fransız sinemasından nefret etmemek için tek sebep *
-
sinemayı bilmek yeterli bir sebeptir aslında...
hollywood denen o kör sinema endüstrisi birinci ve ikinci dünya savaşları sonrası avrupa sinemasını öldürmeye çalışırken, 1950'li yıllarda (bizler portakal vitamini olmamışken) yeni dalga akımını ortaya çıkartan fransız sinemasından nefret etmek bir yana, önünde saygıyla eğiliyoruz. -
-
sinemaya biraz sanat arayan bir gözle bakabilmek yeterlidir herhalde.
-
olsa olsa fransiz olmaktir. ;)
-
iki tane birden
(bkz: lumiere kardesler) -
halihazırda bir başka sinemadan nefret ediyor olmak da bu klasmanda sayılabilir. misal, türk sinemasından nefret ediyor olabilirsiniz, veya halivud sinemasından. ama eminim alman sinemasından nefret etmezsiniz, zira çok kaliteli yapımları var. benim hatırladığım tüm almanca sözler birer film repliğiydi. misal; du bist ein locomotive, wundebaaaa, essen meine scheisse gibi...
-
(bkz: juliette binoche)
-
daha once fransiz filmi izlememis olmak.
-
-
le fabuleux destin d amelie poulain ve akabinde audrey tautou
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap