• yeni türk ceza kanunu'nda, cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar başlığı altında 102. maddede tanımlanmış suç. anlaşıldığı kadarı ile tecavüz ve cinsel taciz gibi eylemler tek madde altında tanımlanmış ve farklı durumlara göre fıkralar halinde cezalar belirtilmiş.
  • cinsel davranışlarla(cinsel arzuları tatmine yönelik ancak cinsel ilişkiye varmayan tüm davranışlar) bir kişinin rızası dışında vücut dokunulmazlığının ihlali bu suçu oluşturur.
    mülga türk ceza kanunu'nun tek tek (ve sırasıyla)
    -söz atma (cinsel arzuları ortaya koyma suretiyle sözler söyleme, ısrarcı olma)
    -sarkıntılık (dokunma, ısrarlı bir şekilde telefon etme)
    -ırza tasaddi (cinsel ilşkiye varmayacak şekilde cinsel davranışlar gerçekleştirme)
    -ırza tecavüz (duhulu gerçekleştirme)
    şeklinde düzenlediği bu fiiller yeni türk ceza kanunu'nda aynı maddede toplanmışlardır. 102. maddenin ilk fıkrası söz atma, sarkıntılık ve ırza tasaddiyi içermektedir. ikinci fıkra ise fiilin vücuda organ veya sair bir cisim ithali* şeklinde işlenmesi halinde cezanın ağırlaşacağını söylemektedir. "sair cisim ithali" denmesi nedeniyle artık kadınlar da bu suçun faili olabileceklerdir.
    ayrıca maddeye göre fiil eşe karşı işlenirse suç yine oluşur ancak şikayete bağlı olarak kovuşturulacaktır; zira eşler evli oldukları için ilişki hukuka uygunluk karinesinden yararlanır.
  • temas olmadıkça vücut bulmayan suçtur.
  • gün be gün daha sık duyduğum ve daha sık gerçekleşen; daha kanıksanmış ve daha üzücü bir eylem haline gelen düpedüz terbiyesizliktir.

    etrafımızda net bir şekilde görüyoruz ki taciz, nadir rastlanılan bir durum değil; artık bizim için sıtarbaks’da kahve içmek kadar sıradan bir durum haline gelmiştir (evet, hep orada takılıyorum, cnbc-e izliyorum).

    kadınlara ve çocuklara yönelik cinsel saldırıların asıl üzücü boyutu, %75-%90 oranında tespiti yapılamayan vakalar oluşudur. bu tespiti zorlaştıran en büyük etkenlerden biri, olayın genellikle birbirini tanıyanlar arasında vuku buluyor olmasıdır. bazen saldırıya uğrayan bunu kimseye söyleyebilecek veya kimseye inandırabilecek durumda değildir. söyledikten sonrası, olayın kendisinden daha bir büyük bir kabus yaratabilmektedir ülkemizde. (bkz: kaynım bana kaydı) kimi kez de polisin ve adliyenin olaya gereken hassasiyeti göstermeyeceği endişesi vardır. oysa polis olsun, olmasın; tecavüze uğramış bir kadına ülkemiz erkeklerinin büyük kısmı (%92’si) büyük ilgi gösterir.

    ülkemizde de artık hafiften oluşturulmaya çalışılan saldırı merkezleri; işi ciddiye alıp, çalışma yapmak amacıyla kurulan oluşumlardır. ama isimden kaybetmektedirler o ayrı.. yani saldırı merkezi yazan bir yeri, bir saldırgan kolaylıkla işte benim mekanım burası diye algılayabilir. saldırılarının üssü haline getirebilir.

    saldırganların çoğu kadınlardan hoşlanmaz. hatta inanmazsınız çoğu kadın da kendilerine saldırandan hoşlanmaz. duygular karşılıklıdır. saldırganlar, genellikle kadınlara karşı olan hislerini denetleyemez, utanma, acıma ve korkma duygularını frenleyemezler.

