*

  • 80'lerin başında diyarbakır cezaevi'ni cehenneme çeviren türk subayı...

    81-84 arasında 30'dan fazla insanın öldüğü cezaevinin (yüzbaşı) askerî savcısıdır. bu dönemde yapılan işkenceler kulaklarını tıkamayanların zaten bildiği şeylerdir, o yüzden ayrıntısına girmeyeceğim.

    ancak daha sonra (üstün hizmetlerinden dolayı) binbaşı olarak istanbul'a atanmıştır. (88 ekiminde olsa gerek) gayet mesut bir şekilde bir belediye otobüsünde karısı ve çocuğuyla seyahat ederken, kafasına bir silah dayanmış ve kafatası bir daha hiçbir işkence emri veremeyecek biçimde dağıtılmıştır.

    yıllar sonra bu eylemden abdullah kanat adlı pkk militanı sorumlu tutulmuş ve idama mahkum edilmiştir.

    soyismiyle müsemma olmaya çalışan bu şahıs tam bir başarı sağlayamamış olsa gerek ki, ismi ukte olarak verilmiştir. unutulmamış olması memnuniyet vericidir.
  • etimesgut zırhlı birlikler tümeni içindeki bir caddeye adı verilmiştir.
  • 12 eylül karanlığında diyarbakır cezaevi iç emniyet komutanıydı. yüzbaşıydı. 22 ekim 1988'de ümraniye'de otobüste öldürüldüğünde binbaşıydı. aksaray'da anıtı varmış bu adamın. o anıtı dikenleri merak ediyorum.

    12 eylül'ün sistematik bir işkence ve hak ihlalinin ötesinde daha da beter bir kıyım ve halkın-ideolojilerin-bireylerin meşru haklarına tecavüz etmek olduğunun ispatıdır kendisi. sadece bast bir sadist değildir yani. bunun ötesinde kanlı bir projenin neferidir. yaptıkları kocaman bir bütüne hizmet eden bir parçadır. bu kanlı projenin işkence ayağını yürüten sayısız isimden biri.

    anlatılanlara göre, koğuşlarda 24 saat işkence prenisibiyle terör estirmiş, mahkumlara "ben türküm" dedirtmiş, demeyenlerin ciğerleri parçalanıncaya kadar işkenceler sürmüş. işkencelerin çoğu yapanlar yorulunca bitiyormuş. yaptırdığı işkencelerle onlarca insanın ölümüne neden olmuştur. yaptığı işkenceleri protesto etmek içi bazı mahkumlar kendini asarak canlarına kıymıştır. sayısız 12 eylül failinden biridir.

    adalete hesap vermeden gitmiştir. ama hâlâ hesap sorulacak bir kişi vardır. onu da anayasa korumaktadır. ab'ci-demokrat-cesur hükümetimiz nedense bu anayasa kanunlarını gündeme bile getirmemektedir. muhtemel armutalan'daki paşa da ölüp kimse kalmayınca bu ülke 12 eylül ile hesaplaşacaktır. benzer bir fail için:
    (bkz: nurettin soyer)
  • pkk'nın taban bulup güçlenmesinin nedenlerinden biri olarak gösterilen diyarbakır cezaevindeki tutuklulara en insanlık dışı işkenceleri yapan ve yaptıran, ancak bunları, amirlerinin bilgisi ve talimatı dışında ve hiçbir devlet ve hükümet organının haberi olmadan yapmış olmalı ki, emekliliğinde bir köşeye bırakılan ve arabalı, korumalı gezemeyip halk otobüsünde seyahat ederken vurularak öldürülen emekli subay.
  • keşke o şekilde ölmeseydi diye düşündüğümdür. ölüm bazen o kadar hızlı olmamalı. an değil de, saatler sürmesini istiyor insan bazen bu sürecin.
  • ---alıntı---
    diyarbakır zindanının baş celladı hiç kuşkusuz esat oktay yıldıran'dı. esat oktay türk ordusunda yüzbaşıydı. kesin olmayan bilgilere göre kemal yamak ile birlikte kıbrıs işgaline katılmış, orada hapishaneler sorumluluğu yapmış, savaşta tutsak düşen rum'lara zulüm yaparak uzmanlaşmıştı. büyük bir ihtimalle o da efendisi yamak gibi ergenekon'un üyesiydi. 40 veya 42 yaşlarında kumral orta boylu bir adamdı. insanlara işkence yaptırmaktan zevk alırdı ve zalim olduğunu hiç çekinmeden anlatırdı. cezaevine geldiği ilk günün şafağında 35. koğuş olarak bilinen hücre bölümlerinde kendisini şöyle tanıştırmıştı: "beni dinle, ben esat oktay yıldıran, ben buraya direkt genel kurmay başkanının emriyle buraya geldim, seninle burada 4 yıl kalacağım. ben kıbrıs'ta rum çocuğunu kesmiş, babasının karşısında kanını içmiş adamım" esat oktay işkence konusunda uzman bir adamdı ve yöntemleri çok şaşırtıcıydı. örneğin size tahliye olduğunuza dair müjde verirdi, siz büyük bir sevinçle koridora çıkardınız ve o arada sizi öldürtürdü. size turp verilmesini isterdi ama turp sopa demekti. sizi sıcak suyu olan banyoya yollardı. ama kendinizi boklu suyun içinde bulurdunuz. bu esat oktay yıldıran 14 temmuzda kendisinin kurduğu zulüm düzenine karşı ölüm orucuna başlayınca ve tutuklu tabutları ardarda cezaevinden dışarı çıkınca diyarbakır zindanını terk etti. istanbulda binbaşı olarak görev yaparken bir kürt militan tarafından beynine sıkılan kurşunla 1988 de öldürüldü
    ---alıntı---

    http://www.diyarbakirzindani.com/…w&id=16&itemid=31
  • "cellat uyandi yataginda bir gece
    "tanrim" dedi, "bu ne zor bilmece"
    oldukce cogaliyor adamlar
    ben tukenmekteyim oldurdukce"*
  • pkk'nin kuruculari arasinda isminin mutlaka zikredilmesi gerektiğini düşündüğüm kişilik.
  • babam ile aynı mahallede büyümüş olmasından dolayı bildiğim kadarıyla, küçükken mahallenin çocukları top oynarken kendisi kedi köpek kovalayıp onlara çeşitli işkenceler yaparmış.
  • pkk'liler tarafından öldürülmemiştir. rizgari olarak bilinen kürt örgütünün 12 eylül sonrasında arta kalan militanlarınca öldürülmüştür.

    edit: kuvvetle muhtemeldir ki öldürenler öncesinde veya sonrasında pkk'li olmuşlardır. anlatılanlara göre son duyduğu kelime "esaat" tır..

    (bkz: şiirsel adalet)
hesabın var mı? giriş yap