• ibrahim sadri gibi şiir yazma rehberi'nin düz metne uyarlanmış versiyonudur. ana şema aşağıdaki gibidir:

    internet aşkı öldürür, leşini geri dönüşüm kutusuna atar.
    -----------------------------------------------------
    aslında bu yeni çağın icatlarına bir türlü ısınamamışımdır. geçtiğimiz hüzün dolu günlerde bir söyleşi için bir arada bulunduğum genç kardeşlerimden birisi "cezmi abi, internet aşkı öldürüyor mu sence" deyince, moda olan bu olguya yabancı olmanın sızısını hissettim içimde. ve son kitabımdan elde ettiğim az miktardaki gelir ile bir bilgisayar almaya ahdettim.

    geçen ay bu 36 ayda bilgisayar veren kampanyalardan birisine yazılıp bilgisayara kavuştum ve bu gençlerin neden bu kadar ilgili olduklarını ve internetin aşkı öldürüp öldürmediğine karar vermek için bir ay boyunca chet yaptım. ilk ayın sonunda internetin değil de, gelen telefon faturasının aşkı öldürdüğüne karar verdim. bu ay internete tavır alarak daha temkinli bir politika seyretmeye yeminler ettim. telefon faturası yanında söyleşi, panel ve imza günlerine de gidemedim internet yüzünden. bu ay sizleri ihmal etmeyeceğime söz veriyorum.

    aşkta yarın varm'ola sevgili?
    ----------------------------
    piknik yapmak... seninle hafta sonlarının vazgeçilmez his yoğunluğu, yaşadığımız ufak zamansal kaçamaklardı. özene bezene hazırladığımız piknik sepetimiz, bir gece önceden o kelebek gibi ellerinle hiç şikayet etmeden hazırladığın köfteler, hepsi hepsi ciğerimi paralayan anı kırıntıları şimdi.

    bazen dostlarımız da katılırdı bize. içkiler sel olup akardı ve ben en çok neyini severdim sevgili biliyor musun? hünerli parmaklarınla rakı bardağını kavrayıp yüzünü ekşiterek içmeni. tadını hiç beğenmez, "bir türlü içemiyorum şu zıkkımı" derdin. alkolün etkisi zamanla etkisini göstermeye başlayınca koluna girer, piknik alanımızın hemen yanıbaşındaki tepede uzun yürüyüşler yapardık. yorgunluğa gelemez, "dönelim mi artık" derdin. ben ise karmaşa dolu hayatımdan firar etmeyi senin o buğulu gözlerinde bulmuş, bu olanaksız gibi gelen dakikaları olabildiğince uzatmaya çalışırdım; koluna girer, türlü maymunluklar yapar, gerekseydi sırtımda bile taşırdım. kol kola yürürken esen rüzgar ile kuruyup çatlamış dudaklarını öpememek beni çıldırtırdı. bunları şimdi itiraf edebiliyorum sana sevgili.

    o mutluluk dolu günün sabahına sersemlikle uyanır, baş ağrısından kendi kendini yer bitirirdin. ben ise gönüllü hizmetçiliğini yapar, istediğin her şeyi dakikasında getirmeye gayret ederdim. bir keresinde beşamel soslu mango istemiştin de mahallenizin manavı ile boğaz boğaza gelmiştim "sen nasıl bir manavsın, bir mango bulundurmuyorsun ekmek teknende" diye. kaşımdaki dikişlerin yerleri sızlıyor sevgili mahallenizden sessizce ve gizlice geçerken.

    an gelip de geriye baktığımda nice tatlı söze yalan da olsa kandığımı görüyorum. ama yalan da olsa güzeldi o kelimeler, muhatabı ben idim o kelimelerin, bu da beni mutlu etmeye yetiyordu. ama bilirdim ki o beni gerçekten özlerdi. gerçek meşki onunla yaşamışım meğer, artık kabullendim. nazlı yarim geçmişten en güzel hatıradır bana. gözyaşlarımı da helal ettim,uğurlar olsun dedim bir seher vakti!

    ama yarın gel ne yapalım biliyor musun? birbirimizi kandırmayalım...
    hadi hazırlan, o piknikte giydiğin pembe elbiseni giy benim için. sana açtığım sırlarımı arka bahçemi unutmaya çalış. bunlar olurken bir taraflarımız bir an çok sızlayacak, sonra geçecek...
    hadi, oyalanma birazdan dün olacak...
    aşkta yarın var'mola sevgili...

