• önceden söylenmemiş söz yoktur ifadesinin doğru halidir. cicero'ya atfedilmekle beraber, muhtemelen birçok başka kişi de bu ifadeyi ondan önce kullanmıştır.
  • bu söze ingilizce literatürde
    nothing new under the sun
    no thing under the sun is new
    olarak rastlanabilir.
  • "güneş altında söylenmedik söz yokmuş" şeklinde söyleneni de vardır. aziz nesin "susarak" şiirinde söylemiştir.

    susarak

    güneş altında söylenmedik söz yokmuş..
    bu yüzden geceleri söylüyorum sevdiğimi..
    ne gece ne gündüz yokmuş söylenmemiş söz..
    bende söylenmişleri söylüyorum yeni biçimde..
    hiç bir biçim kalmamış dünyada denenmedik...
    bende susuyorum sevgimi saklayıp içimde....
    duyuyorsun değilmi suskunluğumu nasıl haykırıyor...
    susarak sevgisini ilan eden çok var sevgilim ...
    ama bir başka seven yok benim sustuğum biçimde .....

    aziz nesin
  • insanın dilinin sınırının evreninin sınırları ve tabii yine evreninin sınırlarının dilinin sınırları olduğunu; ve insan denen bencil ve hodbin canlının, kendi gerçekliğini hep hakikat bilmekten bin yıllardır vazgeçemediğini düşününce, tarihin hemen her dönemi ve coğrafyasında birilerinin çıkıp gökyüzü altında söylenecek yeni bir şey kalmadığından dem vurmalarına şaşmamak gerek. romalı cicero'nun yahut mezoamerikalı kahinin; anadolulu şairin ya da zeytinci serdar ortaç'ın hep benzer noktaya temas etmesi bundan hep. gerçi yaratıcılık kabızlığına kılıf uydurmanın şaircesi de denebilir tabii hakkında; sonuçta yeni şeyler söyleyen, daha doğrusu bilindik şeyleri yeni ifadelerle piyasaya süren sürüyor. aklıma yine zati düşüyor ve onun şiirlerini çok seven ii. bayezid. şöyle diyor hatta sultan (aktaranların yalancısıyım):

    "billahi görün, alemde mana dükendi dirler. haşa ki mana dükene! dünya dolu manadır, hüner bulmakdadır."

    patlat bir roman, koy tanıtım yazısına tagline olarak şu cümleyi. evet, dünya dolu manadır. helal be sultanım, senin babanı da oğlunu da pek sevmem ama senin yerin bende hep başka.
  • galip dede'nin hüsn ü aşk'ı baştan başa bu lafa karşı bir tokat olsun diye yazılmıştır.

    (bkz: the unreadable shores of love)
  • sahibi belirsiz galiba, ama aslı "güneş altında söylenmemiş söz yoktur." ayrıca şöyle de ifade dilebilir "söylenmemiş ve düşünülmemiş hiçbir şey yoktur." eskiden şizofreni göstergesi sanrı sayılan "gayrimümkün gayri varit (olmamış)" sanrı yani düşünce bozulması, zamanla yeni yorumlar ve yeni teknolojiyle "mümkün - gayri varit" halini alıyor.

    mephistopheles:
    "ne de özgün! sen yürü bu görkemli tutumunla:
    ne çok üzülürdün bu görüşü kavrasaydın:
    ister delice, ister akıllıca olsun
    daha önceden düşünülmeyen bir sorun var mı?
    buna karşın bizim bundan korkumuz yok.
    birkaç yıl içinde hepsi değişecek;
    şıra ne denli ekşiyse de
    sonunda şaraba dönüşür
    (kendisini alkışlamayan genç seyircilere seslenir)
    sözlerim soğuk geliyor size.
    aldırmıyorum size, sevgili çocuklar,
    bir düşünün yaşlıdır şeytan
    yaşlanın siz de onu anlamak için!" goethe - faust (çev. ismet zeki eyuboğlu)

    "herkes esnesin. her şey önceden bilinmektedir. bu dünyadan hiçbir şey umulmamaktadır." jules michelet

    (bkz: güneşin altında yeni bir şey yok)
    (bkz: söylenmemiş bir söz mutlaka vardır)
    (bkz: günışığı altında söylenmedik sözün kalmamış olması)
  • yabancı dil bilmenin önemini de gösterir.

    bernard shaw = erdal inönü
    g. k . chesterton = turgut özal

    (bkz: #77800547)
    (bkz: #13009279)

    google'da "kıtlık" aratırsanız türkçe versiyonunu, "famine" aratırsanız ingilizce versiyonunu bulabilirsiniz.

    (bkz: tarihteki muazzam ayarlar)
  • insan sınırları olan bir canlıdır. yer içer, sever, nefret eder, düşman olur, savaşır, ihanet eder vs...bir insanın içinde bulunabileceği durumlar ne kadar uzatılırsa uzatılsın nihayetinde sonlu sayıdadır.

    ezelden beridir de filozoflar, düşünürler hep var olduğuna göre, insanın düşebileceği halleri elbet bu kimseler dile getirmiş olsa gerektir.

    o halde şu gök kubbe altında söylenmemiş söz yoktur.

    ancak bu sözü söyleyenlerin bilmediği bir şey var. terkip sırrı...evet tahlil ya da analiz bize yeni bilgi vermez. ancak terkip öyle değildir. terkibi oluşturan unsurlar her ne kadar bize aşina gelse ve onları önceden duymuş görmüş olsak da, terkip içinde yeni bir düzen oluşturdukları için ortaya daha önce bilinmeyen bir şey çıkmış demektir.

    elimizde bir sürü lego parçası olduğunu düşünün. bu parçaların her birini çok iyi tanıyor biliyor olsak da, bu parçaları değişik kombinasyonlarda bir araya getirerek daha önce görülmemiş şeyler yapabiliriz. evet parçalar eski ve bildiktir, ancak yepyeni bir terkip içine girerek daha önce görülmemiş yeniyi oluşturmuşlardır.

    allah'ın isimlerinden biri de "mübdi"dir. mübdi, benzersiz örneksiz eser ortaya koymak demektir. daha önce bir örneğe bakıp ondan ilham alarak veya onu biraz daha geliştirerek değil, tümüyle yeni bir şey ortaya koymaktır.

    ne demek mi istiyorum?

    eğer yepyeni şeyler ortaya koymak mümkün olmasaydı, allah'ın "mübdi" ismi atıl kalmış olurdu. halbuki böyle bir şey mümkün değildir. mübdi isminin mazharsız kalması düşünülemez. öyleyse her devirde yepyeni şeyler ortaya koyacak insanlar elbette eksik olmayacaktır.

    bu yönüyle de o söz yanlıştır. zaten her durumda doğru bir söz etmek insan için mümkün değildir. mutlak doğruluk ancak allah kelamı için geçerli olabilir.
hesabın var mı? giriş yap