*

  • konu$ma özürlü insanlarin agizlarinda chok yemek oldugu ichin (dut bulbul ichin gayet buyuk bir lokmadir..!) konu$amiyor olabileceklerini kar$isindakilere animsatmak ichin kullanilan deyim... suskun insanlari tasvir ederken de kullanilir...
  • ben bu olayın bizzat gerçeğini yaşadım.evde kafeste babamın yetiştirdiği bülbüle bir gün evde kimse yokken dut yedirdim.sırf meraktan.gayet doğal bir şekilde gagasıyla ufak parçalar kopara kopara yedi.hiç bişiy de olmadı.yani ne sustu ne öldü.sadece ishal oldu hayvan.ama babam yeminin içine birazcık demlenmemiş çay karıştırdı geçti ishali falan.palavra galiba bu atasözü veya deyim ,neyse artık.
  • bu bulbul kardesimiz circir olacagi icin,her otusunde altina zicar.her seferinde altina zicmamak icin de susar.
  • altıncı nesil bir yazar.
  • normalde uzun uzun, içli içli şakıyan bülbüllerin haziran ayı gibi yani dutların olgunlaşma zamanı kırrtttt kırrtttt gibi kısa kısa ötmesinden kaynaklı hastası olduğum, hayran olunası bir tabir.
  • aynı manaya gelen ve daha bi alaturka versiyonu da 'bokunu yemiş tavuk' olan deyim.
  • bülbülün, dut yedikten sonra, sarhos olmasindan ve kafasi iyi oldugu için de bir türlü ötememesinden yola çikan deyim.

    isin gerçegi su: (valla atmiyorum, valla sallamiyorum. biliyorum da konusuyorum.)

    bülbül, tam dutlarin (ve bir de kirazlarin) olgunlasma mevsiminde, gelip pit diye agaca konar. sonra da o agaçtaki dutlari (yahut kirazlari) tirtiklamaya baslar. gaga darbesi alan dut (yahut kiraz) delinir. bülbül ise, o sirada tirtikladigi dutun (yahut kirazin) lezzetiyle, bülbül gibi sakimaktadir. sonra da uçar gider.

    o tirtiklanmis dut (yahut kiraz) ise, fermente olmaya baslar. delinen yerinde olusan bakteriler sebebiyle, bir fermantasyon sürecine girer ve sekerli oldugu için eksimeye ve alkol üretmeye baslar (ki, bildigimiz gibi, bir kisim alkollü içkilerin üretimi de aynen böyledir. mesela, sarap nasil üretilir? üzüm sirasindaki sekerin, alkole dönüsmesiyle! yaaa! evet!) neyse. bizim dutlar (yahut kirazlar) da iste böyle yavastan, alkollenir.

    ertesi gece, bülbül yine ayni agaca gelip, bir gün önce gagaladigi dutu (yahut kirazi) yine tirtiklar. sonrasi malum... orada olusmus alkolle kafasi iyi olur. agaçta bir güzel demlenir. ötmeyi filan unutup, hayallere dalar. susar da susar. zaten ötmeye kalksa, "jjj, cikkjjj" gibi sesler çikarir ki, bunu hiçbirimiz istemeyiz.

    iste yavrularim; dut yemis bülbül deyimi, tamamen bu gerçekten kaynaklanir.

    aslinda bu deyim, pek ala kiraz yemis bülbül de olabilirmis ama bülbül kardesler, duta daha çok ragbet ettikleri için, deyimimiz dut yemis bülbül olmustur.

    iste böyle. genç dedektif, bir esrarli olayi daha çözmüs ve bilimsel olarak açiklamis olmanin verdigi hakli gururla, havali bir sekilde arkasina yaslandi...
hesabın var mı? giriş yap