• duygu ve içgüdü kontrolünde yapılması gereken şey çoğu zaman o istemediğimiz duyguyu veya hissi gözlemlemektir.

    kişi, hissettiği şeyle çoğu zaman bütünleşir ve onun kendine ait bir duygu, his veya istek olduğunu zanneder. hatta kendini o hissin veya isteğin ta kendisi zanneder, onunla bir olur. bu da o hissin bilinci esir almasına, onunla oyuncak gibi oynamasına yol açar.

    burada çoğu kişi o histen kaçarak veya onu bastırarak kurtulmaya çalışır. bu, şiddetli olmayan durumlarda işe yarayabilir ancak o his bazen o kadar şiddetlidir ki insanın bilincini esir alır. kişi o hissin nasıl bir şey olduğunu düşünürse, onu zihninde analiz ederse, nasıl bir şey olduğunu iyice hissetmeye çalışırsa o hissin daha da şiddetleneceğini sanır. oysa bir şeyi gözlemlemek, analiz etmek, bir anlamda kendini ondan soyutlamak demektir. şöyle ki:

    içimizden geldiğini düşündüğümüz ve olumsuz olarak değerlendirdiğimiz, bize zarar veren bir his var. bunu hemen gözlemlemeye başlıyoruz. "dur bakalım, bu nasıl bir hismiş. tam olarak ne hissediyorum? ben bu his miyim? bu histen ayrı mıyım? bu his beni neye teşvik ediyor? nasıl ortaya çıkıyor, ne zaman hafifliyor? şu anda şiddeti ne?" gibi sorularla analiz etmeye başladığımızda, kendimizi otomatik olarak o duygu, istek veya histen soyutlamış oluyoruz. çünkü artık bir o his vardır, bir de onu hisseden, gözlemleyen bilinç. yani ikisi birbirinden ayrıdır. öyle ya, o hissi gözlemliyorsak demek ki biz o his değiliz demektir. hatta o his bizim bir parçamız değil, hatta bize ait bile değil demektir. böyle olunca da onun bizi esir almasına engel olabiliyoruz.

    bu gibi durumlarda hemen kendimizi dinleyip gözlemleme yapmak, hissedilen şeye odaklanmak ve onunla bütünleşerek değil, saf bir bilinç olarak, o histen ayrı bir varlık olarak, o hissi sahiplenmeden onu incelemek, hissetmek önemlidir. bu şekilde, konsantre olarak gözlemlenmeye başlandığında bu tür his veya dürtülerin şiddeti daha o anda azalmaya başlar ve hızlı bir şekilde kaybolur. çünkü artık kendimizi ondan soyutlamış ve saf bir bilinç olarak ona bakmışızdır. bu bakışa ise onun dayanması, o bakış altında varlığını sürdürebilmesi mümkün değildir.

    bu gerçek, hayatın birçok alanında çok farklı şekillerde de kullanılabilir. örneğin boşalmayı geciktirmek için tuttuğu takımın ilk 11'ini sayan, borçlarını veya babaannesinin tangalı hâlini düşünen erkeklerin bu konuda uygulayabileceği çok şey olabilir.

    kişi, duygularını, hislerini, isteklerini, dürtülerini gözlemlemeye ve bu sayede (otomatikman) bilincini onlardan soyutlamaya başladığında bilincini de saflaştırmış, arındırmış olur, bir ölçüde.

    ekleme: öfke kontrolü başlığında bu entry'ye bakınız verdiğim için ekleyeyim. insanın bazen kızması veya karşı tarafa kızgın olduğunu hissettirmesi vs. gerekebilir. bu gibi durumlarda dışavurum gerekmesi gibi hâller müstesna.
  • çok uzun
  • georgi gürciyev için 'fakirlerden (beden denetimi* odaklı), rahiplerden (duygu denetimi* odaklı) ve yogilerden (zihin denetimi* odaklı) etkilenmiş, ancak yolculuğunun sonunda kendisi dördüncü yol adını verdigi bir öğreti yaratmıştır,' deniyor, ben bilmem.

    (bkz: duygu/@ibisile)
  • benim kontrol etmeke çok zorlandığım bir kontrol çeşididir. bundan kurtulmak için hiçbir şeyi abartmamak, olduğu gibi görmek ve kendimizi duygulardan soyutlamamız gerekiyor.
  • "farkına vardığımız duyguyu ikna edilmesi gereken bir insan gibi görüp daha pozitif bir duyguya dönüştürebilirsek (muhalif bir seçmenin, iktidar partisi üyesi bir seçmenin fikrini değiştirmeye çalışması kadar zor olsa da) gerçek manada simya sanatını çalıştırmış ve bu dünyaya bedenlenen öz benliğimizle hareket etmiş oluruz."

    duygu yönetimi / duygu kontrolü üzerine yazılmış kısa ve "öz" bir yazı için link
hesabın var mı? giriş yap