• mies van mer rohe'nin en unlu yapilarindan biri olan bu evin tasarimina 1946 yilinda baslanmis ve hem mimarin isverenle arasindaki turlu tartismalar ve anlasmazliklar, hem de teknik zorluklar nedeniyle 1951 yilinda tamamlanabilmistir. enternasyonel stil denen seyin tipik bir ornegi olup resimli ansiklopedilerde rahatlikla minimalizm sozcugunun karsisina konulabilecek olan yapi tamamen camla kapli cepheleriyle ev kavramina yeni bir soylem getirmis, ortaligi velveleye vermistir. edith farnsworth adindaki doktor bir bayan icin haftasonu evi olarak tasarlanan yapi chicago illionis'te dort tarafi ormanla cevrili cayir cimen oh mis bir arazi uzerinde insa edilmistir. araziyi arasira sular sellerin basmasi nedeniyle yapi zeminden 1.5 metre yukari cekilmistir. 8.5 metre mesafeyle karsilikli dizilmis dorder celik kolon yapinin strukturunu olusturur.
  • http://www.farnsworthhouse.org/ adresinden ev ve ludwig mies van der rohe hakkında detaylı bilgiye ulaşılabilir.
  • yerden 1,5 metre yükseltilmiş olmasına rağmen zamanında bu evi gene de su basmıştır. şimdi artık müze olarak kullanılmakta ve özel turlarla içine girilebilmektedir. içerdeki yatağın tasarımı da pek bir hoştur.
  • içerisindeki yatak da yine van der rohe'nin kendi tasarımı olan barcelona bed'dir. serinin en meşhuru ise barcelona chair'dir. 1929'daki barcelona fuarında ilk defa sergilenen bu mobilyalar efsane kategorisine yükselmiştir.

    (bkz: barselona pavyonu)
  • lego firması tarafından oyuncağı yapılan mies van der rohe'nun başyapıtı.
  • inşaatının philip johnson’ın cam ev'inden 2 sene sonra bitmiş olması aklıma küçük esinlenmeleri getiriyor. karşılaştırdığımda da cam ev ağır basıyor. sanırım kömür rengi çelik kullanması ve cephedeki kayıtların farnsworth'e gore çok daha ince ve zarif durmasından.
  • modern mimari için önem teşkil eden transparan evlerden biri. mies van der rohe nin manitası, arazisini mimar sevgilisine verip, "buraya yuvamızı yap" bebeyim dedikten sonra, mies abi'nin yuva kavramını biraz kıçından anlayıp yaptığı evmiş. zaten daha inşaat bitmeden böyle olmuşlar (parmaklarımı kanca işareti yapıyorum). sonra gelsin davalar, gitsin sansasyonlar. kadınceyiz de ilerde sıkılıp evi bir ingiliz lord'a satıyor, sonra ev bir rahat soluk alıp müze oluyor. kıssadan hisse: mies'cim, kadın parasıynan komunist mimari olmuyor işte.
  • cam ve çelik kullanımıyla bambaşka bir devri başlattığı, modernist konut mimarisi için kilometre taşı olduğu, estetik ve minimalizm açısından gözü doyurduğu söylenebilir; ancak, farnsworth evi mükemmel olmaktan oldukça uzak bir yapı.

    mies, peter behrens ile aeg turbinenfabrik için çalışırken daha sonraları her projesi için benimseyeceği o meşhur sözü duyuyor ustasından: less is more.
    ancak bu sözü layığıyla uygulamaya koyması farnsworth evine başlayana kadar gerçekleşmiyor. zira daha önceleri çalıştığı her projede fikrini belirten bir ustası ya da müşterisi oluyor.

    edith farnsworth, kendisi için bir haftasonu evi yaptırtmayı planlarken mies ile tanışıyor ve teklifi ona götürüyor. biraz da mies'in nüfuzundan etkilenerek tüm karar aşamasını ona bırakıyor ve böylece mies van der rohe hemen her istediğini hayata geçirebiliyor.
    daha sonraları aralarında çeşitli sürtüşmeler ve anlaşmazlıklar yaşansa da, evin plan aşamasında rol oynayan tek kişi mies oluyor.

