• metaetik disiplininde, ahlaki dile (ahlaki ifadeler, söylemler vs.) dair tartışmada ortaya çıkan bir problem. problem, bilişselcilik ve noncognitivism taraftarları arasındaki tartışmayı ilgilendiriyor. biraz arkaplan olması için:

    ahlak felsefesinde, ahlaki dilin kullanımına dair iki kamp var. birisi, ahlaki ifadelerin inanç ifade eden önermeler olduğunu öne süren bilişselciler, diğeri de ahlaki ifadelerin aslında önerme olmadığını ve farklı şekilde anlaşılması gerektiğini söyleyen gayrıbilişçiler (noncognitivistler). bir örnekle açıklayalım.

    "hırsızlık yanlıştır." ifadesini bu iki grup farklı şekilde yorumlar. bilişselci yorum bugün ortodoks, anaakım yorum. bilişselciler der ki "hırsızlık yanlıştır.", bir inanç ifade eder ve doğru ya da yanlış olabilir gerçekliğin durumuna göre. bu epey düz bir okuma.

    fakat gayrıbilişçiler burada bilişçilere diyor ki "hayır, ahlaki ifadeler önerme değildir, doğru ya da yanlış olamazlar." şimdi burada bir parantez açıp gayrıbilişçilerin kendi içlerinde ahlaki ifadeleri yorumlama bakımından ayrıldığını belirtelim, yani bilişçiler arasında bir alt-grup yokken gayrıbilişçiler arasında var. ben daha basit anlaşılması için son zamanlarda çıkan kompeks teorilerden ziyade daha temel üç gayrıbilişçi okumadan örnek vereceğim ama ana tema aynı.

    gayrıbilişçilerden emotivistler, "hırsızlık yanlıştır" dediğimizde bir inanç belirtmediğimizi, bundan ziyade bir duygu ifade ettiğimizi iddia eder. ahlaki ifadeler duygudurum belirten ünlemlerdir bu görüşe göre. "hırsızlık yanlıştır" demek, aslında "hırsızlık!!!" demektir ya da bu şekilde yeniden yazılabilir. ve duygular doğru ya da yanlış olamayacağı için ahlaki ifadeler de önerme ve inanç sayılamazlar.

    diğer bir grup olan preskriptivistlere göre, ahlaki ifadeler duygu belirtmezler, bunun yerine cümleye buyruk anlamı katarlar, dinleyiciyi/okuyucuyu yönlendirme amacı güderler. bu okumayla "hırsızlık yanlıştır" dediğimizde, "hırsızlık yapmamalısın"ı kast ediyoruzdur.

    son olarak expressivisme göre, ahlaki ifadeler şahsi onay veya kınama ifade ederler. "hırsızlık yanlıştır." dediğimizde biz aslında "hırsızlığı onaylamıyorum." diyoruzdur.

    tabi bunlar görüşlerin basite indirgenmiş halleri, ikişer cümleyle bu görüşleri hakkını vererek açıkladığımızı söyleyemeyiz. yine de meselenin özü anlaşılmıştır sanıyorum: ahlaki ifadeler inanç değildir, doğru veya yanlış olamazlar.

    işte frege-geach problemi de burada başgösteriyor. fgp'ye göre gayrıbilişçilik, bileşik ifadeleri açıklayamıyor. mesela "eğer aldatmak yanlışsa, tanrı skyler white'ı cezalandıracak." ifadesini ele alalım. burada bizim (ya da bu söylemde bulunan kişinin) aldatmanın yanlış olduğuna inanması gerekmiyor, bu ifade aldatmaya karşı bir onay ya da kınama ima etmiyor, dinleyenin fikrini aldatmaya karşı değiştirmeye çalışmıyor. bu ifade tipik bir "eğer p ise q" formunda bileşik önerme gibi duruyor. "aldatmak yanlıştır"ı bir önerme olarak almadığımızda ifade tüm anlamını yitiriyor.

    frege-geach problemi tabi gayrıbilişselciliğin dallanıp budaklanmasına neden oluyor bir bakıma zira gerçekten güçlü bir problem. ayer'in emotivismi ya da hare'ın preskriptivizmi yerine çok daha detaylı, teknik ve kompleks gayrıbilişselcilik türleri ortaya çıkıyor. allan gibbard'ın evaluative-normative facts modelinden mark timmons'ın assertoric non-descriptivismine ilginç (ki bana kalırsa son tahlilde hatalı) teoriler fgp'nin eseri denebilir.

    birincil kaynaklar:

    a.j. ayer - language, truth, and logic
    r.m. hare- the language of morals
    allan gibbard - wise choices, apt feelings

    ikincil kaynak olarak bu konuda en iyisi mark schroeder'ın noncognitivism in ethics kitabı. michael huemer, ethical intuitionism kitabının ilk chapterını tamamen gayrıbilişselciliğe ve frege-geach problemine ayırıyor.

    gibi.
hesabın var mı? giriş yap