*

  • yönetmen olarak ousmane sembene (senegal), nacer khemir (tunus), yusuf şahin (mısır), souleymane cissé'nin (mali) başını çektiği kıta sineması. afrika'da yapılan filmlerin genel dili fransızca ve ingilizcedir. fransızca konuşan afrika'nın sineması, ingilizce konuşan afrika'dan daha etkili ve popülerdir. fransa, kendi sömürgelerindeki ülkelere mali ve teknik yardımda bulunup, buradaki ülkelere geniş imkanlar tanımasına rağmen, britanya ekolü fransızlardan bir adım geride kalmış ve dolayısıyla ingilizce konuşan afrika'nın sineması, fransızca konuşan afrika'nın sinemasından bir adım geride kalmıştır. kuzeyde nacer khemir, çöl üçlemesi ile, yani les baliseurs du desert, le collier perdu de la colombe ve de bab'aziz ile magribin bir mihenk taşı olmuştur. her biri derin anlamlar içeren bu yapımlar, tunus'dan daha fazlasını taşımış ve khemir'in afrika'dan dünyaya ışık tutmasına yol açmıştır. ousmane sembene'nin 1966 yılı yapımı la noire de...'sü toplumsal gerçekçiliği en iyi şekilde yansıtmaya çalışmıştır. sembene'nin moolaadé'si ise 2000'lerdeki en güzide yapımlarından biri olarak arşivlerde yerini almıştır. sembene, filmlerinde siyasi mesajı, ahlaki yansıtmaları sıklıkla kullanır. xala'da bu görülebilir. finyé'de souleymane cisse hayal gücünü ve toplumsal imajını oluşturur. sembene'den sonra afrika'dan dünyaya açılan yönetmenlerden birisi de souleymane cisse'dir. sahraaltı afrika'sındaki özellikle fransa ve belçika'nın yaptığı yardımlar bir kenara, sembene'nin filmlerine karşı kimi zaman sansür uygulamıştır. la noire de... bunlardan birisidir örneğin. festivallerine baktığımızda ise, afrika'nın 1969'dan bu yana burkina faso'nun başkenti ouagadougou'da prestijli bir film festivali vardır. pan-afrika film ve televizyon festivali her yıl burkina faso'da sayısız afrika yapımlarını ağırlar. pan-afrika film ve televizyon festivali, kıtadaki en kaliteli ve en büyük film festivalidir. güney afrika cumhuriyeti'ndeki afda film okulu, kıtanın önde gelen film okullarından birisidir. afrika'daki sinemanın mali imkansızlıklar, personel eksikliği gibi unsurlardan kolaylıkla etkilendiğini ve sinemada etkileyici film arayışı konusunda bir yetersizliğin ve verimsizliğin olduğunu da şerh düşmek gerekir..
  • arap ve african diye temelde ikiye ayırmak gerekir. hatta mısır'a ayrı bir başlık açmak gerekir.
  • iyi örneklerinden birkaçı istanbulfilms.blogspot.com üzerinden youtube bağlantıları vasıtasıyla ingilizce altyazılı olmak üzere izlenebilir.
  • temelde dil kökenli 3 birime ayrılan sinemadır.bunlar arapça,ingilizce ve fransızcadır.
    sömürgeci toplumlarda gelişmiş bir sinema olamaması,afrika sinemasının gelişim basamaklarını atlamasını 1960lara kadar geçiktirmiştir.
    bu sinemanın gelişmesinde en çok katkı sağlayan ülke de yine halkı da sömürgeden kurtulduktan sonra yanına alan olan fransa'dır.
    burda yetişen afrikalı yönetmenler ülkelerinde savaş mağduriyeti,savaşın toplumlar üzerine etkileri,gelişen toplumlarda kadının yeri konularıyla filmler üretmeye başlasa da,ilk zamanlar avrupanın dikkatini çeken filmler zamanla büyük girişimli amerikan sinemasına bırakmıştır.
    afrikada sinemanın babası olarak görülen isim senegalli ousmane sembene olmasına rağmen dünyaca en çok tanınan isimleri ülkemizde yusuf şahin olarak bilinen mısırlı youssef chaine'dir.
  • genelde hatunların etli butlu balık etli olduğu sinemadır.
  • izleyenlerin afrika'yı dünya'nın en zengin kıtası sanacağı, villaların, bmw'lerin, lüks ürünlerin havada uçuştuğu sinemadır.
hesabın var mı? giriş yap