4 entry daha
  • abbas kiarostami’nin 2004 yapimi, minimalizmin doruklarinda dolasan, resme ve siire yakin duran filmi (ya da filmin ingilizce adi diyelim). yaklasik 15er dakikadan olusan, 5 adet, hemen hemen sabit kamerayla cekilmis, aralarinda baglayici ogenin ‘su’ oldugu, sahneden olusur. japon yonetmen yasujiro ozu’ya adamistir bu filmi kiarostami, ozu hicbir filminde bu denli bir minimalizm sergilememis olsa da.

    sirasiyla, kumsalda tam dalgalarin vurdugu yerde durmakta olan bir kutuk parcasi (bir macera filmi), denize paralel giden bir tahta yolda yuruyen insanlar, deniz kenarinda yerdegistiren bir kopek surusu (bir ask hikayesi), yine kumsalda bir taraftan digerine yuruyen ordekler(komedi), bir gece vakti gol gibi gozuken bir su birikintisine dusmus ay yansimasi (dedektiflik hikayesi), ve sesler ve sesler ve gokgurultusu, yagmur ve gun dogumu olusturur bes sahneyi. bildigimiz, alisik oldugumuz anlamda film suresince hicbir sey ‘olmaz’; anlatim* , hikaye yoktur, seyirci nerdeyse duragan denebilecek goruntulerle ve ayni zamanda kendiyle basbasadir. ekrandan surekli bir sey cikacak, bir sey olacak beklentisinden uzaklasildigi anda islemeye baslar filmin deneyimi. bakmaya, gercekten bakmaya, bir sahneyi izlemeye, izlerken hayallere dalmaya, belki gozleri kapayip bitmez tukenmez dalga seslerini dinlemeye, tekrar gozler acildiginda ayni gittigi dusunulen sahnenin nasil da degismis oldugunu farketmeye, belki de farketmemeye iliskindir.

    bes uzun, icinde diyalog barindirmayan, yonetilmemis, kaza eseri gerceklesmis hissi barindiran cekim. kiarostami kamerasini koymus, olanlar olmus…gibi. oysa film, oylesine ustaca kotarilmis ki hangi kismi bilincli hangi kismi sans eseri gerceklesmis anlasilmiyor. sozgelimi, deniz kenarindaki tahta yolda yuruyen insanlar sahnesini ele alalim: bir noktada ordan gecmekte olan dort tanisik adam sahnenin bir kosesinde durup konusmaya basladiklarinda –hayir, ne seslerini, ne dediklerini duyuyoruz- o ana kadar yoldan gecmekte olan insanlar yokolur. ya da ilk sahnede, dalgalarin carptigi kumsalda duran kutuk, dalgalar tarafindan alinip, suruklenip, bir parcasi koparildiktan sonra ufak parcasi tekrar denize vurmusken uzakta, denizin yuzeyinde belli belirsiz kareye girirverir buyuk parca. her sahnede aslinda bu tip ufak gizler saklidir, desifre edilmek, farkedilmek icin bulunduklarini savunmasam da. bunlar talihli rastlantilar mi, yoksa basarili bir yonetmenin sayisiz cekim, ince eleme sik dokumayla ya da gormedigimiz eliyle kurguladigi sahneler midir bilinmez.

    ‘yonetmen hicbirsey yapmayarak ilginc olmaya calismis’, ‘deneysel film sikici olmak zorunda mi’ yollu bircok elestiriye maruz kalacagini dusunuyorum five’in. oysa film deneyimi, ancak izleyici olarak onceden kurgulanmis bir cok beklentimizden arindirildiginda gercek bir deneyime donusebilir. her turlu deneyselligi varolagelen yapilarin ters yuz edilmesinde aramak, sonsuzca mumkun bakislara ve ortaya atilan gorme algilama bicimlerine kayitsiz kalmak olur. sonucta, herkes denizin ve etrafindakilerin hallerine 74 dakika boyunca bakip, hikayeler yazip, mest olmak zorunda degildir tabii ki, yalniz, tam kararinda sunulmus bu goruntulerde hikayeyi kurmak biraz da seyircinin isidir. bir baska nokta ise, filmin, gosterim suresini asmasi, salondan ciktiktan sonra da sizi takip etmesidir. cok sikildiysaniz bir an once pesinizi birakmasi dileklerimle…

    not: sahneleri anlatirken spoiler kullanilmamasi bilincli bir secimdir. filmin dogasindan, gerekli oldugunu dusunmuyorum. ikinci paragraftaki parantez icleri de tamamen oznel olarak sahnelere atfettigim ozelliklerdir, yaniltici olmasin.
  • bes ayri planin pespese eklenmesinden olusmus bu kiarostami filmi belki de sinema salonu yerine bes ekranin kuruldugu bir galeride sergilenseydi film degil video enstalasyonu olur, baska turlu bir etki yaratirdi sanatseverde. fakat goruyoruz ki yonetmen bu yola basvurmamis, ardarda eklemis cekimleri. bu baglamda sahnelerin arasinda ekrana birbir yansimayan belli belirsiz baglantilar, kara/beyaz araliklar da onem kazaniyor. surekli yeniden kurulabilecek baglantilar aslinda bunlar, sabitlemesi zor. sahsen ben, kurguya kafamda mudahele edip siralamada 3. ve 4. sahnelerin yerini degistirmeyi uygun buldum, haddim olmasa da.
12 entry daha
hesabın var mı? giriş yap