    projenin çizimleri başlamadan, mies ve edith, nehre yakın olan araziyi görmeye gidiyorlar. fikir burada şekillenmeye başlıyor mies'in kafasında. arazinin manzarasından fazlasıyla etkileniyor ve daha önce hiç yapılmamış bir konsept beliriyor kafasında. cam ev.

    mies projeye başladığında seneler önce hocasından duyduğu "less is more" fikrini benimsiyor. bu projede daha az* ile kastettiği daha az araya girme, daha az gözü yoran elementler, daha az intrüzyon. more* ile kastettiğiyse daha fazla manzara, daha fazla doğa, daha fazla gökyüzü.
    evin içindeyken gökyüzünün, ağaçların, nehrin olduğu gibi görülebilir oluşu, kişiyi çevresinden ayıran herhangi bir elementin varlığından bahsedilememesi insanda içerideyken de dışarıda algısı yaratıyordu. estetik olarak çok hoşlarına gitse de, sorun burada başlıyor ve yapıyı bir konut mimarisi olarak "mükemmel" olmaktan uzaklaştıran da bu özellik oluyor.

    ev, daha yapımı aşamasında o kadar ün kazanıyor ki, insanlar inşa sürecini bile görmek için akın ediyorlar.
    öte yandan edith, üç senelik yapım aşamasında gayet insani ihtiyaçlar için dahi mies ile çatışmak zorunda kalıyor. tek odalı evde kıyafetlerini asacağı dolap dahi olmaması edith'i zorlarken, mies'in bu duruma "dolaba ne diye ihtiyacın var? bu bir haftasonu evi" gibi yapıcı ve anlayışlı olmaktan uzak tavırları aralarındaki sorunları büyütüyor.
    mies, yakın arkadaşlarına edith'in istediği bazı mobilyaları tasarlattırıyor; ancak, edith farnsworth evde yaşamaya başladığında evle ilgili sıkıntıları da giderek artıyor. mobilya konusundaki sorunlar bir yana, evi görmeye gelen insanların mahremiyete sürekli olarak tecavüz etmesi evi neredeyse yaşanmaz hale getiriyor. insanlar, özel ya da kiralık kayıklarla nehri geçerek araziye izinsiz giriş yapıyorlar ve sürekli olarak evin çevresinde geziniyorlar. tuvalete girdiğinizi ve dışarıda 30 tane kameranın size yöneldiğini düşünün. edith'in yaşadıkları da işte bu. evi "glass cage" olarak adlandırıyor ve satışa çıkarıyor.

    mimari açıdan birçok yeniliği getirdiğini ve tasarımıyla göz doldurduğunu söyleyebiliyoruz bu sebeple; ancak, iyi bir konut mimarisi olduğunu, tasarımının bu mimariye uygun olduğunu söyleyemiyoruz. yapı şu an müze olarak hizmet veriyor ve bu amaca oldukça uygun bir profil çiziyor. mies van der rohe, less is more sözüyle dışarısı ve içerisi arasında "less intrusion"ı kastediyordu ama bunun edith için aynı zamanda "more intrusion" demek olacağını kaale almamıştı. kaale almamıştı; çünkü, estetiği kullanışlılığa tercih etmişti. ev çok güzel bir ev; çünkü mies, insani her türlü ihtiyacı (en başta mahremiyet) göz ardı etmişti ve kendisine sonsuz bir tasarım rahatlığı sağlamıştı. louis sullivan'ın ünlü sözü "form follows function" dahi burada mies'i destekliyordu; çünkü, mies için tek öncelik sadelikti; evde insanca yaşama hakkı değildi.
  • richard press'in yazıp yöneteceği uyarlama biyografi projesi. ralph fiennes, elizabeth debicki ve maggie gyllenhaal ise kadrodan bazı isimler.
hesabın var mı? giriş yap