• psikolojime zarar verdiği için 1997-2005 yılları arası dinlemediğim grup.
    crime and the city solution 1985-1991 discography
    http://home.iae.nl/users/maes/crime/discog.html
  • alexander hacke'de bu grupta bas sallamis bildigim kadariyla.
  • bakırköy’de yağan yağmurun kadıköy’ü ilgilendirmediği zamanlarda, yaşam daha kopuk ve aynı oranda daha düzenli ve yavaşken, kadikoy sokaklarinda amacsizca tek basina dolanmak eylemi sırasında yan gözle kitapçılara bakarken rastlanılan cümle öbeği. kitapçıların daha fazla olduğu ve hiç birinin ders kitabı satmadığı zamanlardı. o zamanlar ders kitaplarına değil, kafa karıştıran, zihin açan yazılara ihtiyaç vardı. işte kadıköy’de herhangi bir yerde ama özellikle akmar’da denk gelebileceğiniz bu dükkanların biri, kitabın yanında ikinci el kasetler de satıyor, şarkı isimlerinin gittikçe silindiği, zor okunduğu ev yapımı haz yaygınlaştırma araçları. bir fotokopi yeraltı dergisinde geçen cümleden hatırlanan grubu dinlemeye başlayınca, ince gitarlar, slide dokunuşlarla kadıköy çarşısından itibaren ince kravatlı, takım elbiseli adamlar yürümeye başlıyor, ellerinde çin mahallesinden alınan garip renkli yiyeceklerle ve son sigaranı paylaşabileceğin tarz adamlar, anlattıklarıyla dünyaya aynı bakamıyorsun artık, cennet diskosundan gelmişler, beyoğlu pavyonlarına uğramışlar.

    şimdi hatırlamak zorunda olunmadığı halde, sırf deri altı zevkler için inatla hatırlanan günlerden kalma müzik. artık teknoloji var, istenirse tüm albümleri bulunabilir de, o yağmurda çalışırken gıcırdayan walkman’de ilk dinlendiğinde alınan tadın yanından geçemez. gerek yok artık.
  • yukarıda taa 2006 yılında yapılmış mükemmel bir tanımı var bu grubun. ne kadar istesem de o tanımın üzerine çıkamam. ama çok, çok değeraltı bir grup. leş bir barda kesif bir sigara dumanı altında bilmem kaçıncı biranızda dinlediğinizde tadına varabileceğiniz bir oluşum crime & the city solutions.. mick harvey gitarların anasını belliyor bir tarafta, alexander hacke de dans ede ede çalıyor basını..

    bir de hiç huyum değildir ama 30-40 yıllık grupların kalkıp da son albümlerini bağrıma basmam ve fakat, bu babaların geçen yıl çıkardığı the crime albümü, benim tüm diskografi içinde en sevdiğim kayıtları.. 1986'daki room of lights debut'larını başka hiçbir albümleri geçemez diye düşünüp dururdum ama the crime o kadar oturaklı bir albüm ki, o leş bar grubunun yıllar içinde nasıl demlendiğini görüyorsunuz son albümle..

    "ince gitarlar, slide dokunuşlarla kadıköy çarşısından itibaren ince kravatlı, takım elbiseli adamlar yürümeye başlıyor, ellerinde çin mahallesinden alınan garip renkli yiyeceklerle ve son sigaranı paylaşabileceğin tarz adamlar.."
hesabın var mı? giriş yap