• videolarda güzel işlenmiş.

    https://youtu.be/ryjqw1bqcjm
    https://youtu.be/4-ngkmd7g68

    bu da liste. https://www.youtube.com/…fgqc43n0it5m8mxbi9czbn7yi7

    lacan' a göre kadın kendisinde penis olmaması sebebiyle dünyaya hep bir eksiklik bir gözüyle bakıyor ve hep bir tamamlanma ihtiyacı içinde. kendinin de eksik olduğunu farkında ama baktığı şeylerde de hep bir eksiklik arayışı mutlu olamama ve hep bir tamamlanma arayışı var. böyle bir kısır döngü içinde

    ergenliğini (fiziksel olarak değil psikolojik olarak) tamamlayamamış erkekte kendisini babasıyla kıyasladığında eksik olduğunun farkında fakat ve hep omnipotansmış taklidiyle varlığını sürdürüyor. taki yine eksikli kadın onun balonunu patlatana kadar.

    bir eksik kişi kendini eksik hissetmeyenle bir araya geldiğinde ise kendini eksik hissetmeyenin keyfini kaçırıyor. eksikli kişi eşyaya güzel bakanın baktığı gibi bakamıyor çünkü.

    tasavvufta er kişi diye tabir edilen kavram var cinsiyetten bağımsız, er kişi kadın da olabilir erkekte. bknz. insan-ı kamil ( kamil : bütün, eksiksiz, noksansız, olgun, erişkin) gibi anlamları var.

    kendini ve karşıdakini değersiz görmeyen iki kişinin toplamından pozitif oluşabiliyor işte.

    bir ateş bir su damlasıyla bir arada kalamıyor yani. ya ateş suyu buharlaştırıyor ya da su ateşi söndürüyor. ancak iki su damlasını bir araya getirdiğimizde tek damla haline gelebiliyor.
  • "değersizlik duygusu, bir insanın kendini diğer insanlardan daha değersiz bir varlık olarak algılamasını tanımlar ve kökenini çocukluk yaşantılarından alır. bir çocuğa değer verilmemesi, onu kendine özgü hakları olan özerk bir varlık olarak tanımama anlamına gelir. çünkü bir insana değer vermek, onun gerçeklerini anlamaya çalışmak ve onu olduğu gibi benimseyebilmektir. ama birçok kişi diğer insanlara değer verdiği sanısıyla aslında kendi narsisist ihtiyaçlarına doyum sağlar.

    kendisine değer verilmemiş bir insan bir başkasına değer veremez. bunu sonradan öğrenebilmesi de ancak kendisine değer verebilmeye başladıktan sonra işleyebilen iki yönlü bir süreçtir. bir başka deyişle insan kendine değer verebildiği oranda başkalarına da değer verir; diğer insanlara gerçek anlamda değer verdiğini hissettikçe kendini de değerli bulur. yoksa bir insanı yücelterek kendimizi küçültmek, ne ona ne de kendimize değer vermektir. üstelik böyle bir durum, değersizlik duygularının gerisinde yatan düşmanca eğilimlerin ve suçluluk duygularının daha da pekiştirilmesine neden olur.

    değersizlik duyguları yaşayan biri için diğer insanlar ya kendinden üstündür ya da aşağı; eşiti yoktur. bazı insanları küçümser, çünkü onlarda kendisine benzeyen bazı özellikler görür ve bu insanları hoşlanmadığı benliğini kendisine yansıtan bir ayna gibi algılar. ama bunun bilincinde olmadığı için onları kendisinden daha değersiz bulur. aslında başkalarını küçümseyen insan, kendisini de küçümseyen, dolayısıyla küçümsenmekten korkan biridir. bir başkasının onu küçümsemesi, aslında kendisinin de kendisini küçümsenmekten olduğu gerçeği ile yüzleşmesine neden olur.

    değersizlik duyguları yaşayan bir kişinin bazı insanları yüceltmesi, geliştirmiş olduğu gerçekdışı senaryoların bir sonucudur; bu insanların kendisinin ulaşmak istediği görkeme sahip olduğu yanılgısından kaynaklanır. öte yandan bu insanlara karşı bilinçdışı bir düşmanlık da yaşar; çünkü ona kendi yetersizliğini hatırlatır."

    engin geçtan böyle anlatmış.
  • one ''değersizlik duygusu'' demesek de sevdiklerini önde tuttuğundan dolayı kendi değerini unutma duygusu desek daha iyi olur. insanın her sabah gözünü açtığında söylemesi gereken ilk şey ''bu dünyada benden daha değerli bir şey yok'' ve ben değerimi bilmeyenlere değer vermeyeceğim olmalı. anı yaşayın gerisi boş bu hayatta.
  • 'değersizlik duygusu' yaşayan birisi kendisini reddetme olasılığı olan kişilere önem verirken, kendisini kabul eden kişileri küçümsemeye başlar… çünkü ''ona göre, değersiz birini kabul eden bir insanın kendisi de değersizdir...''
    engin gençtan
  • insanın çok aşağılık bir özelliği mevcuttur. özellikle değersizlik hissiyatını iliklerine kadar hissedenler birileri tarafından değerli hissettiklerinde karşıdakini zihninde bir anda aşağıya çeker. sebebi nedir biliyor musunuz? aslında olması gereken onu diğerleri gibi değersiz hissettirmesidir. çünkü alıştığı budur. alışkanlığının rayından çıkması, ona normal olan dışında bir davranışta davranılması düzenini bozar, hemen ilk iş onu alt etmek olacaktır. çünkü alacağını almıştır. nasıl fark edemez der içten içe. işe yaramayan bir pislik olduğumu nasıl göremez? oysa karşıdakinin ince davranışı görecek kabiliyette değildir. insan kötülüğe karşı gardı hep mevcuttur, çünkü zihin bunun alıştırmasını hep yapar. türlü ihtimallerin cevabı hazırdır. ancak insanın iyiliğe karşı tepkisi çoğunlukla karşıdakini alt etmek üzerinedir. mütevazılık beş para etmiyor, alçakgönüllülük her ne ise. söyle bana neden böyle?
hesabın var mı? giriş yap