    saldırganlar cinsel doyuma, saldırarak ve kaba davranışlarda bulunarak ulaşırlar. iktidarsızlık ve tatminsizlik sık görülen özellikleridir. halk arasında saldırganların çok iyi çikolatalı kek yaptığına dair de bir inanç vardır ama bilimsel olarak henüz ispatlanamamıştır.

    ayrıca alkolün de saldırganlıkla alakası vardır. çoğu saldırgan alkollüyken saldırmanın daha keyifli olduğunu önemle vurgulamış, araştırmalar da %50 sinin eylemden önce alkol almış olduğunu, %37’sinin ise alkolik olduğunu ortaya koymuştur.

    peki madem bu adamlar takır tukur saldırıyor, biz ne yapabiliriz? siz kadınlar olarak, biz de çocuklar için bir kaç çözüm yolunu aklımızdan çıkarmamalıyız;

    sokak saldırılarına karşı önlemler;

    • geceleri belli bir saatten sonra dışarıda tek başına bulunmamalısınız. (illa bulunacaksanız beni de çağırmalısınız)

    • geceleri, saldırıya uygun zeminlerde, tenha mekanlarda gezmemelisiniz.

    • takip edildiğinizi anlarsanız, otomobillere ayrılan yola çıkınız ve mümkünse koşunuz. (“yanlış anlaşılma olur beni motor zanneder” falan diye ürkmemelisiniz)

    • karanlık yerlere girmeyiniz, dar geçitlerde dolaşmayınız, fransız bağımsız filmlerinde oynamayınız.

    • tehlikede olduğunuzu hissettiğinizde size yardım edebilecek birilerinin olduğu yerlere ulaşmaya çalışınız. (bkz: starbaks)

    • “forsa”, “belleten”, “rokko”, “iyi muz” gibi isimleri olan sokaklardan uzak durunuz.

    sokaktan eve geldiniz.. peki evde güvende misiniz? tabii ki değilsiniz şuursuzlar! ama önlem alabilirsiniz;

    • kapı ve pencereleri iyice kapamalı, girişi engellemelisiniz.

    • kapınızda emniyet zinciri bulundurmalısınız. (emniyet zincirini kapatmanız gerektiğini söylemiyorum bile. yok lan söylüyorum galiba. neyse.)

    • kapınızı tanımadıklarınıza ve yakından tanımak istemediklerinize açmayınız.

    tüm bunları yaptınız ama baktınız ki hala inadına saldırıya uğruyorsunuz.. o vakit önünüzde iki seçenek var demektir;

    direnebilirsiniz; bağırınız, karşı koyunuz, parmaklarınızı gözlerine saplayınız, dizlerinizle vuslata engel olunuz. bu saydıklarıma kısaca “direnme” denir. ama saldırgan silahlıysa, asıl o zaman direnme demek isterim. zira her şeyi dikkatlice değerlendirmelisiniz. canınızı kurtarmak önceliğiniz olabilir. burada hayatınızı mı, yoksa kukunuzu mu daha çok sevdiğiniz belirleyici olacaktır.

    direnmenin tehlike arz ettiği durumlarda şöyle davranılabilir;

    • sakin olunuz, sükunetle konuşunuz. (bkz: lütfen onu yerine geri sokar mısın?)

    • onu kızdıracak, heyecanlandıracak davranışlardan uzak durunuz. canınızı acıttığını ona belirtiniz. insan olduğunuzu anımsatmaya çalışınız. (bkz: oha abansaydın?!)

    • saldırganın şeklini, giysilerini, konuşmasını, doğuştan gelen birtakım işaretleri aklınızda tutunuz, vücudundan alınacak örnekleri (saç, deri gibi) elde etmeye çalışınız.

    • hiç zevk almadıysanız ve suç duyurusunda bulunmaya kararlıysanız, elinizde maddi delil bulundurmaya çalışınız. (bu saldırganın pipisi memur bey, bakın hala sert, fazla uzaklaşmış olamaz.)

