• ahlaki normlarin belirlenmesini toplam fayda/iyilik uzerinden hesaplayan ahlaki yaklasim. misal bir hareketin dogrulugunu "bu hareket toplumun faydasina midir?" sorusu uzerinden belirler. duty to rescue gibi yasalari mesrulastiran unsurlardan biridir.
  • hastanede iki böbrek hastasi, bir karaciger hastasi bir de parmagini kapiya sikistirarak yaralamis adam varsa, parmagi yarali olani öldürüp organlarini diger hastalara naklederek 3 insani kurtarip 1 insani öldürmeyi mesru görmek gibi sikintilara sebep olabilir.
  • hastanede iki böbrek hastası, bir karaciğer hastası bir de parmağını kapıya sıkıştırarak yaralamış adam varsa; hangi hastanın hastaneye önce müracaat ettiğine bakmaksızın müdahale sırası hayati tehlikesi en yüksek olandan en aza doğru belirleyerek uygulanırsa amacına daha uygun olur.
  • hastanedeki hastalar olayinda faydaci etike'e göre adamlarin egitimine, isine gücüne bakilabilir ancak adamlarin hastaneye gelme sirasi yada aciliyeti topluma maksimum fayda ilkesiyle alakasizdir.

    topluma maksimum fayda ilkesiyle ile hareket ettiginizde sizin icin saglikli adami öldürüp onun organlariyla 3-5 kisiyi kurtarmak en ahlaki secenek olur.

    saniyorum diktatörlüklerde faydaci etik hakimdir, o yüzden dönemin sartlarina göre her sey mübahtir.
  • faydaci etigin sorunu her seye rakamsal bir deger bicilip elma ile armudu ayni denklemde kullanmaya olanak tanimasi, bununla birlikte bireyin degerini topluma faydasina endekslemesi
  • ingilizcesi "utilitarian ethic", öncüleri jeremy bentham ve john stuart mill olan etik görüş.

    kısaca "en fazla insanın en fazla mutluluğu, doğru ve yanlışın ölçüsüdür." diyor jeremy bentham. ve "insanoğlu haz ve keyifin peşinden koşmalı, acıdan ise kaçınmalıdır." diye de ekliyor.
    mill ise "aldığımız hazzın fazlalığı ile birlikte kalitesi de göz önünde bulundurulmalı." diyor.

    yani bu görüşe göre yaptığımız bir eylemin sonuçları çoğunluk için memnuniyet sağlıyorsa o eylem etiktir. memnun olmayan azınlık bok yesindir. ne hali varsa görsündür.

    güzel güzel yazıyordum niye böyle oldu ben de anlamadım. neyse.
  • 1863 yılında yazılmış olan utilitarianismin savunduğu görüştür; gayet basittir. ticarette, doğru karar çoğunluğun (bkz: refah)ını artıran ve (bkz: zarar)ını azaltan karardır der. yani, bu görüşe göre, bir avuç insanın çıkarı için hareket edilmez.

    risk management ve cost-benefit analizleri bu görüşün kullandığı prensiplerdir. olayın özü, işletmede hangi karar alınacaksa alınsın, işe bizim bu işten kârımız ne olacak; kaybımız ne olacak diye (bkz: matematiksel) hesaplama yapıldıktan sonra hangi taraf daha ağır basıyorsa, o karar uygulanır. fakat, çoğunluk bazlı sorgulama yapılır. bu düşünceye göre, şirket böyle kararlarlarla yönetilir.

    kaynak: [https://ethicsunwrapped.utexas.edu/…/utilitarianism https://ethicsunwrapped.utexas.edu/…/utilitarianism] | edit: imla

    edit-2: “jeremy bentham” bu fikrin babası diye bilinir; fakat, (bkz: john stuart mill) 1863'te utilitarianismi yazan kişidir.
  • faydacı etik, davranışların doğru ya da yanlış olmalarını, sebep oldukları sonuçlara göre değerlendirmektedir. davranışın etik açıdan doğruluğunun ya da yanlışlığının, davranışın kendisiyle ilgisi yoktur. faydacı etik, yalnızca sonuç odaklıdır. başka bir deyişle, davranışların sonuçlardan bağımsız olarak kendilerinden bir değerleri bulunmaz. herhangi bir durum karşısında, etik olarak en doğru davranış; objektif bir yaklaşımla ve tüm tarafların göz önünde bulundurularak hesaplandığı en yüksek net faydayı sağlayan davranıştır. bu net fayda, mutluluk ve yarar olabileceği gibi, acılardan ve zorluklardan kaçınmak da olabilir. fayda ilkesinin tanımında da yer aldığı gibi, kişi nasıl davranması gerektiğine karar verirken yalnızca kendi mutluluğunu değil, o davranıştan etkilenecek olan herkesin fayda ve mutluluğunu düşünmek zorundadır.

    faydacı etik anlayışının savunucuları, “kendinde iyi” olan bilgi, özgürlük, sağlık, güzellik, başarı ve anlayış gibi başka kavramların da bulunduğunu savunmuşlardır. “kendinde iyi” olanlar kümesi genişledikten sonra fayda ilkesi de yenilenmiştir. böylece fayda “etik açıdan doğru davranış, sonuçta en fazla kendinde iyiyi üreten davranışlardır” şeklindeki tanımına kavuşmuştur. faydacılar, bir eylemin doğruluğunun fayda prensibine dayandığı konusunda hemfikirlerdir. ancak söz konusu olan faydanın belirli bir durumdaki belirli bir fayda mı yoksa eylemlerin doğru ya da yanlış olduğunu belirleyen genel ilkelere olan uygunluğu mu olduğu konusunda ayrılırlar. ilkini tercih edenlere eylem faydacıları; ikinciyi tercih edenlere ise kural faydacıları denir. eylem faydacıları; “bu durum karşısında bu eylemin iyi ya da kötü hangi sonuçları olacak” sorusunu sorarlar. onlar için etik ilkeler, etik yargılara varma aşamasında bireylere önderlik ederler ve bir durum karşısında etik ilkeye uymamanın, uymaktan daha fazla fayda sağladığı durumlarda, o etik ilkenin tekrar gözden geçirilmesi gerektiğini savunurlar. kural faydacılarına göre de davranışın doğru ya da yanlış olması, davranışın fayda üretmesinin beklendiği etik ilkeye uygun olup olmamasına bağlıdır. bu etik ilkeler de duruma göre esnetilip tekrar gözden geçirilemezler. çünkü herhangi bir etik ilkenin göz ardı edilmesi, tüm ilke sisteminin bütünlüğünü tehdit edecektir.
hesabın var mı? giriş yap