• dinlenmemesi, indirilmemesi, rast gelinmiş olunmaması gereken albüm.
    yıllardır kullanılan antidepresanların etkisini bir saniyede çözebilme gücüne sahip.
    var olan herhangi bir rutini bozabilme, hatırlatma hatırlatma ve bakışları bir noktaya sabitleme ihtimali yüksek.
    modernite giderici, aura delici..
  • biraz edip cansever okuduktan sonra maurice blanchot okurken, bütün kaybedenler gibi bukowski'yi anımsayarak kadehinizi sıktığınız bir anda, yokluğu unutmayı, ya da unutmayı unutmayı anımsatan fon müziği. mevcudiyet, uzun zaman uykudaydı. neden hiçbir fotoğrafta göz göze gelmediğinizi düşünmek ne kadar saçmaysa, anlam da o kadar saçma... dil bizi bölerken, dil konuşmayı konuşmaya başlamışken, rezonansının varlığı odaya taşımayı değil, çaldıkları notaların müzik olmaya başladığı ölüm stili.
  • ary barroso bestesi, latin cazda en sevdiğim standartlardan biri. stan getz'in charlie byrd ile birlikte buna getirdiği yorum muhteşemdir, bossa nova'nın zirvelerindendir. kımıl kımıldır, pek cicidir.
  • sadelik akar albume ilk bakışta, aldatmacadan ibarettir; şöyle ki bağdaş kurup bir transa geçmediğiniz kalır. hazırlıksız dinlememek lazım, yakaladı mı bırakmıyor. o da bir untitled'dır aslında..

    1. recorded and mixed at sound of music, richmond va.
    2. with john morand and assisted by brian hoffa
    3. dulcimers played by peter neff, strings played
    4. by chris johnston, craig markva, jamie evans
    5. and johnathan morken. photo provided by
    6. leta o'steen. design assistance by john piper
  • kardeş albümü bohren & der club of gore'un dolores albümüdür. dolores'le beraber tüm gecenizi doldurabilecek bir niteliğe ve atmosfere sahiptir.
    inanın, başka hiçbir şeye de ihtiyacınız yoktur. labradford'un en labradford olduğu albüm, kanımca budur.
  • bu altıpatları dinlemeden kafasına sıkanlar var, anlaşılır şey değil.
  • bu albümü dinle, sonra ister öl, ister öl-
    me!
  • müzikal anlamda değilse bile, ambiyans anlamında aşılamayacağını düşündüğüm tek albüm bu. ilginç yanı ise okuduğum incelemelerde bu albümün diğer labradford kayıtlarına göre zayıf kaldığı belirtiliyor. benim düşündüğüm şeyse tam tersi. bir mi media naranja agresifliği yok bu albümde, a stable referance gibi girift de değil.

    sadeliğin çekimi var sanırım. yani o kadar sade bir tarafı var ki, albümün kapağını açtığınızda bile bembeyaz bir cd karşılıyor adamı. üzerinde sadece baskı numarası var cd'nin; bembeyaz, kar gibi bir disk. her şey o kadar basit ve sade ki, aslında mesajını daha dinlemeden veriyor albüm.
hesabın var mı? giriş yap