    • saldırgana acı vermemeye ve ona karşı zayıflığınızı göstermemeye çalışınız, bu onu sertliğe (her iki anlamda da) sevk edecektir.

    • kesinlikle zevk almaya çalışmayınız; bu çok yanlış bir yöntemdir. daha sonra yaşayacağınız seksler sizi tatmin etmemeye başlayabilir.

    diyelim ki saldırı oldu bitti, saldırganınız tatmin oldu ve sigarasını tüttüre tüttüre eve doğru gidiyor.. siz bu esnada ne yapmalısınız;

    • o elinizdekini çabuk söndürünüz. unutmayın, siz kurbansınız.

    • evde yalnızsanız, telefonu açıp güvendiğiniz bir yakınınızdan yardım isteyiniz. (kontör yoksa ısrarla çağrı atınız)

    • yardımınıza gelenin, bir süre yanınızda kalmasını sağlayınız.

    • polise haber veriniz; siz bunu uygun bulmuyorsanız, en yakın dost veya akrabanızın bunu yapmasını isteyiniz.

    • doktorunuza başvurunuz, doktorunuz yoksa hastaneye gidiniz. hastane de yoksa taşınınız ve kendinize düzgün bir semt seçiniz.

    • banyo yapmayınız (cenabetlikten daha büyük sorunlarınız var), giysilerinizi çıkarıp plastik bir torbaya koyunuz. bunları yıkamayınız, hastaneye veya doktorunuza giderken yanınızda götürünüz. hem yedek olur hem delil.

    • doktordan veya polisten sonra evinize yalnız dönmeyiniz, yakın bir arkadaşınızdan o gün sizinle beraber kalmasını isteyiniz ve mümkünse kendi yatağınızda yatınız.

    • size saldırdılar diye kendinizi suçlamayınız.

    • size saldırdılar diye kendinizle övünmeyiniz.

    saldırıya maruz kalmak kimi zaman biyolojik ama çoğu zaman psikolojik sorunları beraberinde getirir. saldırıya maruz kalan kadın ruhen yıkılabilir. kimi kızda şok etkisi yapar, kimisi ise suskun hale gelir, histerik davranışlar baş (bu başka) gösterebilir. bu gibi durumlarda kızgınlık ve hiddetin açığa vurulmasında yarar vardır. kendinizi suçlamak, hem yorucu hem de anlamsız bir uğraş olacaktır. yan komşunuzu veya turgut özal’ı falan suçlayarak vakit öldürebilirsiniz.

    yalnız kalamamak, bir kaç dakika bile tek başına olamamak gibi belirtiler saldırı sonucu ortaya çıkabilir. etrafınızdan yeterli desteği göremiyorsanız, uzmanlara gitmekte fayda vardır. çünkü uzmanlar bu işte uzmandır. yoksa onlara uzman demezdik. laf olsun diye koymadık bu ismi.

    her halükarda mağdur olduğunuzun bilincinde olmalısınız. sebep kısa etek giymiş olmanız veya memelerinizin spektakuler olması falan değildir. bu davranış her vesile ile kınanmalı ve teşhir edilmelidir. bırakınız size saldıran, umarsızca tatmin olan şerefsizler düşünsün ayıbı.

    eğer susup, bundan utanırsanız, bir anlamda başkasına da saldırmış olursunuz. o saldırgan arkadaşın ikinci postası, başka bir hemcinsinizin üzerine, sizin suskunluğunuzun sayesinde konabilir. buna imkan vermeyiniz. bizim de anamız bacımız var.

