crocodile dundee

• tom braks yelekli bir timsah boğucunun, şehirden gelen hanım hanımcık kızları, gerek suda, gerek karada gerekse insan silüetine bürünmüş olarak insanların içinde yaşayan krokodillerden korumasını, kendine aşık etmesini anlatan bi filmdir...
  
  sonra serisi haline gelen bu film, sinema tarihinin en güzel timsahlı filmlerinden biri olurken en iyi senaryo dalında oscar'a aday gösterilerek herkesi şaşırtmış paul hogan isimli amcayı da sinema tarihine yazmıştır.
• özellikle sonundaki crocodile dundee derisinden yapilmiş çantanin arabanin altinda kalmasi sahnesiyle herkesi duygusalliktan duygusalliğa sürüklemiş, ortaliği bir gözyaşi irmaği kaplamiştir...
• avustralya'nin issiz batakliklarinda yasayan timsah terbiyecisi bir cizgi roman kahramanimiz. enteresan giyimi ile hafizalarda kalmistir. ne hikmetse ismini animsamak istedigimde david copperfield'e gider kafam.
• dinamitle balık avlayarak eşşoğlueşşeğin önde gideni olduğunu kanıtlamıştır.
• (bkz: crocodile hunter)
• hakkında girilen entry sayısına bakınca gerçekten de 80'lere ait bir yapım olduğunu anladığım film. halbuki bizim zamanımızda seyretmeyen, üstüne iki laf etmeyen, tv'de gösterilince "aaabi sonra eheihe böyle bıçağı atıyo, herif mal gibi kalıyo öhehieh" demeyen yoktu. güzel bir kapak posteri vardır, böyle new york gökdelenlerini çalıymışçasına yanlara itmiş olarak pis pis bakan paul hogan görüntüsü ihtiva ederdi. film rezalet, o ayrı konu.
• çevreci temasıyla environmentalist yaklaşımıyla cesur bir yapım.
• linda kozlowski nehir kenarında tek parça seksi iç çamaşırıyla oturup elbisesini yıkaraken, paul hogan'ın onu arkadan seyrettiği sahne bir klasiktir. daha sonra kızımızı timsahtan kurtaracak, işler pişecektir zaten.
• (bkz: bunu bilen liseli değildir)
• (bkz: that's not a knife)