    duyurular
    ---------
    -genç kardeşlerimin hepsine: fazla chet yapmayın, aşkı öldürüyor
    -abd'deki boz ayıların yurtlarından edilmelerini şiddetle protesto ediyorum
    -sevgili nurbeyaz mayilini aldım bana icq'dan ulaşabilirsin, numaramı yolladım sana
    -önümüzdeki hafta forza iboşum kafe bar'ın mutfağında düzenlenecek 2. geleneksel şiir geceleri'nde olacağım
    -[cilgin_chocuk], ^^kelebek_18_f^^, perikizi, duygusal ©engaver, yazdıklarınızı aldım sevgiyle
  • bir gece vakti icq'da yapılan muhabbetlere kaynaktır bu cezmi ersöz kardeşimizin ruhumuza işledikleri...buyrunuz okuyunuz;

    sersem yarasa : hala bulamadım dostum... ılıman iklimlerin tenimizi ısıtan yalnızlığında sevdim ben seni..ama aramaya devam ediyorum sonsuz hüznün soğuk pençelerinde..

    hayirsiz adam : kasma be abem :)

    sersem yarasa : hüznün doruklarında kırbaçlansam bu kadar yaren olmazdı bana bunca acılar..

    hayirsiz adam : oysa ki senin kırbacının yeri yoktu gecemi saran korkularda, ey sevgili...

    sersem yarasa : bizar ilişkiye girerdim sensizliğinde soğuk nemli otel odalarında ey sevgili, kırbaçlatırdım fütursuzca kaslı popomu

    hayirsiz adam : neden gelmez olsun bilemedim, boşalmakta analitik zorluklar mı çekerdin...oysa beyoğlunda konuştuğum her sokak çocuğu seni anlatırdı bana, mendil satarken…

    sersem yarasa : seni o öğrenci evlerinin ucuz tütün dumanı ve ayak kokusu arasında birbaşınalığınla sevdim

    hayirsiz adam : her geldiğimde beni otogardan alan, cebindeki son para ile bana çay ısmarlayan o öğrenci gençliğin ateşi ile bildim seni…

    sersem yarasa : kuru ekmekle kuru soğan yerken boğazımdan geçmezdi lokmalar nazlı yarin kukusunu düşününce

    hayirsiz adam : ama sana anlatamadım, benim alet sana göre değildi ey gül kukulu sevgili...zalim düzen kesmişti ucundan azıcık…

    sersem yarasa : oysa ben pipimin doğal halini severdim o yaralı çocukluğumda tek avuntumdu sağlıklı pipi

    hayirsiz adam : benim babamın en parasız zamanlarında aldığı bir parça ekmek arasında saklı idi kesilmiş ucu...gül gibi kurutmak, duvarıma asmak istemiştim oysa ki…

    sersem yarasa : gömüldü gitti bir uçurumun eşiğine o yalçın rüzgarların sonsuzluğa her esişinde.. titredim yavru ceylanlar gibi.. mahmut abi geldi sonra kucağına oturttu

    hayirsiz adam : yalnızlığın bağdaş kurup oturduğu bir köy evinde, bir bardak çayın sözü yoktur sevgili...senin gemin benimkine uzaktan ve yukardan bakar, ben gider mahmut abiye ağlardım...

    sersem yarasa : oehhh mum ışığında entry giriyorum ey sevgili

    hayirsiz adam : sonra birden gozum takıldı selpakçı kızdan aldığım selpaklara…

    sersem yarasa : gönlümün gözyaşlarını silebilir miydi o selpaklar ey sevgili sensiz login olduğum bu ekşi sözlükte

    hayirsiz adam : yine hayvanlar gibi arattım entrylerini, elim mouseın soğuk tuşlarında…

    sersem yarasa : kaç kere sildim yazdığım şeyleri sözlük içi mesaj fasilitesi kullanamadım yar, mallar sürüsüne alırsın beni diye

    hayirsiz adam : ve sen anlamadın her entrym sen, her ispiyonum sen…

    sersem yarasa : adının altına entry girenlere gıcık oldum sevgili, virüs attım aysikudan geceyarıları, hek ettim linukslarını

    hayirsiz adam : ama sen bilmedin neden uçuruldu o yazarlar neden silindi gitti senin nickindeki entryler…

    sersem yarasa : ascii arttan mamul güller kalpler yazdım mirc pencerelerine

    hayirsiz adam : ama sen beni ignore ettin acımasızca...elimde kaldı, soldu o güller...deme ascıı arttan gül olmaz diye...içimdeki güvercin ile besledim ben onu…

    sersem yarasa : oh evet (eller göğüs hizasında "o" harfi şeklinde birleştirilir, bacak bacak üstüne atılır) hmm çocukluğunuza dönelim isterseniz..

    hayirsiz adam : "lütfen böyle konuşma" dedi önce...sessiz uzattım ellerimi..soğuktu, sadece yağmur çiseliyordu belki...ellerin, evet ellerin sevgili...sadece bir bardak çay yerini tutabilirdi ellerinin...

    sersem yarasa : ve o kentin ürküten gürültüsünden uzak, saatlerce başbaşa kalabilirdim seninle ve içindeki ürkek ceylanla... sana arka bahçemden güller derebilirdim

    hayirsiz adam : bir yalanı yaşıyoruz ey sevgili...içindeki sessiz ceylan, içindeki sıcak gözleme (bkz: oha)...