    ( menşe )
  • saat akşam 7 suları, taksi dolmuştayım. kafamı pencereye yaslamış uykuyla uyanıklık arasında gidiyorum, kucağımda çantam var. pantolonumun üstünde bir şey hissediyorum ama çantam sanıyorum. sonra vajinama doğru bir hamle yapıyor ve irkilip adama bakıyorum. adam o hastalıklı kafasıyla, çevredeki insanlar görmesin diye elinin üstüne montunu örtmüş. ben hareketlenince hemen elini çekiyor. içimde kusma isteği uyanıyor, adama hiçbir şey söyleyemiyorum. o an aklıma yapacak hiçbir şey gelmedi, hala bilmiyorum. tek bildiğim bu ve bunun gibi birçok olayı, her gün binlerce kişinin yaşadığı ve bu adamların hayatlarına aynı şekilde devam ettiği. en kötüsü de, yasal yollara başvursan bile sonuç alamayacağını bilmek.
  • eski türk ceza kanunu'ndaki "ırza tasaddi" suçunun karşılığıdır.
    yeni tck'da 102. maddede yaptırıma bağlanmıştır.
    şehevi içerikli fiziki temas (okşama, sıvazlama, öpme) gibi hareketlerle tamamlanır.
    eğer hareketler bununla sınırlı kalmayıp vücudun herhangi bir bölgesine organ ya da cisim sokmaya kadar uzanırsa "nitelikli cinsel saldırı" suçu oluşur ki eski tck'daki "ırza geçme" suçu tamama ermiş olur.
    iki gruptaki hareketler de on beş yaşını doldurmamış bir çocuğa yahut doldurmuş olmakla birlikte eylemin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneği gelişmemiş çocuklara karşı işlenirse "çocuğun cinsel istismarı" suçu oluşur ki bunun tecziyesi yeni tck'nın 103. maddesinde düzenlenmiştir.
  • nitelikli ve niteliksiz olarak ayrılan, nitelikli olarak işlenmesi için erkek olmanın, şu anki yasalara göre, zorunlu olduğu suç.

    nitelikli cinsel saldırı için şart olan koşul, vücut boşluklarına giriş olması imiş. bu haliyle hakimler/savcılar arasında dahi komik bulunan, temel eşitlik ilkesine aykırı olarak belirtilmiş suçtur. şöyle örneklemek gerekirse, bir kadın bir erkeği kaçırıp silah zoruyla onunla cinsel ilişkiye girerse kadının işlediği bu suç niteliksiz cinsel saldırı kapsamında değerlendirilirken bir erkeğin bir kadını aynı şekilde kaçırıp silah zoruyla cinsel ilişkiye girmesi ise nitelikli cinsel saldırı kapsamına giriyor. çünkü kadın erkeğin vücuduna bir şey sokmayarak bu suçu işlerken erkek bir şey sokarak bu suçu işliyor imiş. nitelikli ve niteliksiz cinsel saldırı suçunun karşılığı olan hapis cezalarının arasındaki büyük süre farklarını bir kenara bıraksak bile, bu haliyle cinsiyet ayrımcılığının dibine vurmuş halde olan suçtur. tek iyi yanı şu ki sanıyorum yakın zamanda değiştirilmesi için üzerinde çalışıyor imiş.
  • genel olarak cinsel saldırı; cinsel arzuları tatmin etme amacına yönelik davranışlarla reşit (18 yaşını doldurmuş) bir kişinin rızası olmadığı halde vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesidir.tck.’nın 102. maddesinde düzenlenen bu suçta mağdura fiziksel temas şarttır.

    a) basit cinsel saldırı: cinsel tatmin amaçlı davranışlarla mağdurun vücut dokunulmazlığının cinsel ilişkiye varmayan derecede ihlal edilmesidir.

