*

  • yüksek doğurma potansiyeline sahip olmak.
  • gözlerini kağıdın ince hamuruna yeni yeni açmış bir hikayenin yaratımı, bir tür doğurganlık.göbek kordonu bile kesilmemiş* ve hala kanlı kanlı ellerimde ağlamakta*.. ama en büyük sıkıntıdır işte, en büyük mutluluğa giden yola ulaşırken çekilen acı.doğurganlığının farkına varınca kişi beyin rahminden 40000 km. çapında bir gezegeni bile çıkartabilir.
  • abuk bir gastenin sağlık sayfalarında "herşeyi yeyin kansere iyi geliyor" haberinin yanında sarışınlıkla doğru orantılı olduğu söylenen durum. yani sarışınlar daha doğurgan oluyomuş, erkeklerde üreme içgüdüsü nedeniyle sarışınları daha çok beğeniyomuş falan cinsinden bi haberdi kendisi...
  • ing; fertility
  • memelilerde bir ozellik. di$ilerinde bulunur.
  • türkiye için önemli belirleyicilerinden biri, kadının çalışıp çalışmaması ve piyasadaki ücret hadlerinin yanında, ilk çocuğun cinsiyetidir. türkiye'de ilk çocuğun cinsiyetinin erkek olması halinde çocuk sahibi olma eğiliminin azaldığını kanıtlayan çalışmalar mevcuttur hatta.
  • bir arastirmaya gore; yuksek oranda bulundugu kadina 'sarap gibi' sifatini kazandiran ozellik.
  • "oğuzhan bak orada, öldür onu" dedi. ardından olayın ciddiyetini ifade eden şu bilgiyi ekledi "bu varya bir seferde 30 tane doğurur, öldürmezsen yayılırlar". bu tarz canlılarla gözgöze gelme konusunda zaaflarım vardır. bunu filmlerden gördüğüm "gözgöze gelmeyelim yoksa seni öldüremem" içerikli senaryolara borçluyum. gözgöze geldiğim varlık, 30 tane doğurur dediğimde hanımların anladığı gibi kalorifer böceği. gözgöze gelince bir an düşündüm. bana kalorifer böceğini, doğurganlığını belirterek öldürmemi belirten insan, çok değil bundan 20 dk önce 5 çayı adını verdikleri muhabbette, annenin doğurganlığının ne kadar ulvi olduğundan söz etmişdi ve cümlelerine "ay evet canan hanımcığım" diye diğer kadınlar eşlik etmişlerdi. hani olupta bana "oğuzhan bu böcekler çok bulaşıktır, erkeği dişisine bir koydu mu 30 tane çıkarttırır" deseler oralı olmayacak "ulan aile planlaması diye birşey var, başbakan en az 3 en fazla 5 demedi mi?" diyip oracıkta onunla gözgöze bile gelmeden hayatına son verecektim.

    ama öyle olmuyordu. doğurganlığı bahane edilerek öldürülmek istenen bu hayvan, günün bu saatinde apartmanın bu katına belkide büyütmek istediği yavrularını doyurmak için çıkmıştı ve kimbilir ne işe yaradığını anlamadığım antenlerini bana bakınca sallandırmasının sebebide "bu seferlik affet ağabey" demek istemesindendi.

    doğurganlık kimi zamanlar kutsal bir görevken kimi zaman nefret edilecek bir unsur olabilir. tamam bende mesela olur olmaz birini görünce "annesi bunu doğuracağına sıçsaydı daha iyiydi" diyenlerdenim. bunu derken hep neden "babası annesini s.keceğine, mahallenin köpeğini sikseydi" demediğimide irdelerim. çünkü ben iti an çomağı hazırla diyen atalarımın aynı zamanda iyi adam iyi lafın üzerine gelir diyen torunlarındanım.

    kadını kadın yapan unsuru bahane ederek elimi kana bulamak benim tarzım değildi. çatalı bıraktığım masadan aldığım sandalyemi uygun yere doğru çekip üzerine çıkarken annemin ıslatıp verdiği kağıt havluyla böceği duvara yapıştırmadan öldürecektim. yavaş hamlelerle çıktım. hala antenlerini "ağabey yapma" şeklinde sallayan bu hayvan benim gibi o kadar çok cengaver görmüş olacak ki yerinden kıpırdama gereği dahi duymuyordu. içimden kaç dedikçe o böyle böyle bana antenlerini sallıyordu.

    elimi bilerek durduğu yerin yan tarafına vurunca kaçtı, kaçtıkça ben bir arkaya vurdum. vurdum da vurdum.. ve ben o böceği öldüremeyerek annemin beceriksiz oğlu oldum.
  • yapılan araştırmaya göre bu dönemdeki striptizciler daha fazla bahşiş kazanmaktaymış.
  • bebek doğurma makinesi.
    insanlığın dünyaya ilticasından itibaren doğan bebeklerin yarısı ilk yaşlarına girmeden ve hatta hayatta kalanların yarısı kırkıncı doğum gününü görebildiği için istikrarlı nüfus artışı gerçekleşememişti.
    ortalama kadının yaklaşık beş* doğum yaparak yetişkinlik yaşamının çoğunu hamile veya emzirerek geçirmesini zorunlu kılıyordu.
hesabın var mı? giriş yap