• efsanenin baslangici, 60'larin sonunda ajax'in yaptigi cikisa kadar uzaniyor. 1974 ve 1978 dunya kupalarinda sampiyonlugu kilpayi kaciran takimin, dunya kupasi alamamis en iyi takim oldugu bir gercek. total futbol'un en guzel orneklerini sergileyen takimin unutulmaz kadrosu su sekilde:

    8 jongbloed*
    20 suurbier
    17 rijsbergen
    2 haan*
    12 krol
    6 jansen
    13 neeskens*
    3 van hanegem
    16 rep*
    14 cruyff*
    15 rensenbrink*

    hafiza tazeleme babinda:
    http://easyweb.easynet.co.uk/…p/holland74/index.htm
  • almanya 1974 ve arjantin 1978 dünya kupaları'nda ikincilik kazanan hollanda milli futbol takımı. kaleci jongbloed, ari haan, rep, krol, neeskens, rensenbrink, cruyff gibi yıldız oyunculara sahip bir takımdı ve surinamlı takviyesi almamış, "saf hollanda milli takımı"ydı bu ikisi de. 1978 dünya kupası'nı müthiş bir mücadele vermelerine rağmen evsahibi arjantin'e karşı kaybettiler. ilginç bir özellikleri, daha sonraları bu takımın doping yaptığı ve oyuncuların bir kısmının eşcinsel olduğu iddia edilmişti. iddialar hiçbir zaman kanıtlanamadı.
  • 1974 teki ve 1988 deki hollanda milli takimi ne kadar efsane ise 1998 fransa ve 2000 hollandadaki milli takim ayni derecede efsanedir. dunya kupasi yari finali her ne kadar kucumsenmeyecek bir basari olsada hollanda milli takiminin o turnuvada sergiledi oyun takdire sayandir. oyleki turnuvanin hollanda ile beraber en iyi takimi olarak lanse edilen brezilya ile oynan yari final macinda oldukca basarili bir oyun sergilemis ama penaltilarla turnuvaya veda etmistir. fransanin sampiyonlugu dunya kupalarinda 82 sampiyonu italya ile beraber en hakedilmeden alinan sampiyonluklardan birisidir. brezilya tarihinin en kotu oyunlarindan birini sergilemis ve ayni oyuncunun iki hatasi macin 2-0 olmasini sagladiktan sonra yapicak cokta birsey kalmamistir. kanimca sampiyon olarak turnuva basindan ilan edilen brezilya o sene hollandadan sonra en iyi oyunu oynayan ikinci takimdir ama hollandali oyuncularin penalti kullanmadaki yeteneksizligini sergilemeleri uzerine hollandanin yolunu kesmistir. o yil oynanan arjantin hollanda macini tekrar izlersek o hollandanin efsane bir takim oldugunu anlayabiliriz.
    diger bir sampiyona olan 2000 de ise hollandanin italyayi ne derece darmadagin ettigi cok aciktir ama futbol tarihinin en buyuk basiretsizliklerinden birisi yasanmis ve hollanda mac icinde gol bulamamistir. o cok unlu italyan savunmasini sagli sollu zenden , overmars ve van bronckhorst ile darmadagin edip ileride bergkamp ve kluivert ile inanilmaz goller kacirmistir. o takimin iskeletini olusturan oyuncularin hep birlikte oynadiklari ajax takiminin avrupa sampiyonlugunu dikkate alinirsa dunya futbolunda cok az rastlanan mukemmel bir jenrasyon oldugunu goruruz.
  • şu kulunuzun brezilya , arjantin ve hatta türkiye gibi milli takımların yüzüne bakmamasının ve kalbinin derinliklerinde hep hollanda'yı desteklemesinin nedenidir bu takım. o muaazam kadronun iki dünya kupasında da (1974 ve 1978) direkten dönmesi, futbolun kimi zaman nasıl da adaletsiz olabildiğinin en güzel örneğidir. umudumuzu kaybetmedik. bekliyoruz. olacak bir gün.
  • http://www.ntvmsnbc.com/news/283894.asp?0m=s18g

    sitesinde özleyenleriyle tekrar buluşmasını sağlayan bir fotoğrafı bulunan takım.
  • bir futbol devrimi. siyasi olarak 1789 un fransa sı neyse futbolda 1970 lerin hollandası odur. yazıya böyle girişerek entry yi sözlük formatına uydurduktan sonra meseleye girelim.