    sersem yarasa : o yozlaşmış popüler kültürün yozlaşmış karakterlerinden birinin sözleriyle "bir sen bir ben bir de bebek" olarak algılarsak hayatı, o büyük ada gittikçe daha da büyür, büyük evren olurdu hatta...

    sersem yarasa : ama sen gittin, amansız feodalitenin masum bir kurbanı olarak, çalan telefon, annenin evde misafir var ayıp olur serzenişleri, büyülü minicik sevgiyle aşkla yıkanmış büyükada kaldırımlarını bir anda insanı yutan kentin ramallah sokaklarının roket mermileriyle delik deşik etmiş haline çevirdi sevgili

    sersem yarasa : sığmadı mna koyim bi mesaja 450'yi geçti aşka geldim hahhaha

    hayirsiz adam : ahahahahhahahah

    sersem yarasa : o ezgiyi dudaklarından yudumlamak... sabahları içtiğim demli çayda, sigaramın ilk nefesindeki hazzı o insan olmanın verdiği coşkuyu yaşatmazdı eminim.. bir yalanı mı yaşıyorduk ? belki... hayat denen kocaman bir yalanın minik birer figuranıydık aslında, onlar gibi, herkes gibi.. doğumumuzdan itibaren başlıyordu yalanlar, ilk ağlamalar.. bir bebek doğar doğmaz neden ağlar sevgili? ileride hiç gülemyeceğini bildiğinden midir?

    hayirsiz adam : ama annen değil miydi ilk bağrına basan seni? sonra sessizce doyuran ve hatta ilk yalan söylediğinde sadece kulağını yavaşça çekmekle yetinen...niye böyle olduk bilmiyorum sevgili..belki irc dedikleri kirli dünyaya düştüğümüzden, belki sözlük denen yanılsama sardığı için her yanımızı...

    sersem yarasa : bir öğrenci evinde ya da bir kahvehanede dostlarla söyleşmenin hiçbir yalancı yönü yoktu oysa ki.. süslü püslü kafeler pastaneler değildi bizim hayatımız, değerlerimiz ilkelerimiz vardı. kahveci nihat'ın o tavşan kanı çaylarının damakta bıraktığı lezzetin bir benzerini senin o kiraz dudaklarını ilk öptüğümde de anmıştım

    hayirsiz adam : pazardan alınma ucuz rujların bardaktan çıkmayan izleri...hani hatırlar mısın, ta karadeniz'in güzel bir köyünden bir genç arkadaşımız gelmişti de konuk etmiştik onu bir arkadaşın evinde...sen bizde kalacağın için bize getiremedim diye nasıl da vicdan azabı çekmiştim...sırf onun için o gece 2 şişe köpek olduren içmiştim...sen sarhoş olmuştun...susmuş, sustukça ben sana yanaşmıştım...

    sersem yarasa : keşke o da aramızda olsaydı, sana şimdi itiraf ediyorum sevgili.. sınırsızlığın o başdöndüren heyecanında kaybolmak... sen, ben ve saflığın temizliğin simgesi o karadenizli civanmert!

    hayirsiz adam : sonra nasıl oldu anlamadım sevgili..yanımdakini sen sanmıştım...temel uyandığında artık çok geçti...ona geçmişti...

    sersem yarasa : hadi iyi geceler..

    hayirsiz adam : öptüm gıdından...
  • (bkz: #2296321)
  • efendim, cezmi ersöz usulü hikayede belli başlı noktalara baskı yapmak gerekir.
    bunlar:
    1) "sevgili" kelimesi. sevilen kişiye ille de sevgili denecek.
    2) cümlelerde gereksiz uzatma ve benzetmeler kullanılacak.
    3) ille de hüzünlü bir hikaye olacak.
    4) hikayede hep "ben solcuyum aslında" demeyi/ima etmeyi unutmamalı.
    5) hikaye kahramanı çaresiz, derbeder ya da elindeki potansiyeli kullanmayı bilmeyen biri olacak.
    6) mutlu son bir yana, hikayenin bir sonu olmayacak.
    7) kesinlikle devrik cümleler ağırlıklı olacak.
    bunları uygulayan her bir kişi cezmi ersöz tadında yazı yazabilir.
  • detaylar için (bkz: ucuz metin yazma rehberi)..
  • kelime kıtlığı çekilince,sizofreni denilcek,olay daha beter trajiklescek
  • bir kenara savruk,esrik,yalnız,melankolik,alev,kimsesiz vb kelimeler not edilecek,aynı umutsuzluk aynı kelimelerle farklı sıralarda yazarak kitaplar dolusu tekrarlanarak satılacak
hesabın var mı? giriş yap