• söz yayınları 1.baskı 2001
  • alan watts'ın bencilce kaleme aldığı normal insana deli saçması gelecek düşünceler öbeği.
  • alan watts tarafından yazılmıştır.
    "çocuklarımıza, tüm insanlara vereceğimiz tinsel-tensel esenlik öğretisi ne olmalı?" sorusuyla hayatımızı ele alır bu kitap.
    bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumuştum ben bu kitabı. ilk başta kişisel gelişim kitabı gibi gelebilir ama kesinlikle çok farklı bir üslubu olan bir kitap. eğer dikkatli okuyup üzerine kritik yaparsanız, hayatınıza çok şey katabilecek bir kitaptır ayrıca.
    ben üşenirim diyenler için de şunu söyleyebilirim ki, kitap inceciktir, korkmayınız...
  • kitabın orjinal ismi "the wisdom of insecurity : a message for an age of anxiety"'dir.
  • alan watts ın kafa açtığı kitap.
    elimde kitabın, söz yayınları 1.baskısı bulunmakta. kendisi incecik bir kitap. çevirisi çok kötü. hadi ben bunları uygulayayım diyebileceğiniz bir kitap değil; ancak, kitabın arkasına " bu kitabı okumayın, okusanız da uygulamayın. yoksa, hayatınız değişir! bizden uyarması!" yazmışlar.
  • bir alan watts kitabi. felsefenin (tanikligi ettigi bati felsefesi, yoneldigi dogu felsefesi) kendi hayatina, kendi istedigi veya kendiliginden, uyumlanamayisindan cikisla baslatmis oldugu atilimi goruyoruz kitapta.

    bunu saglamak icin ne bilim genelinde batiyi ve soylediklerini ihmal ediyor ne de dogunun dinin icinde veya disinda oldugu o spirituel dusuncelere siginiyor. bir yasami oldugu gibi kabul ederek yasamak gerekliligini baslatmis oldugu bir cumleyle sonuna kadar goturebilme basarisini, ileri surdugu dusuncenin goz ardi edilen taraflariyla, karsi arguman ve cikislarla da degerlendirmesiyle sagliyor. ben’e acmis oldugu savasi yuzeysel ve saglanamaz dusunceler ile surdurmuyor yazar, kendinden emin, sakin ve cesurca yapiyor bunu. ben’i unutmak ve surekli onun pesinden gitmek girdabindan cikmanin yolunu, ikililikleri tanimlamaktan ve ayri tutmaktan degil, birlikte yorumlamaktan gectigini one suruyor. entelektuel ve felsefenin kiskacindaki sonsuz, tanimsiz ve cok katmanli ben - yilgin, anlam arayisi arzusundaki ben, doga - insan, tanri - bilim ve boyle cogaltilabilecek ornekler…

    peki simdi ne yapmali? ne yapmaliyiz? yazarin da soyledigine gore bu sorunun cevabinin pesine dusuyorsak hicbir sey anlamadik demektir. yarini dusunmek, getirecekleriyle bir guvencenin pesindeliginde olmaktir. kendimizi guvende hissedebilecek bir ortam, unvan, belki para veya daha baska bir sey… duzgun bir hayat, idealist ve tutku dolu ben-lik, inaniliyorsa diger dunya… boyle bir guvendeligin getirdigi muhakkak kaygan bir zemindir. cunku bunlar fazlasiyla saglansa (saglanmis kabul edelim) bile bir yarin hedefinde gudumlendigi icin ondan sonrasinda yuksek bir ihtimalle yeni bir guvence ortami aranacaktir, yani yeni bir yarin, cunku hicbir sey yeteneyecektir. hatta, belki bazen bunlar kontrol edemediklerimizden ama kanla ama duyguyla bagli oldugumuz seylerden gelecektir.

    o yuzdendir ki bir arayissa bu, kalici bir dinginlik, huzur veya istenen bir “sabit” nokta olmamalidir. degisim var, degisen var. bir yere oturtulmaz, bir sekle benzetilmez, kavranilmaz bir akis… her sey geridelige mahkum.
  • zen ve taoizm ile ilgilenenleri mutlaka okuması gereken kitap.
  • "lebannen, bu sensin. sensin. hiç güvence yok, hiç son yok. sözcük, sessizlikte duyulmalı; yıldızları görmek için karanlık gerek. dans her zaman boş zeminde yapılır, korkunç uçurumun üzerinde." ursula k. le guin - the farthest shore
hesabın var mı? giriş yap