• yeditepe üniversitesi kamu yönetimi bölüm başkanı. akademik anlamda tam bir hırs küpüdür. genelde 'ciddiyim, ciddi şeyler anlatıyorum, sesinizi kesip dinleyin' anlamı veren tek bir mimikle anlatır dersleri. milliyetçidir, ülkenin egemenleriyle güzel kafa bulur. severiz.
  • varı yoğu fenerbahçe olan bir akademisyen.
  • arap bahari’nin mahsulü: ilimli islam - deniz tansi

    abd başkanı obama, nisan 2009’da ikinci resmi ziyaretini, türkiye’ye gerçekleştirmişti. kanada geleneksel olarak abd başkanlarının “ilk resmi ziyaretleri”ni yaptıkları ülkeydi. obama’nın avrupa temasları, “resmi ziyaret” kapsamında değildi ve türkiye’ye “bu derece” önem verilmesi dikkat çekmişti.

    türk kamuoyunda her ne kadar, “kürt açılımı” ve “ermeni açılım” gibi abd talepleri, söz konusu temaslar çerçevesinde gündeme geldiyse de, bunlar kadar önemli olan bir başka konu, obama-gül zirvesi ardından, obama’nın ifade ettiği “model ortaklık” başlığıydı.

    önceleri “model ortaklık” konusunda, pek bir şey anlaşılmadı. “açılım” başlıkları daha fazla ele alındı. aynı ay içinde, obama beyaz saray’da mısır’da rejime muhalif islamcı örgüt ihvan’ın “ılımlı kanadı”nı ağırladı. abd başkanı, bush’un ortadoğu’daki kötü ününü unutturacak bir siyasal hamle yapmak istiyordu.

    arap baharı olarak adlandırılan “dalgalanmalar”, obama açısından yeni bir “deneme-yanılma” süreci başlattı. ve bahar’ın öncü ülkesi olan tunus, “serbest seçimleri” de ilk uygulayan ülke olarak, “arap baharı sonrası”nda beklenen sonucu, dünya kamuoyunun gözleri önüne serdi. sözde seküler tiranlıkların ardından, islamcı tiranlıkların oluşması için, bir “ara dönem” oluşturulmaya başlandı. zira islamcı siyasetin, zaman içinde rakiplerini türlü yollarla elemine etme gerçeği bir yana, arap ülkelerindeki en önemli örgütlenmeye sahip olduklarından, siyasette doğal bir tekel oluşturacakları ve hegemon siyaseti belirleyecekleri gün gibi aşikardı.

    tunus, arap toplumları içinde ayrı bir konuma sahipti. habib burgiba’nın “katı laiklik” uygulamalarının mirasçısı ülke, burgiba’nın halefi zeynel abidin bin ali’nin despotik rejimi devrildikten sonra, seçimleri düzenleyecek bir ara rejim oluşturdu.

    yıllardan beri sürgünde olan islamcı ennahda örgütünün lideri raşid gannuşi de tunus’a döndü. gannuşi, batı’ya karşı olmadıklarını,türkiye’deki ilımlı islam’ı temsil eden akp’yi “model” aldıklarını söyledi. bu bir bakıma “batı karşıtı olmamanın” garantisi olarak ortaya konuyordu.

    ilk sandık çıkış anketlerine göre, %30’lar civarında olan ennahda’nın, kendi parti yetkililerine göre oyların %50’sine ulaşacağı iddia ediliyor. bu bir “tahmin” olabilir. ancak ennahda’nın sandıktan birinci parti olarak çıktığı net bir biçimde görülmüştür.

