• sabanci universitesinin gunlerce dusunup aradıktan sonra "kutuphane" ye taktigi bir isim
  • information center diye de geçer..kütüphane denmemesinin nedeni sadece kitapların değil, her türlü multimedyatik enstrümanın, türlü bilgi formatlarının da hizmete sunulmasıdır. yerinde bir kavramdır.
    öğrenciler arasında aysi diye bilinir. bu çsye benzer.
  • indiana jones dvd collection'u neredeyse anında temin ederek secdeye gelmemizi sağlayan kuruluş. gerçi okulun en tatilci kurumudur. bir tatil olunca en erken onlar çıkar en geç onlar gelir; iki gün olan tatiller başıyla sonuyla birleştirilir vs., ama yine de sevdiğimiz bir kuruluştur.
  • sabancı üniversitesi architectural üçlemesi arasında en eskisi, kadim zamanlardan kalma olanıdır. şöyle ki bir çok konotasyonu içinde barındıran allegorik bu mekansal üçleme türkçe meali "görüyorum, görüyosun, görüyoruz" anlamına gelen yarı-panoptik bir yapıya işaret eder yani "i see- you see- we see" daha da açarsak ic (information center) uc (university center) ve wc( yüz numara):

    bunlardan ic bilgi yuvasıdır, orda çok self-centered, subjective bir görme eylemi gerçekleştirirsiniz ve tek tarafalı bir bilgi akışı sonucu aydınlanıp "i see" nidalarıyla beyinde ampülün yanması rituelleri gerçekleşir. adı bu yüzden ic şeklinde anılır.

    uc (university center) ise id-ego-süper ego üçgenin de ic ye göre daha alt basamaktadır, çünkü orda yemek yenir, bakkaldan orkid ve prezervatif falan alınır ki bunlar da gayet hayvansal dürtülerimizin gerekleridir. genelde yemek yerken etraftan geçen hatuşları yanınızdakine göstermek için sanki o sırada akademik bir paper'ı ingilizce tartışıyormuşsunuz gibi soru anlamlı (ama bi yandan kaş göz ve masa altı ayağa vurma hareketleriyle de açısal olarak hanfendinin yönünü belli ederek) "you see?" denir...çok çakal bir harekettir, ama conventional anlamda yaygınlık kazandığından o mekan uc diye anılmaya başlanmıştır...görüldüğü üzere burda bakma ve görme eylemi paylaşılır ve panoptik merkez yatay olarak fragmented bir dokuya bürünür. zira"we see" de bu yapı daha intensif bir biçimde diffuse olacaktır

    wc( yüz numara) kampüsün her binasında bir çok yere konuçlanmış, dormlarda her odada bir tane olan birer gözetleme kulesi gibidir, öyle ki en mahrem yerlerinizi bile görürler orda. evet görürler diyorum çünkü, wc leri yerleştiren insanlar "big brother and his geneologically interconnected relatives are watching you" felsefesi ile götünüze, çükünüze ve kukunuza bakıp panoptik bir kaos yaratırlar...id-ego-süper ego üçgeninin en alt basamağını işgal eden wc lerden sizi dikizleyen adamlar utanmadan her akşam evlerine dağılmadan önce nasıl gördük yine ama diye şakalaşıp, "give me five" falan derler sonra da tanrım sana şükürler olsun ki bu günleri de gördük, "evren"in erişilmez sınırlarına vakıf olduk diyip, ne mutlu ki "we see these days" derler...wc adı (biz türkler bunu vi si şeklinde okuruz, çünkü çok zekiyiz biliyoruz sülalece seyredildiğimizi) da ordan gelir... işte sabancı üniversitesi architectural üçlemesi böyledir

    reference list:
    1. foucault, m. "the birth of prison: discipline and punishment" penguin: london, 1997
    2. "biri bizi gözetliyor kim ulan bu aha bak şurada ibne" show tv yayınları, 1071
  • (bkz: bil merk)
  • başarısız dvd kopyalama denemeleri yapan bir kurumdur bu. kopyaladığı dvdlerin ne menüsü vardır ne de chapterı. dvd, 2.5 saatlik koca bir chapterdan oluşmaktadır; ne ileri ne geri alınabilmektedir. dil, altyazı, special features vs seçilememektedir. sabancı üniversitesi'nin abartılarla dolu bünyesinde minimalist bir yaklaşım sergileyen bir birimdir bu birim.
  • - nerdesin?
    - ay siii' deyim*. konuşamıcam şimdeeeaaa.

    (bkz: britanyanın köpeğiyim ondan ingilizce konuşuyorum)
  • diğer okulların kütüphaneleriyle karşılaştırıldığında oldukça modern, şık ve insanın içini açan bir yapıya sahip olan bina. dvd olarak fazlaca seçenek olmasına rağmen, vcdlerin neredeyse tamamı türkçe filmlerden oluşur. kubbe şeklinde inşa edildiğinden, biraz seslerin fazlaca yankılanması problemi vardır.
  • çok esaslı bir kütüphanedir. odtü'nün ve bilkent'in kütüphanelerine göre çok küçüktür ama, iyi politikalarıyla sağlıklı bir şekilde büyümektedir. bu arada içinde kubbeyle örtülmüş atriumun akustik özellikleri galiba kimse gürültü yapmasın diye bilinçli olarak belirlenmiş. akustik açıdan son derece yansıtıcı bir mekan, ayakkabı gıcırtılarınız her yerden duyulabilir örneğin.
  • bu gece kapanışını bildirmek üzere çalışanlarının bir benny benassi şarkısını ardına kadar açıp, gece 1:40 civarı duvarlarını inlettiği ve insanların kafalarını kitaplardan şaşkınlıkla kaldırmalarına neden oldukları mekandır. hakkında damsız girilmez geyikleri yaptığımız bir gecenin sonunda bu olayı yaşamış olmamızdan ötürü artık gözümde bambaşka bir yer olmuştur kendisi.
hesabın var mı? giriş yap