    b) nitelikli cinsel saldırı: mağdurun rızası olmadığı halde vücuduna (vajinal, oral, anal yoldan) organ veya sair cisim (cop,sopa,şişe vb.) sokulması suretiyle vücut dokunulmazlığının ihlal edilmesidir.
  • emine bulut’un başına gelenleri duyduktan sonra ülkece şok olmuş bir haldeydik. ve size daha böyle bir olayın yaşandığı aynı akşam başıma gelen insanlar için çok sıradan olan olayı anlatacağım.
    19.00da evimin önünden dolmuşa bindim , çok kalabalık değildi fakat ilerlemek için insanları rahatsız etmek istemedim ve girişteki en alt merdiven basamağında durdum. bir üst basamakta duran şahısın cinsel organını sırtımın sağ tarafına doğru sürttüğünü farkettiğimde emin olmak için dönüp baktım, cebinde cüzdanı da vardı ve şahıs küçük görünüyordu. damgalamamak için sesimi çıkarmadım.
    bir noktada dolmuş yolcu indirmek için durduğunda yol vermek için ben de indim ve tekrar dolmuşa binerken şahsın kasık bölgesine baktım, cinsel organının kabarıklığını farkettim. bana değemeyeceği bir şekilde duruşumu değiştirdim, olabildiğince uzak tuttum kendimi fakat şahıs cinsel saldırıya aynı hareketlerle devam etti. dolmuş her zamanki durağında durduğunda çocuğa dönüp sen kaç yaşındasın dedim. 19 dedi. reşitsin yani öyle mi dedim. hayır dedi. 18 yaşından büyüksün ve reşit olup olmadığını bilmiyorsun öyle mi dedim. karşımda kekelemeye başladı. yaptığın hareketin hapis cezası gerektiren bir suç olduğunun farkında değil misin dedim. önümden sıyrıldı dolmuştan indi. ve koşarak kaçmaya başladı.
    eğer kaçmasaydı sözlük inan ki kendime suçsuz birisini suçlamışım gibi kızacaktım.
    fakat koşarak kaçmaya başlaması haklı olduğuma bir kez daha inandırdı beni. ben de peşinden koştum. avmye giriş yaptı, tutun o çocuğu diye bağırmamla güvenliğin koluna yapışması bir oldu. sonrası polis süreci.
    hatta size polisin de nasıl insana psikolojik baskı uyguladığını anlatayım.
    avm güvenliği polisi çağırdı, polis 1 araçla avmye geldi. bana ayaküstü bağıra bağıra siz kimsiniz olay nerde oldu diye sorular yöneltti. yanımda sonradan gelen 2 kız arkadaşım ve dolmuşta olup biteni gören bir kadın da vardı. benimle bir odada görüştükten sonra polisler diğer odada şahısla görüştüler. sonra onu araca arka koltuğa bildirdiler, siz de gelin tutanak tutmak için karakola gideceğiz dediler. aynı araca binmek istemiyorum ben sizi arkadan taksiyle takip ederim dedim. hanımefendi binmek zorundasınız bizim de vaktimiz yok araçlarımız da yetersiz binin lütfen dediler. ısrarla şahısla aynı araca binmek istemediğimi ben ve arkadaşlarım da söyleyince ikna oldular. polis arabası önde takside ben , arkadaşlarım ve tanığım arkada karakola gittik.
    bu arada çocuğun 18 yaşına basmasına 1 ay kalmış. yani kendisi reşit değil ve çocuk ile ilgili yapılması gereken hiçbir yasal prosedür izlenmedi. ailesi aranmadı, çocuk defalarca odaya alınıp sorular yöneltildi ve bu esnalarda yalnızdı. yani başıma geleni kenara koyup çocuğa uygulanan muameleye ses çıkarmam gerektiğini düşünür hale geldim.
    çocuğun çocuk büroda ifadesinin alınacağı, benim karakolda ifademin alınacağı söylendi. sonrasında asayişten ikisini de buraya getirin dediler ve emniyet müdürlüğüne gittik.
    bilin bakalım kaç polis aracıyla? 2. evet çünkü karşılarında ses çıkaran ve haklı olduklarını bildikleri insanlar vardı, olması gerekeni oldurmuş olduk. şahıs bir araçta biz başka bir araçta emniyete gittik ve ifademi verdim. çocuğa ne oldu bilmiyorum. burdan sonrası savcılık ve mahkeme süreci olarak ilerleyecek ve biliyorum çocuk reşit olmadığı için, yeterli delil de gösterilemediğinden savcı belki dava bile açmayacak.
    benim gözümde ise o çocuk ya evet bu bir suç böyle şeyler yapmamalıyım korkusuyla bilinçlenecek ya da vay be sürtüyoruz sürtüyoruz hiç bi halt olmuyo ben sürtmeye devam ediyim diyecek ve tecavüzcünün biri olup çıkacak.
    ülke bir caninin bir kadının boğazını kesmesi haberiyle çalkalanırken bile onlar bize cinsel saldırıda bulunmaya devam ediyorlar. evet her gün dolmuşa biniyoruz otobüse biniyoruz. erkeklerin cinsel organlarını bize değdirmeleri bir cinsel saldırı suçudur, şikayete bağlı bir suçtur ve saldırının sarkıntılık düzeyinde kalması bile 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezasını gerektirir.
    yani susmayın! korkmayın! aman ya hep oluyor demeyin!
    ve beni en çok kıran... avmde şahsı tutturduktan sonra yanıma orta yaşın üstünde bir teyze yaklaştı ve noldu kızım dedi. cinsel organını bana bastırıyordu dedim. ne dese beğenirsiniz.
    amaan kızım boşver hadi git sen git