    (david d. kirkpatrick, “moderate islamist party claims victory in tunusia”, the new york times, october 24, 2011, http://www.nytimes.com/…1&smid=tw-nytimes&seid=auto)

    peki arap ülkelerinde islamcı akımlar neden güçlü? aslında yanıt sorunun içinde gözüküyor. devlet olma niteliğini barındırmayan, kolonyal güçlerin o günkü gereksinimlerine göre kurulan bu yapılar, sosyolojik anlamda bir ulus aidiyetini göstermiyor, bireyleşememiş “kullar”, daha çok aşiret ve kabile yapılarının vesayetinde yaşamayı tercih ediyorlar.

    organik olarak, feodal değerleri aşabilmenin yolu, “ortak değerler”e sahip olmaktan geçiyor. etnik, mezhepsel karmaşa yaşayan, kabile ve aşiretlerin “yazılı olmayan” düzeninde yaşayan kişiler, islam ortak paydasında, yeni bir “siyasal değerler bütünü”ne girmeye çalışıyorlar.

    bu bağlamda islamcılığın, ülke içi ve dışı parametrelerinin belirsizliği, mezhepsel ayrımcılığı aşamaması gibi handikapları olsa da, dönüp dolaşıp üst kimlik olarak gündeme geliyor.

    obama yaklaşımının, islamcı ama batı’yla işbirliği yapan bir ortadoğu’yla, hem abd’nin imajını düzeltmek, hem de “yumuşak güç” olmanın avantajını elinde bulundurmak gibi bir stratejisi oldu.

    ilımlı islam, bush döneminde de çok fazla dillendirilmişti. obama “model ortaklık” zemininde türkiye’deki siyasal iktidardan medet umsa da, sonunda erdoğan da, mısır’daki gezisi sırasında, bu ülkeye “laik bir anayasa” önermek durumunda kalmıştır. zira bu kadar karmaşık yapıları, islamcılık’la yönetmenin zorluğu ortadadır. şöyle ki, islamcı yapı sonuçta “hakim mezhebin” önde görünen kolunun temsilcisi olacak ve pek çok azınlık yaratacaktır.

    mısır’da hristiyan azınlığa baskılar, ihvan’ın gün geçtikçe artan etkisiyle ivme kazanmıştır. israil büyükelçiliğinin kuşatılması da başka bir örnektir. dinsel açıdan “öteki”ne tahammülsüzlük ve israil karşıtlığı, arap baharı sonrasının potansiyel islamcı rejimlerinin görüntüsü olarak ortada durmaktadır.

    libya’da diktatör muammer kaddafi’nin “öldürülme biçimi” ve “geçici konsey”in yeni rejimi “şeriat” olarak ilan etmesi, yeni dönemle ilgili sembolik gelişmelerden bir başka örnektir.

    obama’nın düşlediği “ilımlı islam”, yeni bir tiranlıklar bütününü mü haber vermektedir? 19. yüzyılın son çeyreğinde filizlenen ve ikinci dünya savaşı’nda holokost’la sonuçlanan anti-semitizm, günümüzde ortadoğu’daki islamcı yapılarla, değişik bir coğrafi eksende kendisini ifade etmekte, bu sefer israil karşıtlığı başlığında ete kemiğe bürünmektedir.

    abd lideri obama’nın türkiye’deki siyasal yapıya atfen ileri sürdüğü “model ortaklık”ın yaşamda karşılığı yoktur. türkiye tüm handikaplarına rağmen, ilımlı islam başlığını da, “demokratik bir zeminde” telafi edecek bir modernleşme birikimine ve sosyolojik bir ulus tabanına, modern bir ekonomiye sahiptir.

    ancak arap rejimlerinin “atatürk”ü yoktur ve bu yüzden, daha geniş bir kaos yaşamaya aday gözükmektedirler. bu da obama’nın ve “model ortaklık”ın siyasal iflası anlamına gelmektedir.

