*

  • gecenin sonunda dugun kavgasi cikarmakla mukellef, pek cogu davetiyesiz, bele$ yemek icmek, kariz kiz gozetlemek icin salona sizmi$ elemanlardir bunlar. genellikle davetli bir kisim gencin arkada$ tayfasidir. genellikle iceriye sokulan votka veya cin, dugun ikrami kola ve gazozlarla kari$tirilip icilir. pastalara ragbet gosterilmez, cerez ikrami varsa bolcana kerkilir.
    dugun boyunca piste cikilmaz. elalemin karisi kizi kesilir. onun boyuna bunun gotune laf atilir, uzun uzun tarti$ilir. kizlardan bir kismi yenge ilan edilir uzaktan uzaga. garsonlarla kankalik kurulur. bolca sigara tuketilir. kuma$ pantolon, yakasi acik gomlek racondandir. davetli gidilmi$se ceket de takilmalidir.
    dugun sahibi bu delikanlilara yerine gore bir koli raki soyler. bunu goren delikanlilar topluca piste dalar ve o ana dek gizli tuketilen alkolun etkisiyle pist zeminine dizlerini vura vura oynar. hemen rakilardan ikisi acilip daha pistte fondiplerle kindirlanir. bu noktada dugun sahibi (damadin babasi) bu genclerin kontrolunu ele gecirmi$tir. vur dese vururlar, ol dese olurler.
    bu adamlarin alkollu halinin kavga cikarma yeteneklerini yillarca hayretle izledim.

    "- offf haci, bak $u ortadaki ye$illi kiz var ya, selami abinin yegeniymi$ o, bu sene universiteye gidecekmi$, nasil guzelle$mi$ di mi?"
    "- hulleeeyyyn, yengeniz olur layn...."
  • nikah masasi sarkisini söyleyen tutunamayanlar..
  • "karizmayı çizdirmeyelim, raconu bozmayalım" derken düğünde eğlenmeyi unutan adam küsüratlarıdır bunlar. düğündeki insanların huzurlarını kaçırmaktan başka bir işe yaramazlar, potansiyel kavga çıkarıcı varlıklarıyla. eğlen desen eğlenemezler, konuş desen konuşamazlar..kenarda durup insanların suratların asabi asabi bakarlar. böyle yaparak bir halt olduklarını, bütün düğün olayının kendi merkezleri çevresinde döndüğünü, bütün kızların hatta evli ama mihrabı yerinde olan hatunların bile kendilerine hasta olduğunu, kendilerine ispat etmeye çalışırlar. içlerinde, gelin hanımın uzaktan platoniki olan da varsa hepten faciadır durum. gelin kızımız bütün salon ahalisiyle eğlencenin dibine bile vursa, bu arkadaşın beyninde "nikahına benii çağır sevgiliiiim" şarkısı çalar. genel kıyafet kravatsız siyah takım elbisedir. ayrıca sürekli olarak grup halinde dışarı çıkıp tekrar içeri girerler ki millet bir olay oluyor zannetsin..karizmaları artsın..
    (bkz: osuruktan karizma mı olur)
  • (bkz: kamber)
  • bunlar düğün konvoyları 'nda da olay çıkarmayı seven tiplerdir. daracık yolda sollama yapma , arabayı bağırtma gibi enstantanelerin kralını sunarlar. kullandıkları otomobiller genelde kendilerinin hatta babalarının bile değildir. aynalara havlu bağlayan çocuğa her iki aynayada havlu bağlamasını tembihlerler , tabii bu çocukta kendine verilen bu emirvaki hareket karşısında içinden küfrederek denileni yapar . hele birde arabaya düğün eşrafından bir iki kız bindi mi juan pablo montoya 'dan daha agresif şöförlük yaparlar. işin en acı tarafı ise düğün konvoyu bittiğinde arabanın anahtarını sahibine verme sahnesidir ... işte bu noktada gencimizin bir takım hayalleride içinde kalır ...
  • düğünlerde çalınması süper anlamsız olan, ama düğün salonu düğünlerinin vazgeçilmezi "bu sene de bekar gezelim" şarkısı başlayınca pistte kurtlarını dökerler, damada el kol eden, kaybedenlerdir.
  • sadece düğün salonlarında değil hatta özellikle sokakta yapılan düğünlerde esas terör kaynağı olurlar kendileri. biz de bir vakitler bilhassa alamancı güzel kızları kesmek için civardaki yaz mevsimi düğünlerinde dizilmiştik böyle. kot pantolonun ön cebine yarısı gözükecek şekilde marlboro sigara koymak en büyük alameti farikaları olarak aklımda yer etmiştir. kavgaya mütemayil kişilikleri gecenin sonuna doğru mutlaka devreye girer; kaçınılmazdır.
    "damadın arkadaşları piste lütfen" anonusyla kasap havasına başlarlar. bizim mahallede böyle bir sürü genç yine de bu düğünlerde beğendiği kızlarla evlenmiştir. böyle de bir tarafı vardır bu delikanlıların.
  • mobilet ense diye tabir edilen saç modelinin şaşmaz takipçileriylediler 80'lerde; ayaklarının altında "idris abi, kemal abi" diye dolanırdık da siklerine takmazlardı; gelgelelim sonradan büyüyüp de gittiğimizde eski mahallemize "okumus adam" muamelesinin hasini onlardan gördük; çoktan evlenmişlerdi, hava ikmalde, şeker fabrikası'nda veya muadillerinde işçi olmuşlardı; modellerini mütemadiyen yeniledikleri arabaları bile vardı. biz onları beyaz gömleklerinin içine giydikleri atletleriyle hatırladık ve belki de birkaçını güneydoğu'daki savaşta kaybettik. mutluluk veya bezginlik diye bir şey varsa ilk olarak onların yaşlanan çehrelerinde gördük.
hesabın var mı? giriş yap