*

  • ortaköy'de dogmuş büyümüş bir cok cocuk gibi benim de okudugum ortaokulu mezun oldugum,hayatımın en güzel iki yılının gectigi ne yazık ki reina'nın otopark davaları uğruna yakıldığı dedikoduları çıkan gectiğimiz günlerde kül olan tarihi okul/yalı.*
  • 13 temmuz 2002 tarihinde yanmıştır.
  • hem dedemin, hem de benim mezunu olduğumuz, 148 yıllık* mazisi olan, allahı para olanlarca otopark yaptırmak üzere yakılmış sevgili okulumuz...

    cok bir sevgili yusuf namoglu hazretleri, (eski hakem, yeni belediye baskani; hakemlere yapilan yakistirmalarin dogrulugunu kanitlayan kisi) "zaten okulun tasinmasi gorusuluyordu" seklinde beyanda bulunarak, buranin bazi serefsizlerce, diger serefsizlere otopark olarak verileceginin ilk isaretini vermistir.

    yakin bir gelecekte gazi osman pasa kat otoparki olarak anilmasi uygun olacaktir.

    (bkz: serefsizlik)
    (bkz: mafya babasi)
    (bkz: devlet baba)

    (bkz: gotumuze giren girmis bir de entry girsin)
  • üçüncü entryden öğrendiğim kadarıyla zaten otopark yapılmasının uygun görüldüğünü beyan eden sayın yusuf namoğlu da aynı okulda orta okulu okumuştur.
  • bundan dört-beş sene önceydi sanırım, köprüden her geçişimde hayran hayran seyrederdim etrafı. köprü biraz daha uzun olsa da "doya doya baksak" derdim içimden. ortaköy, dolmabahce sarayı, çırağan, ayasofya, galata kulesi... zamanla okul nedeniyle her gün geçmek zorunda kalınca işte bu okul daha çok dikkatimi çekmeye başlamıştı. hatta dikkatten de öte kıskançlığa doğru giden bir başlangıçtı galiba. o okulun bahçesinde oynayan çocukları, çocuklara bakan, mukayyet olan öğretmenleri gördükçe hepsine otobüsün camını aralayıp ne kadar şanslı olduklarını haykırmak geliyordu içimden.. sen kalk dünyada iki kıtayı birleştiren bir şehir doğ, onun üzerine yine bu şehrin en güzel semtlerinden birine yerleş ve bu ülkedeki keşmekeşliğe, düzensizliğe, güzel mekanların "özelleştirilmesine" karşın, ayakta durabilmiş ve devletin elinde kalmış bir okulda en güzel günlerini geçir. buna devlet kuşu denirdi benim için.. denize sıfır şekilde ders işlemek, martılarla, rus gemileriyle, balıkçılarla dost olmak, mevsimleri en iyi şekilde özümsemek. tabi belli bir zaman sonra kanıksama olur ama o da olsun artık.. bir gün ya gazete okurken ya da tv'de yandığına dair haberler alınca yıkıldım. fark ettim ters giden bir şeylerin olduğunu. allah'tan bazı çevreci arkadaşlar sayesinde park olmaktan kurtuldu okul ama iki senedir o mahsun halini de hiç yakıştıramıyorum kendisine ve bu ülkeye.. halbuki ta 2002'de söz vermişlerdi daha güzelini yapacaklar diye. ama nerede yine bugünlerde her geçişte bir garip oluyorum ben o okulda yıllarını geçirenler, oraya öğrencileri taşıyanlar, esnaflar, öğretmenler..
  • tüm öğrenim hayatım boyunca en sevdiğim binaya sahip canım okul yıllarımın geçtiği okul. ilklerin okulu... hayatıma bir şekilde değen insanların da -o zamanlarda onları tanımasam da- okuduğu naif ortaokul. her ne kadar ingilizce derslerine ilk yıl müzik, ikinci yıl din öğretmeni gelsede, her ne kadar ilk ve tek kez öğretmenden (fen dersinde denize dalıp gittiğim için) elime cetvel yesemde; her önünden geçisimde dolar gozlerim be guzel okulum.
    ortaköy'ün neredeyse tüm yalıları gibi seninde kaderin şaibeli bir yangınmış. sana söz günün birinde bir arabam olsa dahi park etmem basketbol oynadığımız alana...
  • denize kıyısı olması nedeniyle başka dönemlerdeki öğrencileri bilmem ama bizim dönemimizdekileri *sahil güvenlik botu manyağı yapmış okuldur. neden mi ? teneffüslerde kaşarlı tost ve şişe ayran ikilisi ile erkek öğrencilerin büyük çoğunluğu parmaklıklara dizilir, muhabbetler edilir, martılara ekmek parçaları atılır ve bu zaman öldürme süresince kırmızı şeritli gri sahil güvenlik botunun geçmesi büyük bir ümitle beklenirdi.