    dava tek celsede sonuçlandı, olay tarihinde 18 yaşından küçük olduğu için verilen cezada indirim yapılmak zorundaydı, sabıkasız geçmişinden dolayı alt sınırdan verilen 2 yıl hapis cezası indirimlerle birlikte 1 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına tekabül etti. suça sürüklenen çocuğun durumu, daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyet almamış olması da gözetilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildi. bu demek oluyor ki 3 yıl boyunca herhangi bir sebeple tekrar hakkında dava açılırsa o zaman da denetim süresinden faydalanamayacak.
    yani hanımlar beyler, birisi sizin özel alanınıza herhangi bir şekilde müdahale ediyorsa susmayın!
  • bir kadını ya da bir çocuğu cinsel ilişkiye zorlayan her kim olursa olsun iğrençtir, ve dünyayı asıl kirleten şey de işte bu tip zihniyetlerin içindeki kötülüktür. bizim görmediğimiz, duymadığımız daha binlercesi varken, tek bir tanesi bile üzmeye yetiyor.

    ama ne kadar beddua ya da küfür etsek de, bu bir anlık deşarj olmaktan öteye gidemiyor maalesef. cinsel saldırıya uğrayan kadın (tabii halen hayattaysa) yaşadığı bu travmayla ömür boyu yaşama hapsedilirken, tecavüz eden şahıs eğer torpilli biriyse hapse bile girmeyebiliyor. ki torpilden bağımsız olarak hafifletilmiş bir cezaya çarptırılması da olası, çünkü burada bazı şeyler ne yazık ki olması gerektiği şekilde işlemeyebiliyor. isimler saklanıyor hatta, lincin en alasını yemeyi hak etmiyormuş gibi.

    bu zihniyete sahip erkekler, dünyaya kazara gelmiş kötü bir tohumdan daha yukarısı değildir; insani duygularını tamamen yitirmiş, nefes dahi almayı hak etmeyen zararlı bir organizmadır sadece. çocukluktan başlayan bir eğitimle mi düzelir yoksa en iyi eğitim bile o kötülükle mücadele etmeye yetmez mi bilemiyorum ama dilerim bir gün kadınların (ve çocukların) tecavüz haberlerine konu olmadığı bir dünyaya uyanabiliriz. ve tabii bizim görmemizden ziyade hiç yaşanmaması mühim olan. ama bunun safça bir temenniden öteye gidemeyeceğini de içten içe biliyorum maalesef.

    bir kadının hayatını; onu cinsel ilişkiye zorlayarak karartan, o ruh hastası zihniyle bunu kendine hak gören her ne kadar erkek varsa umarım layığını bulmadan ölmez...
hesabın var mı? giriş yap