• iranli yonetmen jafar panahi'nin the white balloon adli filminin turkce adi.
  • an itibariyle trt1'de yayınlanan film.
  • spoiler içerir.

    penahi'nin ana akstaki minimal hikayesine bağlanan çok lezzetli yan hikayeciklerle seyirciyi meraklı gözlerle bir oraya bir buraya sürüklediği, sonunda da bir sokak ortasında çaresiz bir halde öylece bıraktığı nefis filmi.
    filmin açılışında müthiş bir dinamizm var. türkü söyleyenler, gösteri yapanlar, satıcılar bir bayram öncesi koşuşturmacası ve bu koşuşturma içinde bakkaldaki beyaz balığın derdine düşmüş küçük raziye'ye yöneliyor kamera o noktadan sonra bu dünyayı küçük bir kızın gözünden sorgulamaya başlıyoruz ve bu dinamizm filmin sonuna kadar devam ediyor. annemize dudak büküyoruz, abimizle pazarlık yapıyoruz, yılan oynatıcılarına kızıyoruz ve isteğimiz olana kadar hayatın hiçbir engelini kabul etmiyoruz, yetişkinkelerin anlam veremediği şekilde neden vazgeçmiyorsun bakışları karşısında hem de. çünkü çocuk olmak bunu gerektirir kalıplar çocukların gözünde anlamsızdır, parayı 1 hafta sonra alması gerekliliği anlamsızdır, çünkü çocuğun dünyasında isteme ve olma arasındaki sayısız proses yoktur, bir şey ihtimal dahilindeyse olmalıdır.

    hikayenin sonunda ise aslında bu hikayenin balonların sahibi raziye'nin değil balon satan çocuğun hikayesi olduğunu anlıyoruz. penahi bunu da filmin sonuna kadar neden filmin adı beyaz balon, beyaz balık olmalıydı diye izleyicinin kafasını kurcaladıktan sonra müthiş bir finalle anlatıyor. beyaz balon belki orada raziye'nin umudunu temsil ediyor. baloncu çocuk raziye'nin paraya ulaşma umudunu satacağına raziye'ye yardım ediyor, kendi yaşayamadığı çocukluğuna yardım ediyor. ama filmin sonunda birden tekrar büyüyüveriyor. bu büyümeyi de kaldırımda tek başına otururken bize an be an izletiyor penahi. filmin en vurucu ve etkileyici sahnesi bence.
    ortada hiç görünmeyen sadece sesi gelen, kurallar koyan, kızan, cezalandıran baba figürünü belki metaforik olarak devletle bağdaştırabiliriz. raziye'nin konuştuğu asker; köyde yabancılarla konuşmamak gibi bir kuralları olmadığından bahsediyor, çünkü bu kuralları koyan baba-devlet şehir için gerekli bir kavram, köyde devlete ihtiyaç yoktur. geri kalan hikaye için de belki bazı çıkarımlar yapılabilir ama bana aşırı okuma olur gibi geldi.
    sonuç itibariyle güzel ve izlenesi bir film puanım 7/10.
hesabın var mı? giriş yap