cebbar oğlu mehemmed *
-
attila ilhanì edebiyat dunyasina parasutle indiren siir. 1946 chp siir yarismasinda ikincilik odulu almis, faruk nafi camlibel'i gecmistir bu dereceyle.
cebbar oglu mehemmed
kaman cıvarına bahar gelince
yıkılır ovadan apdal çadırları
yücesinde pâre pâre duman tutmuş
düdüldağ'ın yaylâsında mekân kurulur
hoş gelmişsin evvel bahar
nisan ayı içinde donanır dağlar
donanır yeşilinden alından
istasyon deresi kabarmıştır
hacıdağ'ın selinden
dağlar sıra sıradır eylim eylim
dağlar uzanır bir uçtan bir uca
dağlar bir birinden yüce
yamaçlarında kireç yakılır
bir ömür boyunca kahrı çekilir
kimse anlamamış sırrını hikmetini
bu bereket nereden gelir
başınızdan duman eksilmesin gâvurdağları
siz hikâyet eylediniz bana
bahçe kazasının kaman köyünden
cebbar oğlu mehemmed'in hikâyesini
yılların yücesinden şöyle bir seyran edelim
bir avuç toprağıma çöreklenmek için
yürümüş selâmsız sabahsız
destursuz girmiş memleketime
yedi çeşit frenk askeri
uğursuz bir hava çökmüş
üstüne memleketimin
uğursuz ve karanlık
çocuklar gülmemiş artık
sessiz sessiz ağlamış analar
oduna giderken vurulmuş
ve yahut harman yerinde
avuçları buğday kokan delikanlılar
ve nice gâvurdağı kızlarının
birer birer ırzına geçilmiş
yalvarmış ihtiyarlar allah'a
- rivayet şöyledir kim -
dumanlı bir güz akşamı
şu mor dağlar efendim
destur demiş de yürümüş
silkinip kalkmış ayağa
gel haberi öteden verelim
çıkmış dağlara kendiliğinden
cebbar oğlu mehemmed
fransız'a silâh çekmiş
hür yaşamak uğruna
ırz uğruna namus uğruna
ana için baba ve kardeş için
şu mübarek topraklar
şu mübarek vatan için
derken efendim
bir gün kaman'dan öte
uğrun uğrun haber ulaşmış
urfa'nın antep'in köylerine
gözü kanlı maraş beylerine
cebbar oğlu mehemmed
burcu burcu çam kokan bir yaz akşamı
omuz vermiş bir ağaç gölgesine
usul usul türkü söylüyor
- hasret kuşun kanadında
deli kuşlar uçun gayrı
yazımız böyle yazılmış
bu diyardan göçün gayrı -
kirveleri durdu ve süleyman
on sekiz adım gerisinde
şahin gibi tünemişler kayaların üstüne
avuçları sıcak bakışları ok gibi
deliyor her dokunduğu yeri
biri doğuya bakıyor diğeri batıya
iptida durdu görüyor geleni
yel midir toz mudur anlamıyor
lâkin bıyıkları terlemeden
çeteci olan garip ökkeş
çok geçmeden getiriyor haberi
tabur tabur üstümüze varıyor
düşman yola çıktı savranlı'dan
hemen mevzie sokuldu mehemmed
yanıbaşında durdu ve gerisinde süleyman
çeteler yer tutup pusu kurdular
kanlı geçit boyuna
düşman yanaşırken kaman köyüne
bekletmeden yaylım ateş açıldı
mermi kurşun yağmur gibi saçıldı
ilk seferinde on beş kişi vurdular
ve bir hayli düşman kırdılar
yamaçlarda koptu kızılca kıyamet
cesaretlerine söz yoktu ama
neyleyip nitsinler düşman daha çoktu
düştü birer birer bütün yiğitler
gürültüler boğazda sustu nihayet
demek diz üstü düşmüş mehemmed
kirvesi durdu'nun yanıbaşına
kanlar akar yarasından
al al olmuş çevresinden
köpük köpük gözlerini doldurur
bir başına mehemmed yedi düşman öldürür
mavzerinin namlusu hâlâ sıcak
tutulmaz
ölümün derdi büyük yiğenim
çâre bulunmaz
aynı akşam doğurmuş karısı döne
mavi gözlü bir çocuk sarışın
bir avuç toprak sarmışlar altına
ve kemal koymuşlar adını -
attila ilhan'ın ilk şiir kitabı duvar'da bulunur.
meraklısı için notlar bölümünde şiir hakkında şöyle yazıyor:
/cebbar oğlu mehemmed/
chp armağanında ikincilik ödülünü alan, bu yüzden de bütün bir ozan kuşağını bana düşman eden şiir budur.
