• şair celâli,bayburt'un ozansu (tahsini) köyünde 1850 yılında dünyaya geldi. asıl adı ahmet olan celâli yoksul bir ailenin çocuğu olup, geçimini köyde çobanlık ve rençberlik yaparak sağlardı. daha küçükken şiire karşı büyük bir yeteneğe sahip olan celâli ilk koşmalarını da küçükken söylemiştir.

    bayburt da çayır yolu (sünür) köyünde medrese öğrenimini tamamlayan celâli bütün koşma ve destanlarını şiir şeklinde söylemiş ve eline hiç saz almamıştır. yaşadığı yıllar boyunca karşılaştığı olayları şiirlerinde işlemiş, tasavvufi görüşlerini koşma ve destanlarda büyük bir ustalıkla dile getirmiştir. çevre illeri gezmiş, nafmanlı sümmani ve diğer insanlarla dostluklar kurmuş, onların sevgisini kazanmıştır. celâli kendi halinde kimseye en ufak kötülük düşünmeyen haksızlığa karşı koşmaları ile sitem etmekle yetinen bir şairdir. onun koşmaları destanları halk dilinin ve deyimlerinin en güzel örnekleri ile işlenmiş içli bir coşkunluğa sahiptir.

    1915 yılında vefat eden şairimiz rivayete göre, çobanlık yaptığı bir gün dağda uyur ve koluna erenler tarafından bilezik takılır uyandığında kendinden geçmiş bir halde divanelik alametleri göstererek güttüğü danalığı gündüz köye getirir. celâli'nin bu halini görenler hemen köyün hocasını çağırarak derdine çare ararlar.

    http://www.canbayburt.com/…rler/04-sair_celali.html
  • 1850 yılında bayburt’un (tahsini) ozansu köyünde doğmuştur. asıl adı ahmed’dir. yoksul bir ailenin çocuğu olan celali geçimini köyde çobanlık yaparak, reçberlik ve bahçivanlık yaparak kazanırmış. küçük yaştan beri şiire büyük bir merakı vardır. çobanlık yaptığı günlerden birinde hayvanları güpegündüz köye getirir. durumun şaşırtıcılığı karşısında hocayı çağırırlar. hocayı yarı sermest vaziyetteki celali, başında görünce:

    bir peri aşkından divane oldum,
    çağladı göz yaşım akıyor hocam.
    erenler şahından bir name aldım
    dilim ezber etmiş okuyor hocam."

    diye söyler; hoca “-bunun derdi değişik, hiç karışmayın” diyerek celali’nin aşka düştüğünü anlatır. celali bu esnada ümmidir, daha sonra sünür köyündeki medrese tahsilini tamamlar.

    celali’nin medrese tahsilini gördüğü hoca, aslında manası köyünden “haci hoca” adyla ünlü, ilim ve irfan sahibi bir zattır.

    celali bütün koşma, destan, gazel, deyişlerini irticalen söylemiştir. hayatı boyunca eline saz almamış olup, şiirlerinde tasavvufi derinliklerde olduğu açıkça görülmektedir. celali’nin ölen karısının üzerine yazmış olduğu:

    “ev bark yapmak için tenli mereği

    düzüp kotardığın tepir eleği,

    şu gavdan yaptığın tecir tereği

    divan-ı bariye yadigar götür”

    mısralarıyla başlayan ağıtı, çok meşhurdur. erzurum-erzincan, çevrelerini gezmiş, o zamanın usta aşıklarından olan sümmani baba ile yakın dostluk kurmuştur.

    her fani gibi oda 1915 yılında bayburt’ta vefat etmiş, doğum yeri olan ozansu (tahsini) köyünde defn edilmiştir.

    allah rahmet eylesin. (amin)
  • halk ozanı. aşık celali, bayburt'un tahsinli köyünde doğmuştur. doğum tarihinin 19. yüzyılın ortalarına rastladığı ileri sürülüyor. asıl adı ahmet'tir. bektaşidir.
    bütün yaşamını yoksulluk içinde çobanlık yaparak geçirmiştir. bir yetim kızla evlenen aşık celali, adı hamdi olan bir oğlunun ölümünü görmenin acısını da çekmiş, şiirini de söylemiştir.
    aşık celali'nin bayburt'un, erzincan'ın, erzurum'un, tercan'ın dolaşmadığı köyü, otlatmadığı sürüsü, sürmediği tarlası kalmadığı söyleniyor. ölüm tarihi 1915 olarak belirleniyor.
    aşık celali, 19. yüzyıl halk şiirimizin içinde biraz gerilerde bırakılmış, unutulmuş gibidir. ama şiirlerine eğilinince, pek de öyle "olmasa da olur" denilecek bir halk ozanı olmadığı ortaya çıkıyor. yer yer yergisi, taşlaması, alaylaması da var. bektaşiliğin bütün özelliklerini şiirlerinde, üstelik ustaca denebilecek bir biçimde verebilmiş. yaşamdaki kırıklığını, acılarını, yoksulluğunu, sevisini içtenlikle sergilemiş bir halk ozanıdır.

    de ki kadir mevlam bize ilişme
    dünyada sızıyan çıbanı deşme
    celali baba'dan sorma söyleşme
    bu dertli çobandan bir selam götür.
  • ev bark edinmek için tenli mereği
    düzüp koşmuş idin tepir eleği
    şu kavgadan yaptığın tecir tereği
    divan-ı bariye yadigar götür

    elinle ördüğün çöpür ağını
    kaban eylediğin kelem bağını
    şu kabal biçtiğin sağ orağını
    al ulu tanrı'ya bergüzar götür

    yetim gömleğini diken iğneyi
    her gün yal verdiğin topal ineği
    ayran topladığın şu ak küleği
    mahşer yığnağına sakla sar götür

    üç kot arpa üç kot çavdar ekerdim
    kesmik ekmeğine hasret çekerdim
    namertlere ağı merde şekerdim
    sözünü tekrar et iftihar götür

    ele kısmet balsa bize pay taştı
    yokluktan derdimiz deryalar aştı
    açlıkla uğraşmak hayli savaştı
    çektiğin mihnetten ah ü zar götür

    yetmiş kalmış idin emzik tavında
    gamla kardeş idin gençlik çağında
    bir gül yeşertmedin vuslat bağında
    gönül yarasını beraber götür

    de ki kadir mevlam bize ilişme
    dünya'da sızlayan yarayı deşme
    celali baba'dan sorma söyleşme
    bu dertli çobandan bir selam götür
hesabın var mı? giriş yap