• türkçesi sulardan kurtarılan boudu olan renoir klasiği. (bkz: büdü)
  • 2005 yilinda gérard jugnot tarafindan boudu adiyla tekrar cekilmistir.
  • renoir'in taşlamalarından biri. bu seferki taşlamasının hedefinde orta sınıf ahlakı var. otuzlu yılların paris'inde geçen öyküde yerleşik düzeni reddeden bir karakter boudu. küçük bir çocuk tarafından kendisine verilen 'sadakayı' arabasının yanına gittiğinde cebinde boudu'ya para vermek için cebini karıştıran, bulmayan adama verecek kadar ayrıksı bir portre. 'kokan adam'. nehre atlayıp intihar etmeye çalışan boudu'yu bir kitapçı kurtarır ve renoir'in sivri dili devreye girer. kitapçı boudu'ya acıyarak yanına alır ve 'yerleşik yaşamsevmez' boudu'nun harikulade serüveni başlar. balzac'ın kitabına tüküren, baudailere'in kötülük çiçekleri kitabını soran müşteriye 'burası çiçekçi değil' değil diyen; gündelik yaşamın çeşitli ritüellerini reddeden, peltek konuşması, sarsak yürüyüşü ile unutulmaz bir sinemasal karakter. kemal sunal'ın hanzo'sunun bu filmden etkilenmiş olabileceğini ancak boudu'nun karikatürize edilmemiş, daha sofistike, daha eli yüzü düzgün olduğunu, önemli eleştirel yaklaşımlar getirdiğini belirtelim.

    orta sınıfın konfor, kahramanlık, görgü, ahlak kurallarını sarakaya almış renoir. boudu rolünde michel simon olağanüstü.

    (bkz: la chienne)
  • 1986 yılında tekrar çekilmiştir.

    (bkz: down and out in beverly hills)
  • an itibarıyla mubi'de gösterimde olan jean renoir filmi.
  • 1932, renoir'ın naif bir burjuvazi eleştirisi.

    --- spoiler ---

    "bu artık son nokta, evliligin fizyolojisine tükürmüş" *
    --- spoiler ---
  • aylaklığa güzelleme de denebilir. fakat romantik bir vizörden. mösyö renoir'ın aylaklığı, konformizmi serkeşçe karşısına almaktan ibaret bir aylaklık. emek, çalışma ilişkileri, yabancılaşma bağlamlı bir bilinç geliştirilmiyor. adamın bir mesleği de yok zaten. bildiğin at hırsızı! o sebepten tembellik hakkı (paul lafargue) referansı veremiyorum filme.
    ama şaşırtıcıdır ki bahsettiğim referansla uyumlu bir eleştiri aynı yıl sovyet rusya gibi çalışmanın, emeğin kutsanırcasına dayatıldığı sosyalist bir ülkeden geliyor. dovzhenko'nun ivan'ındaki başkarakter de bir aralık boudu gibi soluğu doğaya, nehre kaçarak alıyor. gidip tembelce balık tutuyor adam. sırt çevirdiğiyse fabrikalar ya da bir başka deyişle çalışmak kutsaldır mefkuresi. hakiki aylak, hakiki put kıran işte odur.
hesabın var mı? giriş yap