    kaynak: http://www.hasturktv.com/arsiv/2993.htm
  • türkiye'de bir çok akademisyenin yorum yapmaktan çekindiği yapanlarında taraflı söylemlerine rağmen türkiye-israil + abd ilişkilerini açık yüreklilik ve okuyucuyu sıkmadan yeni yayınlanan http://www.dr.com.tr/…timage.aspx?pid=0000000363479 kitabında anlatan yeditepe üniversitesi akademisyeni.
  • kendisiyle türk dış politikası üzerine yapılmış bir mülakat için; http://politikaakademisi.org/?p=1024
  • uluslararası politika akademisi yazarı. özgeçmişi şöyle;

    m. deniz tansi, 1971 istanbul doğumludur. tansi, ilk, orta ve lise öğrenimini istanbul’da gördükten sonra, 1992 yılında istanbul üniversitesi basın yayın yüksek okulu gazetecilik ve halkla ilişkiler bölümü’nde lisans eğitimini tamamlamıştır. deniz tansi, 1997-1999 yılları arasında yeditepe üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü halkla ilişkiler ve tanıtım ana bilim dalı’nda yüksek lisans eğitimini yapmıştır. tansi’nin tez başlığı “public relations process in the political parties”dir. tansi 2000 yılında marmara üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü kamu yönetimi ana bilim dalı siyaset ve sosyal bilimler bilim dalı’nda başladığı doktora eğitimini, 2003 yılında bitirmiştir. tansi’nin doktora tez konusu, “türkiye’de 12 eylül 1980 sonrası yazılı basındaki ‘türk milliyetçiliği söyleminin milletvekili genel seçimlerine etkisi”dir. deniz tansi, akademik yaşama geçmeden önce 1993-1994 yılları arasında tbmm’de milletvekili danışmanlığı, 1994-1997 yılları arasında da çeşitli özel okullarda halkla ilişkiler müdürlüğü görevlerini gerçekleştirmiştir. 1997-2005 yılları arasında yeditepe üniversitesi iletişim fakültesi’nde akademik yaşamını sürdürmüştür. tansi, 1997-2001 yılları arasında adı geçen fakültede, halkla ilişkiler ve tanıtım bölümü’nde araştırma görevlisi, 2001’den itibaren ise, aynı fakültenin gazetecilik bölümü’nde öğretim görevlisi, 2004 şubat’tan itibaren ise söz konusu bölümde yardımcı doçent ünvanını almıştır. tansi, 2005 yılının ocak ayında çalıştığı üniversitede iktisadi idari bilimler fakültesi kamu yönetimi bölümü’nde görevlendirilmiştir. m. deniz tansi, ekim 2007-haziran 2009 arasında kamu yönetimi bölümü başkanlığı görevini üstlenmiştir. halen aynı bölümde, bölüm başkan yardımcılığı görevini sürdürmektedir. tansi’nin akademik dergilerde, ‘ortadoğu’, ‘türk milliyetçiliği’ ve ‘türkiye-ab ilişkileri’ üzerine makaleleri bulunmaktadır. tansi, 2004-2007 yılları arasında danışma düzeyinde yer aldığı genelkurmay başkanlığı stratejik araştırmalar ve etüt merkezi (sarem) biriminde, 2007-2011 yılları arasında dış uzman grubu üyesi olarak görevlendirilmiştir. tansi, yeditepe üniversitesi’ndeki görevinin yanısıra, harp akademileri stratejik araştırma enstitüsü (saren)’de uluslararası ilişkiler ana bilim dalında, 2007-2008 öğretim yılından itibaren tez danışmanlığı yapmış, aynı kurum bünyesinde, uluslararası güvenlik stratejileri yüksek lisans programı, strateji ve stratejik bilimler ana bilim dalı’nda yarı zamanlı öğretim üyesi olarak hizmet vermiştir. deniz tansi, yeditepe üniversitesi’ndeki kurumsal göreviyle eş zamanlı olarak, abd’de bulunan portland state university turkish studies center’da “affiliated faculty member” olarak halen hizmet vermektedir. deniz tansi’nin 2011 yılında türkiye-israil üçgeni adında kitabı yayınlanmıştır. deniz tansi evli ve bir çocuk babasıdır, iyi derecede ingilizce bilmektedir.