o yıl chp, yıllık armağanının şiire verileceğini açıklamıştı, üstünde bile durmamıştım: chp beni lise birinci sınıfında iken tutuklayan, mahkemeye veren, okuldan kovan faşist diktanın partisiydi, ben ona ancak karşı olabilirdim. yaz tatilinde, o ara babamın kaymakamlık ettiği sındırgı'daydık, istanbul'dan amcam geldi. amcam hayrettin ilhan emektar bir türkçe öğretmeni, şiir düşkünü, ilginç bir adamdı. babamın aksine, benim ilkokuldan bu yana karalayıp durduğum şiirlerle ilgilenir, her gelişinde onları bana okuturdu. bu sefer de öyle yaptı. "cebbar oğlu mehemmed" i dinler dinlemez, kesinlikle bu şiirin chp armağanına katılması gerektiğini ileri sürdü. sonra bunlar babamla konuşmuşlar, babam o kadar önemsemese de galiba amcamın ısrarından etkilenmiş, konuya birlikte döndüler. benden istedikleri, şiiri daktilo edip onlara vermemden ibaretti, dediklerini yaptı. sonra da okullar açıldığı için, istanbul'a ışık lisesi'ne gittim.
amcam şiiri gönderirken adres olarak çamlıca'daki evinin adresini vermiş, ödüllerin ilanından önce oraya behçet kemal imzalı bir mektup geliyor, amcamdan bunu öğreniyorum. bu arada bahçe'den itibaren mektuplaştığım faruk'tan, ankara'dan, dereceye girdiğimi doğrulayan bir mektup alıyorum. arkasından sonuçlar açıklanıyor, birinci cahit sıtkı, ikinci ben, üçüncü fazıl hüsnü! uzun bir süre ne yapacağımı bilemiyorum, şiirimin ulus'ta ülkü'de, o zamanki diktanın belli başlı yayın organlarında çıktığını görmek, adımı radyodan duymak beni buruk bir heyecana boğuyor. lise'ye babıâli gazetecileri benimle mülâkata gelip, muavinlerin önünde hangi ozanları seversin diye soruyorlar. o muavinler ki, 809 attilâ ilhan'ın üç yıllık lise öğrenimi boyunca bilmem kaç kere çeşitli nedenlerden birinci şube'ye taşınıp durduğunu, orada bir hayli kaldığını bilmektedirler. doğal olarak, akif'tir, fikret'tir vs. diye bazı 'zararsız' adlar söylüyorum. bu da orhan veli'nin o zamanlar yazı yazdığı ülkü'de bana takılmasına sebep oluyor.
ödülü kazanmam beni tanıtmış oluyor ama, toplumculara değil, zira sosyalist partisi'nin organı gün'de adımla zaten şiir yayımlıyordum. armağanı kazanınca da gün, bunu 2 mart 1946 tarihli sayısında, "haftanın kültür hareketleri" sayfasında şöyle vermişti: "chp şiir müsabakasında ikinci mükâfatı, 'ağıt' adlı uzun şiirini gün'ün ikinci sayısında okumuş olduğunuz, arkadaşımız attilâ ilhan'ın kazandığını sevinçler öğrendik, biz de arkadaşımızı tebrik ederiz. "
çok sonraları hasan tanrıkut, "ağıt" ı yayımlayanın da, bu yazıyı yazanın da kendisi olduğunu bana söylemiştir. -
kendi sesinden dinlenilmesi ayrı bir zevktir.
cebbar oğlu mehemmed
en sevdiğim mısraları
- uğursuz bir hava çökmüş üstüne memleketimin
uğursuz ve karanlık
çocuklar gülmemiş artık
sessiz sessiz ağlamış analar
oduna giderken vurulmuş
yahut harman yerinde
avuçları buğday kokan delikanlılar.
- aynı akşam doğurmuş
karısı döne
bir çocuk
sarışın
bir avuç toprak sarmışlar altına
ve kemal koymuşlar adını. -
attila ilhan'ın çocuk yaşta yazdığı bu şiir cumhuriyet dönemi türk şiirinin en büyük eserlerinden biridir. ilhan, halk şiirinin hece kalıplarını kullanmasa da kafiye mantığını çok iyi kullanır bu şiirde. bu kimliğini arayan yeni türk şiiri için adeta bir yol haritası olur. ilhan kendisi için de türk şiiri için de büyük bir yol çizmiştir bu şiirle. anlatım şekli de tam bir destandır.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap