• bilgisayar öğretmeni olan bir arkadaşım var, ankara'nın göbeğinde bir lisede öğretmenlik yapıyor, daha önce de diyarbakırda'ydı. onun en çok şikayet ettiği konu neydi biliyor musunuz? normal bir öğretmen dahil ve hatta bilgisayar öğretmenlerinin bile bu çağda hala bilgisayarı olması gerektiği gibi kullanamaması. mesela okula yeni tayini çıkan bir pc öğretmeni meslektaşının bilgisayarı açmak, kapatmak ve msn'e girmek dışında bir şey bilmemesinden yakınıyordu. nasıl eğitim veriliyor anlamadım bende. öğrencilerinden yana sıkıntısı yoktu. mesela pc öğretmeni olan diğer bir çok meslektaşının bilgisayara format atmaktan aciz olduğundan bahsediyordu, "ya biz çocuklara eğitim veriyoruz ama asıl eğitim görmesi gereken bizimkiler" lafını kaç kere duydum anımsamıyorum.

    bu arada isimde tam seçme olmuş heee, yakında değişik proje isimleri gelir, meltem, huzur, talha falan.
  • ben 80'li senelerde buyuk bir sehirde ilkokula gittim, ilkokul sinifimizin mevcudu hicbir zaman 60 kisinin altina dusmedi. o siniftan 5 kisi anadolu lisesi sinavlarini kazandi, anadolu lisesi'nde sinif mevcudumuz 36-38 arasinda gidip geldi. sinif mevcudu acisindan pek sorun olmasa bile, 7 sene boyunca tuvaletlere girmemeye calistigimi cok iyi hatirliyorum, tuvalet kagidi, sabun gibi temel gereksinimleri gectim, kapilarin cogu kilitlenmiyordu bile. iki sene once mezun oldugum okula gittim, tuvaletler konusunda maalesef halen bir gelisme yoktu.
    bu sirada anadolu lisesi'ni kazanamayan arkadaslarimla (ne mutlu ki) bagim kopmadi, onlarin sinif mevcudlarindan da haberim oldu, 45-50 arasinda ogrenci oldugunu soylemislerdi, tuvaletlerin igrencligi aynen devam.
    kuzenlerim istanbul'un gobeginde liselere gittiler, siniflarinda 50'den fazla ogrencinin oldugunu hatirliyorum. universite yillarinda staj yapmak icin istanbul en ciks semtlerinde cesitli devlet liselerine gittim, ogrenciler siralarda 3'lu oturuyorlardi (evet kazik kadar liseliler). su siralar bir ilcede ilkokul ogretmenligi yapan arkadasim sinifindan bazi fotograflar yuklemis, sinifin ortasinda soba var (yil 2010), okulun ne bahcesi var, ne cevresinde dogru durust spor yapilacak bir alan, tuvalet fotolari yok ama ogrencilerin kullandigi tuvaletlerde sabun olmadigina eminim. bunlar gibi binlerce okul var turkiye'de; kalabalik siniflar, pislik icinde tuvaletler, depreme dayanikli olmayan binalar, vesaire.
    konu neydi? hee fatih projesi, kulaga hos geliyor, kim istemez siniflarimizin iyilesmesini, cocuklarin teknoloji ile tanismasini, ogretmenlerin hayatini kolaylastiracak teknolojik gelismeleri, umarim bir ise yarar.

    fakat ben milli egitim bakani olsam bugun, bu butceyi daha farkli kullanirdim ve 3 ana hedefim olurdu:

    1- depreme dayanikli olmayan butun okullarin yikilip yeniden yapilmasi ya da binalarin guclendirilmesi.
    2- 5 yil icerisinde turkiye'de sinif mevcudu 30'dan fazla siniflarin tamamen ortadan kalkmasi.
    3- tum tuvaletlerde sivi sabun, tuvalet kagidi, ve kagit havlu'nun standart oldugu okullar.

    aci olan su ki 2010 yilinda halen bina, sinif, tuvalet gibi okulun altyapisi ile ilgi mevzulari cozememis olmamiz; daha bunun ogretmen yetistirme, mufredat, meslek ici egitim, olcme ve degerlendirme, bir ust okula yerlestirme gibi toplumun gelecegini direkt olarak etkileyen mevzular mevcut, neyse bu ince isler de benden sonraki milli egitim bakanina kalsin.
  • belki eski kafalılık olacak ama bu projenin hayata geçirilmesi öğrencilere faydadan çok zarar getirecektir. çocukların teknolojiden (televizyon, bilgisayar vs) uzak olduğu tek yer olan sınıflara teknoloji sokmak onları iyiden iyiye "sanal çocuk"lara dönüştürecektir. ayrıca defter, kalem, silgi, tebeşir güzeldir. hissetmenizi, bu sebepten de üzerinde çalıştığınız konuya daha iyi yoğunlaşabilmenizi, bu konu hakkında kafa patlatmanızı sağlarlar. eğitimi sanal ortama taşımak, insanların anlatılanlarla gerçek dünya arasında bağ kurabilmesini zorlaştırır.
  • bu bilgisayar sistemlerinin, yazılımlarının, kimden ve hangi koşullarda edinileceği hakkında meraklanmama neden olan projedir. (bkz: ne ihale döndü abicim ya)
  • bilgi teknolojileri türkiye tarafından üretilmediği takdirde dışa bağımlılığımızı arttıracak olan, ismi daha çok akp tabanına hitap eden popülist proje. yoksa projeyle bir yerin fethedileceği yok!

    projeye ayrılan bütçeyle okullaşma oranının ve bu teknolojiyi üretebilecek öğretim görevlilerinin maaşlarının arttırılabilineceği ve yurt içinde tutulabilineceği de unutulmamalı.

    hayvanımız, teknolojimiz, tohumumuz, ayakkabımız, toplu iğnemiz bile dışardan... sanki bir döneme banziyor...daja vu?
  • önce kısatlması bulunmuş, sonra da projenin ismine karar verilmiş gibi duruyor sanki...

    "fırsatları artırma ve teknolojiyi iyileştirme hareketi projesi" biraz zorlama bir isim değil mi bu proje için? bunu dedim ya, sonra "birileri bu projeye fatih adının konmasıyla dalgasını geçiyor ama bu proje başarıya ulaştığında onlara gerekli tokadı atacaktır." gibi sözlerin mezesi olacağım, en iyisi fatih projesi'nden dayağı yemeden uzamak...
  • millet neden bu kadar microsoft olayına takılmış merak ediyorum, bügün türkiyede neredeyse hepimiz sike sike microsoft ürünleri kullanıyoruz, nedeni ne sizce? tabiki ülkede bilişim sistemlerinden bi haber gençliğin birşeyler üretmekten aciz kaldığı için.

    bu projede %10 gibi bir başarı sağlansa bile yeterde artar vatana millete.
  • ilk bakıldığında vaay ne güzel, keşke bir an önce uygulansa falan diye sevinç çığlıkları attıracak ve kullanıldığında canım yurdumuzun eğitimde çığırlar açacağını düşündürten bir proje gibi görünse de ülke şartlarını düşününce yine milli eğitimin her projesi gibi sınırlı kullanımda kalacağını tahmin ettiğim projedir aslında. tabiki teknoloji kullanımının eğitimdeki önemini tartışmak bile gereksiz ama içinde bulunduğumuz şartları düşünürsek bu projenin hali hazırda zaten varolan eğitimdeki eşitsizliği, okullar arasındaki başarı farkını daha da açmaktan ileri gideceğini sanmıyorum.

    şu anda bile en basit örneğini yıllardır ingilizce eğitiminde kullanılmak üzere para akıtılan dyned programında görebiliriz. neymiş efendim o kadar para veriliyormuş bu sisteme de o yüzden öğrenciler kendilerini dyned denen bilgisayar programında test edecekmiş, dinleyecekmiş, sesini kaydedecekmiş böylece daha iyi ingilizce konuşabileceklermiş vs vs. tamam güzel, hatta süper fikir tabi ki ama acaba altyapı bunun için hazır mı?

    acaba benim de içinde çalıştığım doğu anadolu bölgesindeki öğrencilerin -köy okullarınından bahsetmiyorum bile- kaç tanesinin evinde bilgisayar var? hadi evini geçtim okulda kaç öğrenciye bir bilgisayar düşüyor?

    ankarada kimin yazdığını her zaman çok merak ettiğim ve bulduğumda kendilerine edecek birkaç laf hazırladığım, devletin şu ücretsiz dağıttığı kitaplar -özellikle ingilizce kitapları- acaba öğrencilerin yüzde kaçının yaşantısını yansıtıyor?

    acaba baseball ve cheesecake eşliğinde önlerine present perfect tense dayatılan sekizinci sınıf öğrencilerinin yüzde kaçı hala türkçe'de(!) bile okuma yazma zorluğu çekiyor ve neden?

    bunlar gibi daha bir çok soru cevaplanmadan yeni bir proje falan eksik kalsın diyor öncelikle önümüzdeki sorunları çözmek için projeler geliştirmekte fayda var diye düşünüyorum. neymiş her öğrenciye bilgisayarmış, not tutmak yokmuş, muş muş muş...

    (ara: ayranı yok içmeye)
  • din derslerinde ne şekilde hayata geçirileceği merak konusu olan proje. ayrıca kara tahtadan rant kapısı aralamak da 2000'li yıllara nasipmiş. uçan servisler de bekliyoruz.
hesabın var mı? giriş yap