, zafer hocaya, gürkan hocaya ve daha sayamadığım nice hocalara, herkese teşekkür ediyorum. eğitim kadrosu bizim dönemimizde oldukça iyiydi, idari kadronun tersine.

    kıyaslama sonuna gelecek olur isek; belki lise tercihi yapacak olan bir arkadaş buraları okuyordur. güzel dostum lisenin çevresi cidden gelişiminde büyük bir rol oynayacak. bu sebeple gaziosmanpaşa yerine, beşiktaş (bal, baal, kel), fatih(vefa, iel) kadıköy(atatürk fen, maarif(kal), saint joseph ( olabilir niye olmasın güzel arkadaşım?)) gibi liselere gitmeye çalış. gopal'ın sana verebileceği en büyük zarar özgür düşünce yapında zedelenme ve eleştirilme korkusu olacaktır. üstüne birlikte hareket etme gibi bir özelliği olan öğrenciler çok az. insanlar genel olarak 'grup üstü' olamıyor ve bireysel var olup birden fazla grup ile iç içe bulunamıyorlar. aidiyet duygusu çok fazla ve herkes okul hayatını hep aynı insanlarla geçirip, kimseyle tanışmıyor.
  • ulan kimse de (bkz: frau kaçar) ı yazmamış.

    ne çabuk unuttunuz la şerife hocamı *

    nerdedir kim bilir? öpüyoruz ellerinden

    (bkz: komm an die tafel mach die tafel sauber an)
  • 1998-2002 yılları arası okuduğum okul.
    gittiğim sürece bitsede kurtulsam dediğim, bitirdikten sonra da özlediğim yıllardı. yıllar geçtikçe çektiğin çile unutulup sadece güzel hatıralar hatırladığından da olabilir bilmiyorum. sosyal medyayı kapattığımdan eski arkadaşlarla olan iletişimi de kaybettiğimden, eğer bu yazımı okuyan varsa hepsine selam olsun, umarım hayat istediğinize benzer şekilde ilerliyordur.
hesabın var mı? giriş yap