• donizettinin ilk kez 1943'te paris'te sergilenmis 3 perdelik operasi, 12 ocak*'ta ankara devlet opera ve balesinde ankara promiyeri olacak.
  • yegeni ernestonun, onaylamadigi bir kadin olan norina ile evlenmek istemesi uzerine sinirlenen don pasquale onun mirasindan pay alamamasi icin evlenmeye karar verir. akil danistigi doktor malatesta ise onu cok saf ve masum oldugunu anlattigi kendi kizkardesi ile evlenmeye ikna eder. fakat ona tanistirdigi kadin kardesi degil bizzat onaylamadigi norina'dir. pasquale kadini tanimadigi icin doktorun arkadasi olan sahte gorevli onlari hemen evlendirir, ama o andan itibaren karisi ona hayati zindan etmeye baslar. harcadigi paradan, karisindan isittigi hakaretlere kadar anbean her sey kotulestikce pasquale hem evlendigine hem de yegenini kovduguna pisman olur. doktor tum olayin bir oyun oldugun aciklar ve opera norina ve ernestonun mutlu birlikteligi ile sona erer..
  • donizetti'nin opera comique türündeki son eseridir. toplamda 70 opera yazmış olan donizetti bu eserinde de zaman içinde izlenmekten hiç bıkılmamış ve seyircinin favori konularından biri olan yaşlı erkeklerin kendilerinden çok genç kızlarla evlenmek istemesini ele almıştır. operayı eğlenceli kılan bu isteğin gerçekleşmesinden çok bu adamların aşk ile aptallıkları arasında kalıp hayal kırıklığına uğramalarıdır.

    eserin libretto'sunu kimin yazdığı uzun yıllar boyunca tartışmalı kaldı. michele accursi tarafından yazıldığı düşünülen metnin daha sonra aslında giovanni ruffini tarafından yazıldığı ortaya çıktı. accursi, cenovalı bir devrimci (ve siyasi yasaklı olduğu için paris'te sürgünde bulunan) ruffini'yi korumak için ortaya "bunu ben yazdım" diye çıkmıştı. donizetti her ne kadar "eser 11 günde tamamlandı" diye konuşmuşsa da aslında operanın bitmesi 2 ay sürmüştür. bu süre içinde donizetti ruffini'nin öyküsünde çeşitli değişiklikler yapmış olduğundan aslında libretto'nun bir kısmı da ona aittir.

    ernesto'nun "com'e gentil" adlı serenadının çok ünlü olduğu opera elbette ki 1943'te değil 1843'te paris'te ilk kez sergilendi.

    sözlük arada lütfen doğru bilgi de versin.
  • 12 şubattan itibaren istanbul devlet opera ve balesinin prodüksüyonu olarak tarihi süreyya operasında sahnelenmeye başlayacak.
    hande soner özlem soydan ayten telek
    caner akin ari edirne
    caner akgün önay günay kevork tavityan
    kenan dağaşan ali ihsan onat
    berk özbek
    bu prodüksüyonun solistleri.
  • youtube da izlediğim reji yorumlarından daha bi güzel olacağını tahmin ettiğim donizetti operası özellikle com'e gentil serenatını caner akın'ın sesinden dinlemek için 12 şubatta süreyya operasında izlenmeli
  • 05.04.2008 tarihinde ankara devlet opera ve balesi tarafindan sahneye konan, ilk perdeden once "norina'yi canlandiran sayin... 'in ani rahatsizligindan oturu rolu istanbul'dan acilen gelip aramiza katilan sayin.. canlandiracaktir" anonsuyla seyirciyi bast tedirgin eden komik opera. yeni gelen sanatcinin iceride hala prova yapiyor olmasindan midir, bilinmez, ilk perde orkestranin yaklasik 15 dakikalik giris muziginin ardindan baslayabilmistir. nitekim ikinci perde basinsa norina karakterini canlandiran yeni sanatcinin ilk bolumu tamamen elindeki kitaptan okuyarak soylemesi de "hakkaten hazirlanamamis kadincagiz" dedirtmistir seyirciye. ancak eserin geri kalaninda adini hala hatirlamadigim sanatci harika biri oldugunu kanitlayip tum rolunu ezbere canlandirmis (opera tabii italyanca) ve herkesi kendine hayran birakmistir.
  • süreyya operası'nda izleme şansına sahip olduğum müthiş eser. ben ki operaya saygı duyarım ama pek tahammül edebildiğimi söyleyemem, bu operada giriş müziğinden finaline kadar gözümü kırpmadan aşk ile şevk ile izledim, kendimden geçtim. konu bildik, biraz basit ama işleniş biçimi olağanüstü. sanatçılar sahnede devleşip devleşip izleyiciyi mest ediyor. dekorlar uzun zamandır gördüğüm en başarılı tasarımlar ve uygulamaydı. hele o mavi salon'un duvar renkleri, o albenili kıyafetlerin mavisi beni benden aldı.