    aslında avrupa futbolunda ilk turuncu sinyal 1967 de verilmişti. o sezonun şampiyon kulüpler ikinci tur eşleşmesinde 20 lik cruyff un sürüklediği daha önce adı duyulmamış ajax diye bir takım liverpool u 5-1 yenince. ama turuncu alarmın kırmızıya dönüşü birkaç sene sonra olacaktı.

    asıl hikaye 1969 yılında başladı. o yıl amerikalılar aya giderken, pele maracanada kariyerinin 1000. golünü atarken ajax avrupada finale yükseldi. sırasıyla nurnbergi 4-0 1-1 fenerbahçeyi 2-0 2-0, benfica yı 1-3 3-1 ve 3. maçta 3-0 spartak trnavayı 3-0 ve 0-2 ile geçen takım final maçı için milanın karşısına çıktı. sonuç felaketti. ama artık kuzeybatı avrupa da dikkate değer bir şeyler olduğunu herkes fark ediyordu.

    ertesi sene türk tabiri ile ezeli rakip ebedi dost feyenoord celtic i 2-1 yenerek avrupanın en büyüğü olurken ajax uefada yarı finale çıktı. arsenale kaybederek elendi. ama bu elenişin hesabı da 2 sene sonra sorulacaktı. kulüp takımları başarıdan başarıya koşarken turunculu milli takım nedense cırtlak sesler veriyordu. aynı yıl grubunda bulgarların ardından 2. ci olup dünya kupasına katılamadılar.

    1971 den sonraki yıllar ise ajax ın yılları idi. artık oturan total futbol ile rakiplerini dalga geçe geçe ezen bu takım 71 de dinamo tiran, basel, celtic, atletico madrid ve panathinaikos u 72 de dinamo dresden, marsilya, arsenal, benfica ve interi 73 te ise cska sofya, bayern münih, real madrid ve juventusu geçerek 3 kez en büyük oldu. arada 3 hollanda ligi bir kıtalararası kupa 2 süper kupayı mideye indirdiler. feyenoord ise 74 te uefa kupasını aldı. tabi bu gençlerin aynı başarıyı milli takımda da göstermeleri bekleniyordu. onlar da beklentileri boşa çıkartmadılar..
  • futbola her yönden yenilik getirmiş bir ekipti hollanda 74 takımı. öncelikle saha dışında bile farklıydılar. tipleri eski zaman viking akıncıları gibiydi. ince uzun bacaklı, geniş omuzlu, uzun saçlı 1 düzine gençten oluşan bir takım görülmemişti daha önce. davranışları ise ayrı bir alemdi, deplasmanlara karıları ve sevgilileri ile gidip, kadınlarla aynı otelde ya da kampta kalıyorlardı. maçtan önce gevşemek için içki içip kumar oynuyor, dansa gidiyorlardı. sahada ise tuhaf hatta komik numaralar giyiyorlardı. sırt numaraları 14 , 22, 13 17 gibi daha önce sadece yedeklerin kullandığı numaralardı. hem kendi kulüplerinde hem milli takımda numaralar değişmezdi. sahada hareketleri çok farklıydı. sanki kendilerini sıkmıyorlar, dalga geçercesine doğaçlama hatta nasıl isterlerse öyle oynuyorlardı. abartılı hatta eşcinselvari gol sevinçleri vardı.

