debbabe

• ayrıca ihsan oktay anar'ın kitab ül hiyel'inde uzun uzun anlatılan, planları çizilen savaş araçlarından biridir bu.
• yerde debelenen anlamına gelir sanırsam.
• 10x10 kareden oluşan bir satranç tahtasında oynanan türk satrancında; ilk onlu kıdemli taşlara, ikinci onlu piyonlara aittir. üçüncü onlunun ise sadece tam ortasına denk gelen 2 adet kareye iki adet "debbabe" taşı konur. bu taşlar adını aldığı hareketli savaş makinalarına gönderme olarak hem kale hem at gibi oynayabilirler.
  
  bu gün bu tip enstürmanlara tank dendiği doğrudur. avangarde kuvvet olarak kale duvarlarını yıkma odaklı kullanıldıkları bir gerçektir. ayrıca bu makinaların tek tip olmadığı da bilinir, zaman içinde çok değişik biçime ve ebada girmişlerdir.
  
  eee, önemli olan işlevi tabi ki...
  
  ayrıca şu an bunu okuyabiliyorsanız yazarlığı onaylanmış olan bir yazardır.
• kale surlarını oymakta kullanılan eskinin tankı. stratejik olarak öyle işlevlidir^* ki, timur satrancında dahi 2 debbabe taşı mevcuttur.
  
  ayrıca ihsan oktay anar'ın kitab-ül hiyel'inde, debbabeye ait şöyle bir çizim mevcuttur. ^*
  
  debbabenin gerçekte neye benzediği ile ilgili elimizde pek bir kaynak yok. elimizdeki tek görsel, yafes çelebi'nin hayali.
• kale kuşatmalarında kullanılan bir çeşit koruma aracı. seyyar siper ve savaş aletidir. fıçı biçiminde yapılır. üzeri kalın deri ile kaplanırdı. bunun içine giren askerler; taş, tüfek ve oklardan korunurdu. yuvarlanarak kale duvarlarına yaklaşırlardı. tankın ilkel bir şekli diyebiliriz.
• eski çağlarda bugünkü zırhlı araç yerine kullanılan, ağaç ve deriden yapılan bir savaş aracı. mısır'da tank anlamında kullanıldığı da söyleniyor.
• (bkz: mostafa mohamed)
• arapça tank