• bir dönem danimarka tarihine bakarken bir yanda yasak bir aşkı anlatıp fonuna avrupa aydınlanmasını yerleştirilen iyi kotarılmış danimarka filmi. http://www.youtube.com/watch?v=00jlnhu5coi
  • mads mikkelsene, bu kez aydın despot rolünde, bir kere daha bayılmamıza sebebiyet vermiş filmdir, biz kimsek artık. festivalde görücüye çıkmış ancak gayet mainstream olduğundan kelli normal zamana da uyarmış.
    ilaveten: http://theresemalaussene-mayis.blogspot.com/
  • "a royal affair" diye geçiyor, yasak aşk diye de iksv kapsamında oynadı geçenlerde.

    adına çok kanmayalım, aslında 18yy sonları 19yy başları danimarka'sını, kraliyet cephesini ve danimarka'yı kerteriz alarak avrupa aydınlanma süreçlerini de bir güzel anlatıyor film.
    ki romantik ve bayık yasak ilişkilerden ziyade dönem danimarkası ve bu aydınlanma süreçleri çok daha ilgi çekiciydi diyebilirim.
    isimde bahsi geçen entrikalı aşk hikayelerini ya da vii. christian'ın delilik dozunu sinemasal kurgu sanmıştım izlerken, lakin biraz araştırınca gerçeğe birebir yakın gibi gözüküyor, bu durum biraz daha katlanılır kılıyor bu yasak aşk konusunu.
  • yüzbinlerce kez işlenmiş bir konunun mükemmel oyunculukla yüzbinbirinci kez işlenmişi. çok büyük keyifle mads mikkelsen izlerken, alicia vikander gerçekten iyi idi. arızalı mikkel boe følsgaard'ın hehehe gülüşü aklımızdan hiç gitmedi. yaşasın iskandinav sineması. bu senenin ağızda güzel tad bırakan filmlerinden.

    http://www.imdb.com/title/tt1276419/
  • mads mikkelsen bebeyime bir kez daha hayran olmak için gittiğim film. emelime ulaştım elbet. ** üstelik 18. yüzyılda avrupa'daki aydınlanma hareketleri sırasında yaşanan entrikaları pek güzel aktarıp aradaki aşk hikayesini de yapış yapış olmadan anlatmış eli yüzü düzgün bir de film buldum. alicia vikander denen hatun da pek başarılıydı. önü açık gibi görünüyor. sonbaharda seyredeceğimiz yeni anna karenina filminde kitty olmuş bile şimdiden. bu filmdeki rolüyle berlin'de altın ayı ödülü alan mikkel boe følsgaard ise daha tiyatro okulunda öğrenciymiş, bu sene mezun olacakmış, aferin. *

    bu arada dışarısı 38 derece sıcakken sinema salonunu eksi 2 derece civarında soğutup 137 dakika boyunca bir danimarka havası yaratan, incecik elbiselerle kıçımızın donmasını ve çıkışta sıtarbaks kahve kupasını iki elle tutma karizması yaratmamızı sağlayan sinema sahiplerine teşekkürü ayrıca borç bilirim.
  • ağır ağır ilerleyen ve ince ince işlenen güzel bir dönem filmi. klasik bulunup, sıkılınabilir, eyvallah. ama yalnızca muhteşem doğa görüntüleri için, harika oyunculuklar için ve başarılı kostümler için bile izlenebilir. deli kralın performansına da hayran olmamak elde değil, mükemmel oyunculuk.
  • bana saray iftiralari ve yasak asklarindan cok daha fazlasini anlatan bir film oldu. izlerken -bu janri cok severim oncelikle- evvelden izledigim tarih filmlerine kiyasla daha siradisi bir haz aldim. belki kuzey avrupa manzaralarindan, oyunculuktan ya da alman doktorun cazibesinden.. belki de enlightment era'nin baby step'lerinin atilmaya calistigi anlara taniklik etmekten..

    (bkz: must see)
  • --- spoiler ---

    adını ingilizceye çevirirken bilinçli olarak mı "the" yerine "a" kullandılar bilmiyorum ama eğer öyleyse adıyla bile "sadece sarayda yaşanan bir yasak aşkı anlatmıyorum, anlattığım şey bambaşka" diyen film. bir ülkenin tarihini bugün bize anlatmaktan öte, hani toprağa bir tohum ekersin ve meyvesini bir zaman sonra verir ya işte burada da tüm yaşananlar, bir fark yaratma, bir değişimi gerçekleştirme çabaları, bedeli ağır gibi görünse de ülke için hemen değil bir zaman sonra ve kalıcı olarak meyvesini veriyor. böyle izledim ve müthiş etkilendim filmden. kaldı ki doğası, çekimleri, oyuncularıyla hikayedeki tüm duyguyu iletmekte hiç zorlanmayan bir film.

    --- spoiler ---
  • oscar maratonu sırasında zorunlu olarak ve önyargı ile izlediğim ama dönem filmlerinden sıkılan beni kendine bağlamayı başarmış, danimarka tarihini gayet başarılı bir şekilde anlatan ve bence aldığı ödülleri kesinlikle hak eden film.
    en iyi yabancı film dalında da oscar adaylığı var filmin tabii ama ödülü amour'a kaptıracaktır haliyle.
  • danimarka tarihini (en azından aydınlanmaya giden süreci), soylu sınıfı, aydınlanmanın toplumsal/siyasal kodlarını ve nedenini çok iyi aktaran bir dönem filmi (yanı sıra çok iyi bir aşk filmi olmuş ama ağır konular konuşuyoruz buna pek değinmeyelim).

    gerçek bir olaya dayalı.

    sosyal bilimlerde genel bir tartışma olan tarihin -değişim- öznesi ne/kimdir diye. bu filmde anlatılan johann friedrich struensee ve de ingiltere'de köleliğin kaldırılmasını sağlayan william wilberforce (amazing grace filmi kısmen onu anlatmıştır) gibi kişileri düşününce tarihin öznesi ne tarihsel materyalizmin iddia ettiği gibi sadece maddi koşullar, üretim ilişkileri, toplum, sınıf ilişkileri değil bir de özne(ler) var. buradaki iddiam idealist tarih yorumcularının iddia ettiği gibi tarihsel -değişim- öznesi salt ne özne ne de tin'dir. maddi koşullar, üretim ilişkileri, toplum, sınıf ilişkilerinin yanında kişileri de ihmal etmemiz gerektiğidir.

    bu iki abimizi de kutlamak, taktir etmek lazım.

    gelgelelim filme: filmi çok beğendim, kesinlikle seyredilmeli.

    edit: imla valla.
hesabın var mı? giriş yap