• (bkz: kasvetli ev)
  • terje rypdal'in dead man s tale isimli parcada gitar ve flut calmanin yani sira vokal de yaptigi, jan garbarek ve john christensen gibi norvecli muzisyenlerle birlikte 1968 yilinda kaydedilen tr'in 21 yasinda cikardigi ilk albumlerinden.
  • ingiltere'de 2005-2006 sezonunun en iyi dizisi olarak gosterilen bir bbc yapimi. ayni isimli charles dickens romaninin uyarlamasi olan bu dizide gunumuz ingiliz oyuncularinin en elitleri muhtesem performanslariyla adeta oyuculuk dersi verip dokturuyorlar. yillardir devam eden bir miras davasi merkezinde gelisen olaylar epey karisik ve oldukca fazla karakter var ama oyunculuk ve yonetmenlik sayesinde oldukca yavas ve yavan ilerlemesi beklenen konu hic sikmadan, tam aksine ilgi ve merakla izlenebiliyor. tabi dizinin en buyuk kozu ve surprizi hic suphesiz ki the x filesdan yillar sonra televizyona ve populer bir yapima donus yapan gillian anderson. cok buyuk bir sir saklayan lady dedlock karakterini canlandiran anderson icin yapilan elestirileri kisaca ozetlemek gerekirse " scully rolunde kendini harcamis." seklinde. kendisine hasta olan hayranlarini hayal kirikiligina hic ugratmamasi yuzunden de hastasiyiz gillian hanimin.
    bbc, romea yaptigi yatirim ve bleak house gibi ozgun projeleriyle bir atilim icinde gibi gorunuyor. hem bbc'yi hem de bleak house'u goz ardi etmemekte fayda var.
  • spontaneous human combustion olayına yer vermiştir charles dickens bu romanda.
  • herhangi bir dizi için bunu söyleyeceğim aklıma gelmezdi ama kitabın katbekat iyi bir uyarlama olmuş. dickens'ın bitmeyen betimlemeleri, ziyadesiyle dağınık kurgusu, alakasız yerlerde ortaya çıkan yeni karakterleri, dizide katlanılabilirden öteye geçip sevilesi olmuş, en önemlisi kitabın çekilmez başkarakteri esther summerson, dizi uyarlamasında bayağı sempatik sayılabilir. dizinin en büyük artıları ise lady dedlock'a can veren gillian anderson ve en iyi villain performanslarından birini sergileyen charles dance ki canlandırdığı avukat tulkinghorn, kitabı ve diziyi sürükleyen asıl karakter. ayrıca bu senenin oscar adaylarından carey mulligan da ada rolünde arzı endam etmekte bu güzel dizide.

    ha bir de, bunun kitabı için dickens'ın en iyisi diyorlar hiç inanmayın, alakası yok, teoride şahane bir kitap sahiden, çarpıcı detaylarla gözünüzün önünde hemen beliriveren 50 küsur karakter, iki anlatıcı - biri genel, biri esther summerson-, karmaşık olaylar zinciri, giriş kısmında zikredilen tüm karakterlerin olduğu final ve yine giriş kısmında belirtilen büyük sürpriz(!). pratikteyse sizi ilk birkaç bölümde anlaşılan olaylar zinciri, yırtık dondan fırlar gibi alakasız yerlerde beliren yeni karakterler, ziyadesiyle klasik bir final ve onca betimlemeye rağmen bir türlü göz önünde canlandırılamayan bir atmosfer beklemekte. buna bir de iyilik timsali ve herkes tarafından tapınılan başkarakter esther summerson'ı ve sırlar dünyasını andıran olaylar zincirini ekleyin tam olsun. gelin, siz beni dinleyin, çok merak etseniz de en iyi dickens kitabı diye başınızın etini yeseler de 1000 sayfaya yakın bu çileye başlamayın, çok merak ediyorsanız bbc uyarlamasını izleyerek rahatlayın. en iyi dickens kitabı içinse hala okumadıysanız great expectations'ı alın.
  • (bkz: black house)
  • okuması ciddi emek isteyen ama birbirinden renkli karakterleri de (özellikle harold skimpole) bünyesinde barındıran bir charles dickens romanı.

    kitap oldukça ağır ve uzun bir girişe sahip. birbirinden çetrefilli hukuksal açıklamalar ve terimlerle dolu bu giriş kısmı sabredilip atlatıldığı taktirde biraz da olsa sürükleyici bir hikayeye geçiş yapılıyor. dolayısıyla "bu da ne böyle?" deyip daha ilk sayfalardan kitabı bir kenara bırakmamak gerek. sabır testi gibi düşünülebilir bu açıdan. ben de uzun bir zamana yayarak bitirebilmiştim. zaten roman da 1000 küsür sayfaydı yanlış hatırlamıyorsam.
  • dickens'ın en güzel romanı zannımca our mutual friend olmakla birlikte bu romanı da fena değildir. tıpkı "en güzel" gibi "fena değildir" yargısı da elbet yazınsal birer değerlendirme ölçütü olamaz. lakin geçerken uğradım, şimdilik mâzur görüleyim. belki ileride daha dişe dokunur laflar arz ederim.

    bir sokağı (yapayalnız tom sokağı) bile şahıslaştırıp karakterler galerisine ekleyen bu romanda bir bay skimpole karakteri vardır ki, evlere şenlik! hani, 'tamam yaptım, yaptım ama bir sor bakalım neden yaptım' tipidir bu. tufeylidir, kısa günün kârcısıdır, borcunu asla ödemez... fakat karşısında yerden göğe kadar haklı olsanız da söyledikleri karşısında nutkunuz kesilir, 'tamam birader,' der kalırsınız. tam bir pişkinlik şahikasıdır. işin tuhafı sevmeden edemezsiniz. şöyle şeyler der mesela;

    "benimle ilgili kötü fikirlere kapılabilirler. 'poundları alan, poundları ödemeyen adam bu,' diyebilirler, çünkü tabii ödeyemiyorum; böyle bir şey kesinlikle söz konusu olamaz."
hesabın var mı? giriş yap