    asıl beklenen bu botun neden olduğu inanılmaz dalgalardı; süratlice geçen bu makinanın ardından okulun kıyısına öyle bir dalga vururdu ki sular 3 - 4 metre yukarıya doğru fışkırır, bazıları ıslanır ve alay konusu olurdu. bu sırada dalgayı, üzerine gelen azgın boğayı bekleyerek son darbeyi vurmaya hazırlanan matador edasıyla bekleyen sayın öğrenci, dalganın vurduğu an zafer çığlıklarıyla kıyıdan kaçardı.

    hücumbotlara, kayda değer bir dalga o ana kadar görülmemiş olduğundan pek önem verilmezdi. ama sahil güvenliğinin o homurdanan motorunun efsanevi sesi uzaklardan gelmeye başlayınca kumpanya başlardı.

    bununla kalmadı; o kadar çok anı kafalara kazındı ki...teneffüslerde okulun dairesel bahçesinde sanki bir yere varmak istercesine gruplar halinde yürünürdü, son saatlere gelen boş derslerde müdür muavininin gelip eve göndermesi için sabırsızlıkla beklenirdi.

    bizim zamanımızda da pek harap bir okuldu. zil çaldığı zaman koşuşturan öğrenciler yüzünden okulun camları sallanır, büyük çoğunluğu ahşaptan inşaa edilmiş binanın ne zaman kafamıza ineceği merakla beklenirdi. bir ara bu yetmezmiş gibi en alt kattaki büyük lavabo avlusunun musluklarından cereyan çarpmaya da başlamıştı.

    bu okulda ilk defa kafamda cetvel kırıldı, okuldan kaçtım ve sınıf öğretmenine yakalandım; dönemin müdürü boylu poslu kimmeryalı atilla bey'e araba çarptı, arabanın tamponu düştü ve atilla bey yerden kalkıp sadece üzerine silkeledi; anahtarın iyi bir cezalandırıcı olduğunu öğrendim; ilk sıra dayağımı yedim; ilk kez disipline verildim ama beraat ettim *, gözünde koca gözlüklerle futbol topuna kafa atan beden hocasının yıkılan karakterine şahit oldum, ilk kez hoca önünde gülmemek için dilimi ısırdım; sıra üzerine kazınmış ilk iron maiden logosunu, okula yanaşan sandalla dersten kaçan ilk öğrenciyi gördüm. tarihten bir yaprak, böyle gider bu...
  • istanbul'daki sayılı boğaz'a sıfır okullardan biri olmasına karşın her değerli ahşap yapımız gibi o da bir gün * göz göre göre kundaklanmıştır. daha da vahim olanı otopark mafyasının güpegündüz kundakladığı bir binanın yanmasının üzerinden yıllar geçmesine rağmen kaderine terk edilip 2-3 sene sonra yeniden otopark yapılmasıdır ki insanın bu ülkede işlerin nasıl yürüdüğünü bir kez daha gözününün içine sokar, adalete olan inancını sorgulatır. bir de üstüne akp'li komisyon üyelerinin ve valiliğin kararıyla turizm alanı ilan edilip yakın zamanda satışının yapılacak olması üzerine söylenecek başka bir şey yoktur herhalde.ne de olsa orası zamanında okul olarak kullanılması şartıyla kamulaştırılmış bir konak değil araplara ya da diğer milletlerden herhangi birine peşkeş çekilmek için ülkesini pazarlamakla yükümlülerin kişisel rantlarıdır.

    şu anki kötü durumuna karşın zamanında okuduğum en güzel binaya, en renkli hocalara sahip ilk ve ortaokulumdur. zil çalınca sallanan binası, teneffüslerde gelen dalgayla ıslanma, denize top kaçması ya da karnenin uçması gibi bir çok değişik olayın yaşanabileceği yegane okuldu.hakkında söylenecek daha çok şey olmasına karşın son olarak "yazık ettiler " demekten başka bir şey gelmez elden.
  • ortaköy halkı tarafından otopark olmaktan kurtarılması için imza kampanyası başlatılan okul. "içimiz yanıyor, bir damla su dökmek için siz de imza verin" sloganıyla çıkmışlar yola.
    kurtarılması için bir umut.
  • sivas'ta da bulunan bir okul..
hesabın var mı? giriş yap