    twitter: http://twitter.com/dtansi

    kaynak: http://politikaakademisi.org/?p=1894

    ayrıca upa yazı arşivi için; http://politikaakademisi.org/?tag=deniz-tansi
  • türkiye israil ilişkilerinde, herşeye rağmen israil'le yakın, olumlu ilişkiler içerisinde olmamıza inanan akademisyendir. öyle ki türkiye'nin israil'den mavi marmara olayını geride bırakıp, özür,tazminat gibi beklentilerden vazgeçmesini de belirtir. ülkenin prestijinden, hakkını savunmasından feragat etmesi anlamına gelmez midir bu düşünce?
    israil ile ilşkilerimizin düzelmesi iyi bir şey, oraya kadar tamamım da bu kadar ödün vermeye gerçekten değer midir hocam diye sorasım geliyor...
  • ulusların kaderlerini tayin hakkı konusunda lenin ve wilson'ın aynı paralelde olduklarını zannetmektedir.
  • el kaide sarmalı… - yrd. doç. dr. deniz tansi

    türk dış politikası'nda, "el kaide sarmalı" yaşıyoruz. bir yandan suriye'deki "iç savaş" çerçevesinde, el kaide'nin uzantısı el nusra'ya gittiği savlanan silahlar ve yakalanan "tırlar" konuşulurken, bir yandan da abd'nin finansal anlamda "kara listeye" aldığı, el kaide'nin finansörü olarak iddia edilen yasin el kadı ve siyasal iktidarla yakın ilişkileri, türk ve batı medyasında konuşuluyor. 15-20 kasım 2003'te istanbul'u vuran örgüt, dış politikada bir "araç" mı, yoksa boşluktan yararlanan bir spektrumu mu işgal mi ediyor, belli değil...

    türkiye'deki pek çok tartışmada kafalar karışık. suriye konusundaki geçmiş angajmanlar zihinleri bulandırırken, ırak-suriye coğrafyasında basra'dan doğu akdeniz'e uzanan geniş alanda "parça devletler"in oluşması, çok boyutlu bir istikrarsızlığın ortaya çıkması, kronik çatışmaların yaygınlaşması, bölgenin "kalbinin" dağılması olasılıkları parantezinde gündeme geliyor.

    ırak-şam islam devleti (ışid) örgütünün tam da bu bağlamda, ırak-suriye hattında "genişletilmiş bir sünni islam emirliği", ya da "hilafet devleti" kurma amacı göze çarpıyor. işin ilginç yanı ışid, el kaide uzantısı olmakla birlikte, suriye'deki el kaide uzantısı el nusra'ya operasyon düzenledi, 500'e yakın el nusra militanı son günlerde hayatını kaybetti. ışid neden el nusra'yı cezalandırdı? zira el nusra, başka bir islamcı ağırlıklı yapıyla, özgür suriye ordusu (öso) ile ateşkes imzalamıştı. ışid, el kaide'nin afganistan'daki karargahlarından, bizzat zevahiri'nin aracılığıyla 2013'te "yasaklanması"na rağmen, bu bölgede zerkavi-masri-1. ve 2. bağdadi ile faaliyetlerini sürdürüyor.

    türkiye'de 14 ocak 2014'te ihh'ya el kaide bağlantısı zemininde yapılan baskınlar, ilgili polis müdürlerinin derhal işten el çektirilmesi, gözlerin fal taşı gibi açılmasına neden oldu. sivil toplum temelinde gerçekten el kaide'ye yardımlar gidiyor muydu? el kadı, tüm bu denklemlerin neresinde? ihh'nin "mavi marmara"daki rolü anımsandığında, uluslararası alanda, işler karışıyor. financial action task force (fatf) raporlarında, terörün finansmanı konusunda, "gri" alanda bulunduğumuz anımsanırsa, zannederim "el kaide sarmalı"nın, ulusal çıkarlarımız küresel müttefiklik ilişkilerimiz anlamında nereye gittiği sorusu, vahim bir noktaya doğru gidiyor.

    quo vadis?

    yrd. doç. dr. deniz tansi

    kaynak: http://politikaakademisi.org/el-kaide-sarmali/
hesabın var mı? giriş yap