• * aylağın amaçlı olanı denebilir. aylaklık eder, ama bunu bir tercih olarak, bilinçli yapar, hiç bir şeye bağlı olmama kaygısından aylaktır, insanlarla, toplum içinde yaşar, gözlemler, inceler; toplumun, sistemin dayattıklarını yapmamak için aylaktır, tembellikten değil. kimisi övgü olarak kullanıyor, kimisi yermek için. tercih meselesi, flanör olmak da flanörlüğü olumlu ya da olumsuz yorumlamak da. sisteme karşı savaşı inaktif olarak yürüten kişiler için kullanılabiliyor sanırım bi anlamda.
  • "...özellikle paris’teki pasajları ve 1840’lı yıllarda buradaki yaşamın yeknesaklığını anlatan benjamin, bu kitabında temelleri baudelaire’in paris sıkıntısı adlı eserinde atılan “flanör” kavramını da kullanır. flanör en genel tanımıyla gezen düşüncedir. dilimize çevrildiğinde anlamı tam olarak kavranamayan bir terim olan flanör; gezdiği yerleri gözlemleyen ve değişimlerle ilgili tespitlerde bulunan bir metropol arkeoloğudur. bu anlamda benjamin’in modernizmin hızlanış sürecinin gözlemcisi olarak nitelediği flanör için metropol bir deney, gözlem merkezidir. flanörün en büyük başarısı da metropol kalabalığına girip, orada yalnız ve tarafsız kalmaktır. nesnel bir tavırla çevresini izler ve sanatsal anlamda üretimde bulunur. bu bağlamda yukarıda zikredilen paris sıkıntısı metni daha anlamlı bir hal alacaktır. baudelaire bu eserinde paris’teki can sıkıntısından doğan gezintilerinde edebi metinlere o güne dek pek yansımayan düşmüş ve düşkünleri ele almış, incelemiştir.

    benjamin’in felsefi tanımlamasını yaptığı flanörlük kavramının edebi anlamdaki ilk temsilcisi edgar allan poe’dur. poe’nın kalabalıklarda bir adam adlı dedektiflik öyküsü şehirde amaçsız gezinme sürecindeki rastlantısallıkların çözdüğü bir cinayeti anlatır. baudelaire’in bilindiği üzere ustası olarak gördüğü poe’dan devraldığı bu kavram, benjamin’le felsefi bir terime evrilir. flanör asla aylaklıkla eş tutulamayacak, karşılanamayacak bir kavramdır. çünkü flanör gözlemleyen ve gözlemlerinin sonucunda bir nesneyi ya da dönemi özleyen bireydir. benjamin’in tarihi ele alışı açısından da değerlendirildiğinde flanör, geçmişten bir nevi sondajla çektiği bir anın/duygunun/kültürün hayalini kuran ve bunun yitimine kafa yoran düşüncedir."

    (bkz: walter benjamin)

    (bkz: das passagenwerk)

    (bkz: charles baudelaire)

    (bkz: le spleen de paris)

    (bkz: edgar allan poe)

    (bkz: the man of the crowd)

    alıntı: http://www.artfulliving.com.tr/…ter-benjamin-i-6965

    (bkz: ali lidar)
  • aylaklıktan en büyük farkının yaptığı üretimden kaynaklandığını söylenirken bir yandan da büyük bir yanlışa düşülen insan çeşididir. zira flanör bahsedildiği kadar toplumdan kendini ayrıştıran bir şahıs olsa idi toplum için üretmez idi. fakat bu sanat toplum için midir sanat için midir tartışması ile de alakası olmayan konudur
  • kentin içinde gezen, gizli ve sessiz bir şekilde varlığını sürdüren kişidir. fransızca 'flaneur' kelimesi ile de ifade edilen bu kelime aslıda başıboş ve aylak kelimelerine de karşılık gelmektedir. 19. yüzyılda ortaya çıkan bu gezgin tipin bahsi, ilk kez 1854 yılında bir metin içinde geçmiştir. günümüzde de başıboş gezen kişilerin örnek olarak düşünülebileceği bu kişiler aslında toplumda bir çelişkinin ürünüdür. bu çelişki üzerinde çok fazla düşünmeyen bu kişi aslında kentte gördüğü sorunları da çözmeye hevesli değildir. düşünmez, uğraşmaz, yorum yapmaz, sadece gezer.
  • flanör, kentte yürüme sanatını gerçekleştiren insandır. flanörlük ise kentte yürüme sanatıdır. nasıl ki bir burjuva dört duvar arasında kendini evinde hissediyorsa, flanör de sokakta kendini evinde hisseder. flanör için duvarlar, üstüne not defterlerini dayadığı sıradır, bayilerdeki gazete köşeleri ise kütüphane yerine geçer.

    flanör amatör bir sosyologtur, ama aynı zamanda potansiyel bir romancı, gazeteci, siyasetçi, bir anekdot toplayıcıdır. zihni her zaman uyanık ama gevşektir, hoş ve incelikli gözlemleri, mola verdiği bir kafede notlar almadıkça çoğu zaman anında unutulur, kaybolur gider.
  • flanör kalabalıktan beslenmektedir ama aynı zamanda da yalnızdır, kendi başınadır; çünkü aynı zamanda kendi bireysel dünyasını örmektedir.
    kendine güvenen, topluma eleştirel yaklaşan biridir. kalabalıktan beslendiği halde ona sırtını dönebilendir. flanörün içinden çıkamadığı ve aslında pek çıkmak istemediği ve umursamadığı paradoks budur aslında. kendisinden sürekli ayrı kaldığı bir kitlenin ürünü olmak... kalabalıklarla birlikte olan, kalabalıklarda kaybolduğu için bundan beslenen yalnız bir gezgin profil.
  • ankara’nın artık bir flanörü var.

    https://lavarla.com/…anorun-ankara-kalesi-yuruyusu/
  • her daim ikinci planım olan bir "yaşam" tercihi
  • (bkz: ağaçkakan)'ın çıkmayan albümü.
hesabın var mı? giriş yap