    e tabi sonuçta futbol takımıydılar ve asıl önemli olan oydu. o zamanlar futbolda 4-3-3 modaydı. ajax ve hollanda da kağıt üstünde 4-3-3 oynuyordu. ama onları farklı kılan sağ açığın bazen sol açık, forvetin oyunkurucu, liberonun forvet gibi oynaması idi. sahadaki her adam kaleci hariç her yerde oynayabiliyor, ve hiçbiri de sırıtmıyordu.
    74 dünya kupasına gelirken belçika norveç ve izlanda ile aynı grupta yer aldı fakat bekleneni veremeyen ekip belçikayı averajla geçebilerek kupaya geldi. hazırlık maçlarında ise biri hariç tüm maçlarında berabere kalmışlardı.
    rinus michels takımı ajax ve total futbola göre kurarken epey zorlandı. elinde ajax ve feyenoord başta olmak üzere harika bir malzeme vardı. kısa süre önce ajax tan barcelonaya transfer olan cruyff takımın beyni idi ve takım onun etrafında oluşacaktı. cruyff santrafor mevkiinde idi ama sahada sonsuz serbestliğe sahipti. istediği gibi dolaşacaktı. zaten kupa sırasında forvetten çok oyun kurucu gibi oynadı ve 7 maçta sadece 3 gol attı. asistleri ise 10 geçiyordu. kupa öncesi forvetin olduğu gibi ajax tan oluşması bekleniyordu. sağda rep solda keizer ortada sarı fare. fakar michels hazırlık maçlarının aksine solaçığa rob rensenbrink i monte etti.ajax efsanesi keizer ise sadece bir maçta oynadı o maçtada hollanda 0-0 berabere kaldı. asıl sorun ortadaydı. avrupanın kulupler bazında en iyi ortasaha üçlüsü feyenoord ve ajax ta idi . bir tarafta neeskens, haan , mühren diğer tarafta israel, jansen van hanegam. başta sadece neeskens in yeri garanti gibiydi. haan ile israel ise diğer ikili olarak düşünülüyordu. fakat rinus michels hazırlık maçlarında pek verim alamadığı bu 3 lüyü çok ilginç biçimde bozdu. neeskens ortasahada kalırken haan defansa gönderiliyordu. israel ise kendini kulübede buldu. feyenoorda adeta kıyak geçen rinus amca. neeskensin yanına van hanegam ve janseni verdi. savunmada ise hulsoff un sakatlanmasında doğan boşluk haan la kapatıldı. feyenoordun civciv rengi saçlı liberosu rijsbergen ile ikisi göbeği tutarken kanatlar ajaxtan dı. krol solda ve suurbier sağda. takım turnuva boyunca bu kadroyu hiç bozmadı. sadece israel ve keizer birer maç oynadılar. feyenoord un golcüsü de jong ise son dakikaların adamı oldu.. bir de kaleci var sahi. takımın kalesisi jongbloed diye biriydi. olsa da olur olmasa da olur türden bir kaleci. 35 yaşında. her biri koskoca birer yıldız olan takımın tek ortalama vatandaşı kalecisiydi. ama bu takım öyle bir takımdı ki aslında kaleciye pek ihtiyaçları yoktu. 3 gol yeseler 4 tane atarlar gene kazanırlardı.

    turnuvada ki maçları uzun uzun anlatmaya gerek yok. ilk turda uruguayı 2-0 bulgaristanı 4-1 yenip isveçle 0-0 berabere kaldılar. asıl show 2. turdaydı. arjantini 4-0 doğu almanyayı 3-0 brezilyayı 2-0 yenip finale kaldılar. oynadıkları futbol ise tribünler için ziyafet rakipler için eziyetti. finale evsahibinin karşısına çıkarken sadece 1 gol yemişlerdi. o golü de krol kendi kalesine atmıştı.

    finalde ise rakip evsahibi idi. aslında alman milli takımı siyah beyaz forma giymiş bayern münihti. ve geçen sene ki avrupa kupası maçında ajax bayerni 4 e katlamıştı. iki takımın 6 şar futbolcusu şimdi milli forma ile karşı karşıyaydı. yani dünya kupası finali geçen yıl
    ajax ın 4-0 zaferiyle biten maçın rövanşıydı.

    hollanda kesin favori olarak başladığı maçın 1. dakikasında 1-0 öne geçince artık herkes fark bekliyor. ikinci ne zaman diye soruyordu. ama karşıdaki takım kendileri kadar yetenekli olmasa da , turnuva boyunca kısır hatta kötü bir futbol oynasalar da almanyaydı. ve bu faktör onların tarihlerinden, genlerinden gelen özellikleri dengeyi değiştirip maçı 2-1 kazanmaya yetti. almanlar 54 te bir başka efsaneye, macarlara yaptıklarının aynısını bu kez hollandaya yapıp dünya kupasını ikinci kez kazandılar. 2. yarı tek kale oynansa da cruyff un devamlı tutuk oynaması, kaçan goller ve maier ile beckenbauer in hayatlarını tehlikeye atarcasına her topa uçmaları, dünya kupasını evde bıraktı. maç bittiğinde kimse hatta almanlar bile inanamıyordu sonuca. franz beckenbauer fifa world cup ı kaldırırken hollanda dünya şampiyonu ünvanı yerine şöyle bir ünvanla yetiniyordu. dünya kupasını kazanamayan gelmiş geçmiş en iyi milli takım.

    birkaç gün sonra amsterdam da krallar gibi karşılanan hollanda milli takımı bizzat hollanda kraliçesi tarafından tebrik edilirken. teknik direktör rinus michels ve kaptan johann cruyff a altın madalya takılacaktı.
hesabın var mı? giriş yap