    zaten operayı izlediğiniz mekan başlı başına size çok farklı hissettiriyor. geçen ay viyana gezimde opera izleme fırsatı bulamamış, opera cafe'sinde ekrandan içerideki gösteriyi izlemiş, çıkışta şık kalablalığa imrenmiş idim. süreyya operası'nda don pasquale'yi sahnede canlı kanlı izleyip de üstelik salondaki en paspal kişi olarak kendimi görmüş olmam da bu nedenle beni hem gururlandırdı, hem de utandırdı.

    velhasıl kelam, operaya bu nefis eser ile şans vermek gerek, operayı yaşatmak gerek.
  • açıkcası süreyya operasını görmek için bilet aldığım ve idob ve devlet tiyatrolarının tümünde olduğu gibi muhteşem kostümler ve dekorlar eşliğinde izlediğim, bildik sıradan konudan haz almaktan ziyade sanatçıların güzel sesine ve müziğe doyduğumuz bir eser oldu.

    ne yazık ki programların ortada çok dağıtılmadığından mı yoksa süreyya operasında bizim acemiliğimizden midir ne kastlı oynanan bu eserde norina rolünü oynayan/seslendiren sopranonun hande soner, özlem soydan, ayten telek arasından hangisi olduğunu bilememekle beraber sesine hayran olduğumu belirtmekte fayda var. don pasquael rolünü icra eden caner akgün, önay günay, kevork tavityan'dan biri olan bariton sanaçıdan olduça eğlenceli, rolünün adamıydı. neyse bunlar benim ayıbım diyip geçiyorum.

    süreyya operası özüne sadık kalınarak yenilenmiş ve göz kamaştırıyor ve karşı yakanın insanlarını, özellikle sanata aç kalmış belli bir yaş üstündeki insanlarını, mutlu ediyor.
  • süreyya operası'nda beklentimin çok üzerinde bir performansla sahneye konan gaetano donizetti'nin opera buffası. gerisini google search'e bırakayım.

    benim gittiğim gösterimde norina'yı şans eseri ayten telek oynuyordu. şans eseri diyorum çünkü gerek sesiyle gerek performansıyla harikalar yarattı. yukarılara rahatlıkla çıkıp gerektiği yerde piano söyleyebilmesi (çok önemli çünkü genelde sopranolar bas bas bağırmaya bayılırlar), ama sesinin de çok güçlü olması takdire şayan. ayrıca, bir opera sanatçısının sadece sese değil, aynı zamanda oyunculuğa da sahip olması gerektiğini muhteşem mimikleriyle bir kez daha kanıtladı. don pasquale'yi kimin oynadığıyla ilgili ise şüphelerim var. dışardaki panoda bülent ateşeoğlu görünüyor, resmi de oynayan sanatçıya benziyor. ancak programda onun değil, başka iki kişinin ismi var. sonuç olarak oynayan kişi özellikle de teatral yönüyle izleyiciyi etkiledi, güldürdü.

    dr. malatesta rolünü bariton kevork tavityan'dan dinlemek isterdim doğrusu, zira la traviata'daki giorgio germont performansının tadı damağımda kalmıştı. bazi figüranların da bir memur anlayışıyla kendilerini rollerine vermediklerini, kimbilir hangi düşüncelerle dalıp gittiklerini gözlemlemedim değil.

    dekorlar harika, renkler insanın içini açıyor. yalnız bir önerim var. dekordaki şu kapılara gerçek kapı muamelesi yapılıp gerçekten kapatılmasınlar. hem bu gösterimde hem de la traviata'da o kapılar birer kez açılmadı. hadi don pasquale gülünçlü opera, bunu kaldırdık, güldük geçtik. ama la traviata'da alfredo bir havayla sahneden çıkarken o kapı açılmak bilmeyince, havası biraz söndü.

    ayrıca, 3. perdede hizmetçiler korosu, yeni hanım norina'yı sahte kocası don pasquale'ye şikayet ettikleri, içinde bol "ding ding dong dong" geçen ünlü şarkıyı pek güzel söyledi.

    --- spoiler ---

    operanın sonundaki heykeller gerçek insan. algılaması biraz vakit alıyor, en azından bana öyle oldu.

    --- spoiler ---
  • en berbat temsili icin bakınız: hande soner, caner akın, kenan dagasan.
hesabın var mı? giriş yap